Yıldız Demir Çelik Genel Müdür Yardımcısı Erhan Özdemir ile sektörün 2021 yılını nasıl geçirdiğini ve 2022 yılı beklentilerini konuştuk.
- Genel sektör değerlendirmesi
2021, pandeminin küresel ticarete, tedarik zincirlerine ve global üretim zincirine etkilerini hissetmeye devam ettiğimiz bir yıl oldu. Bu değişim ve dönüşüm dünya çelik sektöründe de önemli sonuçlar yarattı ve yaratmaya devam ediyor. Öte yandan son 10 yılda olduğu gibi bu yıl da ülkemizin çelik sektörü, dünyada yaşanan global daralmanın aksine büyüme ivmesini sürdürdü.
Bu kapsamda Türk çelik sektörünün pandemiyle sınavdan başarıyla çıktığını söyleyebiliriz. Pandemi koşullarının yanı sıra ülkemizde çelik üreticilerinin uzun dönemdir yüksek teknoloji ve kaliteli üretimin yanı sıra sürdürülebilirliğe verdiği önem, bugün ülkemizin Avrupa’nın en büyük çelik üreticilerinden birisi konumuna ulaşmasında önemli rol sahibi. Bu konumumuzu güçlendirerek sürdürmek için birçok avantaja sahip olduğumuzu da eklemek gerekiyor. Tedarik zincirlerinin koptuğu, yönetiminin tamamen değiştiği bu zorlu dönem etkilerini sürdürüyor. Batıdaki üreticiler başta Çin olmak üzere Uzak Doğu’ya alternatif tedarik bölgeleri geliştirmeye yöneldi. Türkiye gerek coğrafi konumu gerekse kaliteli iş gücü ve teknolojik altyapısıyla özellikle Avrupa’nın yeni üretim merkezi olmaya aday.
- Yıldız Demir Çelik
Yıldız Demir Çelik olarak pandeminin bütün olumsuzluklarına rağmen üretimimizi ve yeni yatırımlarımızı tüm hızıyla devam ettirdik. 2022’de de ajandamızın üç önemli maddesini, üretim ve yatırım, yüksek teknoloji ve sürdürülebilirlik olarak özetleyebiliriz.
Bu yıl bizim ve Türk çelik sektörü açısından önemli bir yatırım olan ikinci galvaniz hattımızda üretimimizin başlayacağını eklemek isterim. Bu yeni yatırımlarla sadece üretim kapasitemizi artırmakla kalmayacağız aynı zamanda yüksek teknolojinin de sağladığı güçle üretimimizi çeşitlendireceğiz.
Kapasitedeki bu artış, katma değerli üretim gücümüzü de yükseltirken, termin süresini azaltacağı için müşteri memnuniyetini de en üst düzeye çıkarmayı sürdürüyor. Yatırımın bir diğer stratejik önemi, yüksek teknolojiye sahip çelik ithalatını ikame ederken, ihracat gücümüzü yükseltecek ve böylece sektörümüze fayda sağlayacak olması. İthalatın ikame edilmesiyle ekonomide cari açığın kapanmasına olumlu katkı sağlamak en büyük hedefimiz. Bu alanda yeni yatırımlarımızla birlikte üretimimizin artarak büyüyeceğini; Türkiye ekonomisinin büyümesine katkı sağlarken daha fazla istihdam yaratmaya devam edeceğimizi eklemek isterim.
Tüm bu gelişmelerin ihracat yaptığımız coğrafyayı da büyüttüğünü söyleyebiliriz. Üretimdeki artışın yanı sıra ürün çeşitliliğindeki yükseliş, bize yeni pazarların da kapılarını açıyor. Yıldız Demir Çelik olarak, global çelik pazarındaki dalgalanmalar ve bazı koruma önlemlerine rağmen 2020 yılını 100 milyon dolara varan ihracat atılımıyla tamamlamıştık. 2021’de bu rakamı çok daha yukarılara taşımayı başardık. Bu yıl ise odağımızda sadece ihracat rakamlarını artırmak değil daha önce hiç girilmemiş pazarlara girmek ve Türk çelik sektörünün kalitesini bu coğrafyalara da taşımak var.
- Yeni ekonomi ve sürdürülebilirlik
Demir çelik, medeniyetin ortaya çıkışından bu yana hayatımızı şekillendiren bir sektör. Ancak son yıllarda sektörümüzde ciddi bir dönüşümden bahsedebiliriz. Bizim de öncüsü olduğumuz bu dönüşümde, yüksek teknolojinin yanı sıra özellikle pandemiyle birlikte birçok farklı sektörde olduğu gibi çelik dünyasını da şekillendiren sürdürülebilirlik kavramının büyük önemi bulunuyor.
Önümüzdeki dönemde bizim de odağımızdaki en temel kavramlardan birinin sürdürülebilirlik olacağının altını çizmek isterim. Yıldız Demir Çelik olarak gerek üretimdeki yüksek teknolojimiz gerekse Avrupa Yeşil Mutabakatı’na uyum sürecine yönelik çalışmalarımızla sürdürülebilirliği sadece bir stratejik hamle olarak görmüyor aynı zamanda üretim felsefemizin de en başına koyuyoruz. Çelik sektörü karbon emisyonu yüksek sektörlerden biri. Özellikle AB ülkelerine yapılacak ihracatta ilerleyen yıllarda sınırda karbon vergisi uygulamasıyla birlikte bu bölgeye ihracat yapan şirketlerin ürün maliyeti artacak ve bu da fiyat rekabetinde dezavantaj oluşturacak. Sektör olarak bu konuları çok daha fazla konuşmamız gereken bir döneme giriyoruz. Yıldız Demir Çelik olarak, karbon emisyonlarını azaltma yönünde çalışmalarımız devam ediyor. Üretim süreçlerinde geri kazanılmış suyu kullanan; bununla birlikte buhar salınımıyla temiz baca uygulamasına sahip sektördeki ender kuruluşlardan biriyiz. Yeni teknolojiye ve çevreci altyapıya sahip, endüstri 4.0 temelli yüksek verimli bir tesis olmamız da sektörde ayrışmamızı sağlayan bir diğer nokta. Önümüzdeki dönemde, geleceğin teknolojilerine hazır bir fabrika olarak, dijitalleşmeye ağırlık vererek hayata geçireceğimiz yeni atılımlarımız olacak.
Uzun vadede baktığımızda Türk çelik sektörü ve daha geniş perspektifte Türk şirketleri, hem yurt içinde gerçekleştirecekleri katma değerli üretim hem de yurt dışında yapacakları yatırım ve ihracat ataklarıyla dünyada söz sahibi olmaya devam edecek. Biz de Yıldız Demir Çelik olarak vazgeçmeyeceğimiz inovatif yatırımlarımız, üretim azmimiz, yüksek teknolojiye olan inancımız ve altyapımız, çok değer verdiğimiz iş ortaklarımız ve tüm bunların odağına yerleştirdiğimiz sürdürülebilirlik felsefemiz ile sektörümüzün öncüsü olmaya devam edeceğiz.