Katırcıoğlu Metal Genel Müdürü Sertuğ Cengiz ile pandemi sürecinde piyasada yaşanan değişimleri ve yılın geri kalanına yönelik beklentilerini konuştuk.
Katırcıoğlu Metal’in faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz?
1960’lı yıllarda bir aile şirketi olarak kurulan firmamız 60 yıla yakın tecrübesi ile Katırcıoğlu Demir Çelik olarak ticari hayatına Kayseri ve Gebze’de kurulu tesislerinde devam etmektedir. Tesisleşme ve ihtisaslaşma süreçlerinin hızlandığı, iletişimin ve teknolojiye ulaşmanın önem kazandığı, pazarın global ve rekabetçi konuma geldiği son dönemde, Katırcıoğlu Demir Çelik bütün bu gelişmeleri yakından takip etmiş ve Kayseri’den sonra Gebze’de de çelik servis merkezini hizmete sokmuştur.
Gebze çelik servis merkezimizde dilme, boy kesme, trapez, oluk, stor makinalarımız ile tüccar ve sanayici firmalarımızın yassı mamul taleplerini hızlı ve uygun şartlar ile kalitesinden ödün vermeden karışlayabilmektedir.
Geniş stok yelpazesi ve çelik servis hizmetleri ile pazarda marka olmayı hedefleyen firmamız, çözüm odaklı hizmet anlayışı ile beyaz eşya, otomotiv, asansör, çelik kapı, ısıtma soğutma ve havalandırma, mobilya, tarım araç ve makineleri, endüstriyel yatırımlar, kara yolu demir yolu trafik işaretleri, yapı inşaat, makine, çelik eşya ve benzeri sektörlerde ihtiyaç duyulan yassı mamulleri, talep edilen cins, ebat ve kalitede sanayicilerimizin kullanımına sunmaktadır.
Bir önceki röportajımızda yeni markanız Galmet’ten bahsetmiştik. O zamandan bugüne Galmet ile gelinen noktadan bahsedebilir misiniz?
“Değişmeyen tek olgu değişimin kendisidir.” mantığı ile başladığımız bu yolda “Galmet” markası, Katırcıoğlu firmasının aile şirketi yapısından çıkartıp, kurumsallaşması yönünde atılan ilk adımı olarak değerlendirdiğimiz bir süreç idi. Piyasada emin ve köklü adımlar ile tanınmaya başlayan markamızın Türkiye çapında tercih edilen marka olması çabası içerisindeyiz. Özellikle inşaat ve çatı sektöründe markamızın bilinirliğinin yaygınlaşması ve sektörde tercih edilen marka olması için gerekli adımları atıyoruz.
Bu bağlamda metal kiremit ürünün satış ve sevkiyatına başladık. Çok yakın bir zamanda beton altı trapez satış ve sevkiyatına da başlamak için çalışmalarımız devam etmektedir.
Mevcut durum düşünüldüğünde taleple ilgili neler söyleyebilirsiniz? İkinci yarıda ne yönde bir hareket olmasını bekliyorsunuz?
2020 yılına damgasını vuran pandemi dolayısı ile 2-3 aylık dönemde talepte çok yüksek düşüş oldu. Bu düşüş neticesinde çoğu sektör zor zamanlardan geçti. Gerek devlet desteği gerekse de firmaların kendi çabaları ile ayakta kalmaya çabalanan bir süreçten geçtik. Nitekim bu süreçlerin atlatıldığı, toparlanmanın başladığı düşüncesi içerisindeyiz. Özellikle Haziran ayında talepte ciddi artışlar oldu. Sektörün eski hacmine yakında ulaşacağını umuyoruz. Bu düşünce çerçevesinde de iş modelimizi oluşturuyoruz.
Üretiminiz ve satışlarınız salgından ne derecede etkilendi? Normalleşme süreci ile ilgili değerlendirmeniz nedir?
Her firma gibi bizler de düşen talep ve iş hacmi karşısında iş modelimizi gözden geçirerek en uygun şekilde yolumuza devam ettik. Talepteki düşüşe paralel kapasitelerimizde oluşan boşlukları, normalleşme sürecinde oluşabilecek talep için hazırlık fırsatı olarak gördük. Normalleşme sürecinde ise öngörümüze uygun şekilde oluşan ani talep artışında, oluşan fırsatları değerlendirdik.
Biliyorsunuz Corona virüsü salgınıyla birlikte rekabet şartlarının zorlaşması, ülkelerin kendi pazarlarını korumaya almasına neden oldu. AB zaten çelik ithalatına kota uyguluyordu, şimdi sıcak sac için hem antidamping hem de telafi edici vergi soruşturmaları açıldı. Aynı zamanda kotalarda önerilen değişikliklerle Türkiye’nin bölgeye yapacağı sıcak sac ihracatı engellenmeye çalışılıyor. Türkiye’yi hedef alan bu adımları nasıl yorumluyorsunuz? Türkiye buna karşılık nasıl bir cevap verebilir?
Pandemi sürecinde ülkelerin korumacı yaklaşımları bir nebze anlaşılabilir olarak gözükmektedir. Yavaşlayan ekonomilerde adil olmayan fiyatlar ile ithal mal girişinin olması zaten kötü olan sektörleri daha da olumsuz etkilemektedir. Fakat bu durumun iyi tespit edilerek, adil şekilde değerlendirilerek bu tür uygulamaları devreye almak en mantıklı yoldur.
Benzer şekilde devletimizin de bu tür adımlar atarak adil olmayan fiyat seviyelerinden ve kalitesiz olarak adlandırılan ithal girişleri engellemesi ve sektörümüzün önündeki olumsuzlukları gidermesi beklenebilir. Bu konuda üreticilerimize de büyük rol düşmektedir.
Adil olmadan ve detaylı olarak irdelenmeden sadece korumacılık adı veya uygulaması altında adı ne olursa olsun, bu tür uygulamalar karşılıklı olarak alternatif sektörlerde kendine yer bulur ise ülkelerin global ekonomi içerisinde ticaretine engel olabilecektir. Globalleşen ticarette bu tür uygulamalar hep olumsuz sonuçlar doğurmuştur. Ticaret savaşları ile izlediğimiz yakın geçmişte oluşan durumlar herkesçe malumdur.
İlk yarı hem sektör hem firmanız için nasıl geçti, yılın geri kalanı için beklentiniz nedir?
2020 ilk yarısı şirketimiz için 2019 yılının başarısı ile çok iyi başlamasına rağmen pandemi ve sonrasında oluşan sektörel durgunluk sonucunda beklediğimiz ve hedeflediğimiz gibi geçmedi. Sonuçta her firma hedeflerini ve beklentilerini oluşan yeni duruma göre revize etti. Bizler bu süreçte her olumsuzluğu bir fırsata çevirmenin yollarını aradık. Bu konuda da başarılı olduğumuzu düşünüyoruz. Normalleşme süreci ve yeni normal çerçevesinde iş modelimizi de revize edip, yılın geri kalanında hedeflerimizi revize etmeden ilerlemek niyetindeyiz.
Okuyucularımıza söylemek istedikleriniz neler?
Her kriz bir fırsattır mantığı ile yatırımlarımıza hız kesmeden devam etmeyi hedefliyoruz. Bu bağlamda hem makine parkurumuzu genişleterek hem de yeni ürünlere yatırım yaparak iş hacmimizi yükseltmeyi ve hizmet verdiğimiz sektörleri genişletmeyi planlıyoruz. Ayrıca bu yatırımları yaparken aile şirketi kabuğundan çıkarak kurumsallaşma yönünde yol almak içinde çalışmalarımız devam ediyor.
