18 Mart tarihinde Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından Gebze Bilişim Vadisi’nde gerçekleştirilen Türkiye Sektörel Düşük Karbonlu Yol Haritaları Tanıtım Programı’nda konuşan Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Sinan Durmaz ve Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, Türkiye çelik sektörünün düşük karbonlu üretim ve yeşil büyüme teknolojisi için yol haritaları hakkında bilgi verdi.
Uygulanan çeşitli ticaret politikaları sonucu Türkiye’nin ihracatında daralma yaşandığını hatırlatan Durmaz, söz konusu yol haritası sayesinde çelik sektörünün rekabet gücünü tekrar kazanacağını ifade etti. Çelik sektörü için altı senaryo üzerinde çalışıldığını ve bunların dördünde emisyonları düşürmenin hedeflendiğini söyleyen Durmaz, “Düşük Karbonlu Yol Haritası Senaryosu”nun (LCP) en önemli senaryo olarak değerlendirildiğini belirtti. Karbon yakalama, kullanma ve depolama teknolojilerinin yaygınlaştırılmasına, elektrik ark ocaklarının üretimdeki payının artırılmasına ve yüksek fırınların doğrudan indirgenmiş demir-bazik oksijen fırını teknolojileriyle değiştirilmesine dayanan bu senaryo hayata geçirildiğinde, 2050’lere gelindiğinde emisyonlarda 2030, 2040 ve 2053 yıllarına yönelik Kararlaştırılmış Politikalar Senaryosu’na (SPS) kıyasla sırasıyla %17, %47 ve %99 emisyon düşüş sağlanması amaçlanıyor. LCP’nin en düşük maliyetli ve optimal emisyon düşüşü senaryosu olduğunu ifade eden Durmaz, ulusal bir emisyon ticaret sisteminin kurulmasıyla 2053 yılına kadar %99,7 oranında emisyon düşüşünün gerçekleştirilebileceğini vurguladı.
Öte yandan Durmaz, herhangi bir yüksek fırın yatırımı gerçekleştirilmezse ham çelik üretiminde şu anda %71,6 olan elektrik ark ocağı payının 2053 yılında %83’lere varacağını öngördüklerini ifade etti. Ayrıca elektrik ark ocaklarında teknolojik dönüşüme ihtiyaç duyulduğunu, yüksek fırınlı tesislerde ise gelişmiş teknolojilerin kullanılması gerektiğini ve söz konusu gelişmeler için yıllık yatırım ihtiyacının 1 milyar $’a yakın olduğunu ekledi.
Programın ikinci oturumunda söz alan Dr. Veysel Yayan ise entegre tesislerin emisyon salımının elektrik ark ocaklı tesislere kıyasla altı kat daha fazla olduğunu bildirdi. Entegre tesislerdeki emisyon oranının azaltılması için fosil yakıtların devre dışı bırakılarak kullanılan girdilerin yenilenebilir enerjiyle üretilmesinin önem taşıdığını vurgulayan Yayan, ark ocaklı tesislerde hurdaya alternatif girdilerin geliştirilmesine ve kullanılan enerjinin yenilenebilir enerji ağırlıklı olmasına ihtiyaç duyulduğunu belirtti. Özellikle yenilenebilir enerjiye yapılacak yatırımlar için büyük bir finansman gerektiğini söyleyen Yayan, Türkiye’nin yeşil dönüşümüne yönelik adımların yerel kaynaklar kullanılarak atılmasını umduğunu ifade ederek sözlerini sonlandırdı.