8 Nisan Salı günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da SteelOrbis iş birliğiyle gerçekleşen Eurometal Çelik Günü & YİSAD Yassı Çelik Konferansı’nda konuşan Tata Steel Nederland Ticari İşler Direktörü Jaap Jan Aardenburg, küresel piyasada gittikçe yaygın hâle gelen korumacı politikaların nedenleri, bunların etkileri ve Avrupa Birliği'nin takip ettiği korumacı politikaların ne yönde şekillendiğine dair sunum yaptı.
Konuşmasına Tata Steel Nederland’ın son faaliyetleri ile başlayan Aardenburg, entegre tesislerinde bulunan iki yüksek fırınları ile 17.000’den fazla çeşitte yılda 7 milyon mt’dan fazla nihai çelik ürettiklerini ifade etti. 9.000’den fazla işçi istihdam edip dolaylı olarak 40.000 kişilik iş olanağı sağlayan Tata Steel Nederland, Avrupa’nın ikinci en büyük çelik servis merkezi ağına sahip. 2030 yılına kadar yüksek fırınlarından birini DRI ve elektrik ark ocağı teknolojileriyle değiştirmeyi planlayan şirket şimdiden düşük karbonlu çelik üretimine başlamış durumda.
Genel hatlarıyla dünyadaki korumacı eğilimlere değinen Aardenburg, serbest ticaretin ekonomi için daha faydalı olduğunu ileri sürdü ve korumacılığın nedenlerine değindi. Bu nedenler arasında ulusal güvenlik, yeni gelişmeye başlayan bir sektörün korunması, çevre politikaları, ülke içinde istihdamı koruma kaygısı ve bu yıl Trump’ın uyguladığı vergilerin sonucu olarak görülen misilleme bulunuyor. Aardenburg’a göre mevcut koşullarda ülkeleri korumacı politikalara yönlendiren en büyük neden ise küresel kapasite fazlası sorunu.
Aardenburg sunduğu verilerde küresel kapasite fazlasının an itibarıyla 602 milyon mt olduğunu, geçtiğimiz yıllarda talebin zayıflarken, kapasitelerin artmaya devam etmesinin sorunu daha da kötüleştirdiğini ifade etti. Aardenburg, bu kapasite fazlası sorununu en fazla büyüten ülke olan Çin hakkında, “Çin iç piyasasında talep kapasitelere yetişemediği için dış piyasalara baskı uygulanıyor. Geçtiğimiz günlerde Çin’in üretim kapasitesini düşüreceğini duyduk. Bu fikri tamamen aklınızdan çıkarabilirsiniz. Küresel piyasada Çin’e bu yönde baskı olsa da Çin hükümetinin ve yerel yönetimlerinin en büyük performans göstergelerinden biri istihdam ve bu nedenle bence üretime devam edecekler,” ifadelerini kullandı.
AB’nin bu kapasite fazlası sorunu ile birlikte Ukrayna-Rusya savaşının yarattığı enerji fiyatları krizi ve giderek zayıflayan çelik talebiyle de uğraştığını ifade eden Aardenburg, AB’nin bu sorunları çözmek için dirayetli davranması gerektiğini savundu. Aardenburg’a göre oldukça adil koruma önlemleri uygulayan AB, eşit bir rekabet zemini sağlamak, malzeme bulunurluğunu teminat altına almak ve çelik ithalatına genel bir vergi getirmemek gibi ilkeler doğrultusunda politika takip etse de şimdiye kadar uygulanan bu önlemler yetersiz kaldı. AB’nin artık imalat sektörünün ne kadar önemli olduğunu anladığını söyleyen Aardenburg’a göre Trump’ın ikinci başkanlık dönemi yeni bir politika izleme zorunluluğunu artırdı ve bu doğrultuda hazırlanan Çelik ve Metal Eylem Planı, içinden geçtiğimiz süreç içinde AB’nin rekabetçiliğini ve kendi çelik sektörünü korumasını sağlayacak.
