8 Nisan Salı günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da SteelOrbis iş birliğiyle gerçekleşen Eurometal Çelik Günü & YİSAD Yassı Çelik Konferansı’nda konuşan Manuchar Steel’den Kıdemli Tüccar Laurent Taylor katılımcılarla Türkiye-AB arasındaki ticarete dair istatistiksel verileri ve bu ticari iş birliğinin stratejik önemi hakkındaki görüşlerini paylaştı.
Sözlerine Türkiye-AB arasındaki ticaretin tarihsel gelişimini ele alarak başlayan Taylor, bu pazarlar arasında 60-65 yıldır güçlü bir ortaklık olduğunu belirterek, “Bugün bu iki pazar arasındaki ticaret hacmi 206 milyar € seviyesinde. Dünyada emtia ticareti toplam hacminin 2024 yılında 25 trilyon € olduğu göz önüne alındığında, %10'dan fazlasını temsil ediyor. Türkiye, Avrupa'nın beşinci en büyük ticaret ortağıyken, AB Türkiye'nin başlıca ihracat ve ithalat partneri. Geçtiğimiz 10 yılda ticaret %80 artış gösterdi,” dedi.
Küreselleşmeden bölgeselleşmeye geçişi yorumlayan Taylor, son 40 yılda Asya piyasasının tam anlamıyla olgunlaşmadığını ve ucuz iş gücü maliyetleri sayesinde üretimin Doğu ülkelerine kaydırıldığını, ancak artık Asya’nın son yıllarda güçlü bir şekilde toparlandığını ifade etti. Bölgedeki iş gücü maliyetlerinin de artık düşük olmadığını söyleyen Taylor, Süveyş Kanalı krizi ve Kızıldeniz’deki saldırılar gibi lojistik problemlerin de ticareti ciddi şekilde etkilediğini belirtti. Taylor, “Bugün dünya ticaretine bakıldığında 30-40 yıl önce olduğumuz yerde değiliz. Düşük iş gücü maliyetleri ortadan kalktı, çok daha fazla ticari engel ve lojistik zorlukla karşı karşıya kalıyoruz. Dolayısıyla küreselleşmenin ardından bölgeselleşme geldi ve bu sadece ABD gibi tek bir ülkede görülmüyor,” ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin bölgeselleşme trendinden stratejik açıdan faydalanabileceğini, hurda bazlı yüksek kalite üretim sayesinde Türk çelik üreticilerinin iyi bir rekabet avantajına sahip olacağını vurgulayan Taylor, AB hurda ihracatının %60'ının Türkiye hurda ithalatının yarısından biraz fazlasına denk geldiğini söyledi. Taylor, “Bu, iki pazarın birbiri için olan önemini daha da gözler önüne seriyor. İki taraf da birbirinden faydalanıyor. Öyle ki Avrupa başlıca hammadde tedarikçisi ve aynı zamanda nihai mamul ürünleri için iyi bir pazar. Küresel politikalardaki istikrarsızlık artık Donald Trump sayesinde daha da derinleşti ve fiyat dalgalanmalarını yönetebilmek için bölgesel yakınlaşmanın giderek artacağını düşünüyoruz. Dünyanın öbür ucuna gitmektense komşudan almak daha iyidir,” dedi.
