Türkiye ve küresel çelik sektörünün durumuna ilişkin Ekotürk TV’ye konuşan Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Başkan Yardımcısı Uğur Dalbeler, Türkiye’nin yakın zaman öncesine kadar dünyanın hatırı sayılır çelik üreticilerinden biri olarak ilk sıralarda yer aldığına ancak sektörün rekabet gücünün giderek azaldığına ve gerileme yaşandığına dikkat çekti. Dalbeler, çelik ihracatının geçtiğimiz yılın Eylül ayında 15 milyon mt seviyesinde olmasına rağmen bu yıl aynı döneminde 10 milyon mt seviyesine gerilediğini ve 2022 yılının aynı ayında fiyatların mevcut seviyelerin altında olmasına rağmen bu azalmanın 5 milyar $’lık bir kayba tekabül ettiğini de aktardı. Hatta 2021 yılında 21 milyon mt seviyesinde yer alan çelik ihracatından 23 milyar $ gelir elde edilmiş olduğunu da söyledi.
Dalbeler, mevcut tablonun büyüme devrinin sona erip duraklama devrine geçildiğini gösterdiğini ve büyümenin sürdürülememesi halinde bunun etkilerinin ilerleyen dönemlerde çeliğin asıl tüketildiği alanlara olumsuz sirayet edeceğine dikkat çekti. Batı ülkelerinin Türkiye’nin potansiyelinin farkına vardığını ve tehlikeli bir rakip olarak görmesi sebebiyle önünü kesmek istemelerinin gelinen durumda rol oynadığını söyleyen Dalbeler, küreselleşmeden bölgeselleşmeye bir geçiş olduğunu kaydetti.
Gelişmiş ülkelerin ticari anlamda kapılarını kapatmasının gelişmekte olan ülkelerin büyümesine olumsuz yansıyacağını dile getiren Dalbeler, bir diğer tehlike olarak da sektörün üçte ikisinin devlet kontrolü altında olduğu Çin’i işaret etti. Sektörün yakın zaman önce Çin’in dampingli satış yaptığına dair ilgili kurumlara bir başvuruda bulunulduğunu ve bu konuda bir süreç başlatılacağını ekledi. Dalbeler, dahilde işleme rejiminin gözden geçirilmesinin gerekliliğinin ve ithalata göz yumulmasının yerel tesislerin tamamen durmasına yol açacağının altını çizdi.
Öte yandan Türkiye’nin çelik üretiminde Avrupa birincisiyken sekizinci-dokuzuncu sıralara düştüğünü ve Vietnam ile İran’ın adım adım yükselerek bu gidişle Türkiye’yi geçeceğini aktardı. Dalbeler son olarak, dünyanın karbon emisyonlarına odaklandığını, Türkiye’nin hali hazırda çelik üretiminin %75’inin elektrik ark ocaklarıyla yapılmasından kaynaklı olarak karbon vergisinin tam olarak uygulanmaya başladığı dönemde avantaj yakalayacağını ancak o vakte kadar haksız rekabetin ortadan kaldırılarak, yenilenebilir enerji altyapısına yatırıma öncelik verilerek ve ABD ile AB gibi ticaret ortaklarıyla sıkı pazarlıklar yapılarak sektörün ayakta kalabileceğini vurguladı.