Ege Demir ve Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği’nin 22 Haziran tarihinde online olarak gerçekleştirdiği “Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ve Demir-Demirdışı Metaller Sektörüne Etkileri” adlı toplantıya konuşmacı olarak katılan Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve Avrupa Birliği Genel Müdür Yardımcısı Bahar Güçlü ve Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın yaratacağı değişiklikler ve Türkiye demir çelik sektörüne olası etkileri hakkında görüşlerini paylaştı.
Birliğin Yönetim Kurulu Başkanı Yalçın Ertan’ın açılış konuşmasının ardından söz alan Bahar Güçlü, geçiş aşaması 1 Ekim tarihinde yürürlüğe girecek ve 2026 yılından itibaren mali yükümlülüğü başlayacak olan SKDM’nin işleyişi hakkında teknik bilgiler verdi. Mekanizmanın öncelikle üretim sürecinden kaynaklanan Kapsam 1 emisyonlarına yönelik uygulanacağını, 2025 yılından itibaren Kapsam 2 ve 3 emisyonlarının dahil edilip edilmeyeceğine yönelik değerlendirmeler yapılacağını ifade etti. Sistem yalnızca Kapsam 1 emisyonlarını içerirse çoğunlukla elektrik ark ocağıyla faaliyet gösteren Türkiye çelik sektörünün avantajlı olacağını ancak Kapsam 2 emisyonu dahil edilirse ülkenin vergiden daha fazla etkileneceğini söyledi.
Güçlü 31 Ocak 2024 tarihinde sona erecek olan emisyon raporlama döneminde üçüncü ülkelerdeki üreticilerin rolünün emisyonların izlenmesi, raporlamaya ilişkin verinin toplanması ve sorumlu AB’li ithalatçıyla paylaşılması olduğunu söyledi. Söz konusu tarihe kadar üçüncü ülkede karbon fiyatlandırma ve emisyon izleme sistemi gibi yöntemler kullanılıyorsa SKDM’ye denklik aranacağını bildiren Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve Avrupa Birliği Genel Müdür Yardımcısı, AB’de söz konusu sisteme yönelik verilen devlet yardımlarının Türkiye’de de verilmesi için Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından çalışmalar yürütüldüğünü ifade etti.
Güçlü’nün ardından söz alan Veysel Yayan, Türkiye’nin AB’ye ihracat yapan başlıca ülkelerden biri olması nedeniyle SKDM’den en çok etkilenen ülkelerden biri olacağını belirtti. Sistemle mücadele etmek yerine sisteme göre hareket etmenin rekabet açısından öncelik tanıyacağını ifade eden Yayan, ülkenin lojistik avantajını kullanarak kendi emisyon ticaret sistemini kurması halinde AB ile uyumlu çalışılması gerektiğini söyledi. Güçlü’nün söylediği gibi Kapsam 1 emisyonları açısından avantaja sahip olan Türk üreticilerin Kapsam 2 emisyonlarından kaçınmak amacıyla güneş enerjisi gibi yenilenebilir enerji yatırımlarına odaklandığını bildiren Yayan, bu yatırımlara yönelik devlet desteğinin önemli olduğunun altını çizdi.