3 Aralık Salı günü İstanbul'da 500’den fazla katılımcıyla gerçekleşen 19. SteelOrbis Çelik Konferansı - "Çelik Piyasalarında Yeni Ufuklar"'ın açılış konuşmasında dünyanın geldiği noktada artık öngörüde bulunmanın çok zor olduğunu belirten Çolakoğlu Metalurji Genel Müdürü Uğur Dalbeler, bunun yerine worldsteel’in tespitlerini paylaştı. Dalbeler, 2024 yılının tamamı için çelik üretiminde %0,9 düşüş beklenirken, ilk 10 ayda düşüş oranının %1,6’ya ulaşmasının işlerin worldsteel’in beklentilerinin ötesinde kötü gittiği anlamına geldiğini ifade etti. 2025 yılı beklentileri ise olumlu; worldsteel’e göre çelik üretiminde %1,2 büyüme öngörülüyor. En büyük katkının 2030 yılında 300 milyon mt’a ulaşmayı hedefleyen Hindistan’dan geleceği, gelişmekte olan ülkelerde ise çelik üretiminin %2 artacağı belirtiliyor.
Dalbeler ileriye dönük olarak yine Çin’in belirleyici bir rol oynayacağını belirtti. Ayrıca faiz konusunda hem ABD hem AB’de birtakım adımlar atılmaya başlandığını ifade eden Çolakoğlu Metalurji Genel Müdürü, “Suriye’de bir anda hadise tekrar alevlendi, Orta Doğu’da ne olacağı, Ukrayna savaşının Trump’tan sonra nereye evrileceği gibi noktalar belirsizliğini koruyor,” yorumunu yaptı. Önümüzdeki dönemde zorlukların devam edeceğini söyleyen Uğur Dalbeler, 400 milyon mt seviyesinde olan kapasite fazlasının baskısını sürdüreceğini, ayrıca 2015 yılındaki gibi ihracatını aylık 10 milyon mt’a çıkaran Çin’in Şubat ayında yapılacak parti toplantısıyla birlikte yine frene basmasını ümit ettiğini dile getirdi. Dalbeler, Trump’ın yeniden yönetime gelmesiyle korumacılık konusunda neler yapacağının hala gizemini koruduğunu belirterek, Section 232 vergilerinde muafiyet verilen ülkeler konusunda bir değişiklik olduğu takdirde bu durumun Türkiye’nin avantajına olabileceğini ancak bu yönde bir beklentisi olmadığını ifade etti.
Son zamanların en revaçta konusu olan karbonsuzlaşma hakkındaki yorumlarını da katılımcılarla paylaşan Uğur Dalbeler, çelik sektöründe büyüme devam ettiği için worldsteel’in tahminlerine göre karbon emisyonlarının 2030 yılına kadar düşme şansı olmadığını söyledi. Dalbeler, karbonsuzlaşmayı etkileyen ana unsurları şu şekilde sıraladı: Üretim seviyesi, üretim metotları, hammadde, yüksek fırının çalışma verimliliği, şebekedeki yenilenebilir enerji oranı, açığa çıkan karbonun yakalanması ve depolanması.
Karbonsuzlaşma hedefleri konusunda realiteye uygun hareket edilmesi gerektiğini ifade eden Dalbeler, “Hidrojen stoklaması ve dağıtılabilmesi açısından ciddi engeller var, bu yüzden karbonsuzlaşma açısından hidrojenin belirtilen zaman içerisinde cevap olması zor gözükmekte. McKinsey raporunda sıcaklığın 1,5 derecede tutulması için 2050’ye kadar 78 trilyon $ harcanması gerektiği söyleniyor. Karbonsuzlaşma konusunda mevcudu nasıl iyileştireceğimiz hususuna odaklanmalıyız. Bu da çeliğin üretilmesi ya da işlenmesi sırasında verimliliğin artırılmasıyla olur. Yeni kapasite yaratmak yerine mevcudu nasıl daha verimli kullanabiliriz. Cevheri hidrojenle indirgemek yerine doğal gaz ile indirgemeye odaklanmalıyız. Üretilen çelikte yaratılan emisyona bir sınır getirebilirler. Verimsiz eski tesisler devreden çıkartılıp daha yeni teknolojili tesislerde kapasite artırılmaya çalışılabilir. Bu işin çözümü global iradeyle mümkün olabilir, bireysel yaklaşımlarla 1,5 dereceyi asla göremeyiz” diyerek sözlerini noktaladı.