Çelik Dış Ticaret Derneği ile 2022 yılı değerlendirmelerini ve 2023 yılı beklentilerini konuştuk.
2022 yılı çelik sektörü ve küresel piyasalar için nasıl geçti?
Pandeminin yaralarını sarmayı umduğumuz 2022 yılı Rusya – Ukrayna geriliminin yarattığı derin sorunların gölgesinde geçti. Savaşın yarattığı arz güvenliği sorunlarının yanı sıra artan enerji maliyetleri de çelik üretiminin karlılığını ve sürdürülebilirliğini ciddi anlamda tehlikeye attı.
Türk çelik sektörü geçmişte birçok krizle mücadele etmiş olmanın sağladığı deneyim sayesinde sadece küresel ölçekte bir krizle değil, aynı zamanda pandemi sonrası Rusya-Ukrayna geriliminin beraberinde getirdiği artan korumacılık önlemleri, tedarik zinciri problemleri, hammadde sıkıntıları gibi birçok engeli aşmak için büyük gayret sarfetti.
Bunun izlerini değişen ihracat rotalarında görmek mümkün. Her ne kadar çelik üretiminde yılı yaklaşık %13 gibi dünya ortalamasının oldukça üzerinde bir düşüşle kapatıyor olsak da küresel çapta resesyonun da etkisiyle en büyük ihracat pazarlarımızda ciddi anlamda düşüşler yaşarken, bu kaybı telafi etmek için Latin Amerika ve Balkanlar gibi ihracat rotalarında payımızı artırdık.
Bunun yanında bir taraftan ABD ve AB’nin artan ticaret koruma önlemleriyle boğuşurken, çelik sektörünün enerji ve hammadde krizini aynı oranda hissetmediği Rusya, Çin ve Hindistan gibi ülkelerden gelen yarı mamul ve mamulün iç piyasadaki payının ciddi oranda artması sebebiyle sektörün rekabetçiliği de ciddi darbe aldı.
2023 yılı için neler bekliyorsunuz?
AB’nin Atık Sevkiyat Yönetimi çerçevesinde başta en büyük ihracat pazarı olan Türkiye’ye olmak üzere hurda ihracatına sınırlama getirmesi ihtimali sadece sektörümüzün paydaşlarının değil sektörümüzün performansından doğrudan etkilenmekte olan bütün kurum ve kuruluşların gündeminde olmalıdır.
En büyük ihracat pazarımız olan Avrupa Birliği’nin Ekim 2023’te hayata geçirmeyi planladığı ve çelik sektörünü doğrudan etkileyecek olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM) ile ilgili adımların süratle atılması için bir yol haritasının belirlenmesi ve bu amaçla Avrupa Birliği Emisyon Ticaret Sistemi (EU ETS) ile uyumlu, AB tarafından tanınan bir ETS sisteminin oluşturulması çelik sektörünün rekabetçiliği açısından oldukça önemlidir.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’nın (OECD) Bilim, Teknoloji ve İnovasyon Çelik Komitesi’nin, dünyada çelik üretim kapasitesinde meydana gelen gelişmelere dair raporu sektörümüzün geleceği adına önemli uyarılar barındırmaktadır. Söz konusu rapora göre önümüzdeki 3 yılda küresel olarak toplam 53,5 milyon tonluk kapasitenin devreye alınması hedeflenirken, buna ek olarak 90,8 milyon tonluk kapasite artışının da planlama aşamasında olduğu ifade ediliyor. Bunun anlamı önümüzdeki üç yılda küresel çelik üretim kapasitesinde %6’ya varan bir artış demek. Dünya genelinde bir resesyonun çelik talebinde ciddi bir daralma yaratabileceği ihtimali artan üretim kapasitesi ile birlikte değerlendirildiğinde kapasite kullanım oranlarındaki olası bir düşüşün çelik fiyatlarında baskı yaratması muhtemeldir.
2022 yılından devraldığımız hammadde tedarik sorunları, artan enerji maliyetleri ve küresel resesyonun yarattığı talep iştahındaki azalmanın sadece kapasite kullanım oranlarında değil ihracatın ithalatı karşılama oranlarında da radikal bir düşüşe sebep olmasının önüne geçmenin, ihracattaki karlılığımızı ve rekabetçiliğimizi sürdürülebilir kılmanın yolu bütüncül ve kollektif bir plan dahilinde hareket etmekten geçiyor.
Tam da bu sebeple başta en önemli pazarımız olan Avrupa olmak üzere dünya genelinde talepteki ciddi daralma, benzeri görülmemiş bir biçimde artan enerji maaliyetleri ve jeopolitik gerginlikler kıskacındaki sektörümüzün bu negatif tablodan minimum zararla çıkması için sektörün bütün paydaşlarının dayanışma göstermesinin her zamankinden daha önemli olduğunu düşünüyoruz.
Bu vesileyle bütün çelik ailesinin yeni yılını kutlar, sevdiklerinizle birlikte mutlu, huzurlu ve sağlıklı bir yıl dileriz.