Avrupa Parlamentosu’nun 23 Ekim tarihinde Fransa’nın Strasbourg kentinde düzenlediği genel kurul toplantısının “Çelik kriziyle mücadele: Avrupa’da rekabetçi ve sürdürülebilir çeliğin teşvik edilmesi ve kaliteli istihdamın sürdürülmesi” adlı oturumunda parlamento üyeleri, Avrupa çelik sektörünün karşı karşıya olduğu sıkıntılarla nasıl başa çıkılacağını tartıştılar. Söz konusu sıkıntılar arasında küresel çelik kapasite fazlası, adil olmayan ticaret koşulları, imalat sanayisinden gelen cansız talep ve bölgedeki yüksek enerji fiyatları yer alıyor.
Şu anda AB’nin küresel çelik üretiminin yalnızca %7’sini gerçekleştirdiğini bildiren Avrupa Komisyonu Üyesi Helena Dalli, bu trendi tersine çevirmek ve AB’nin küresel çelik sektöründeki rekabet gücünü yeniden kazanması için yeni temiz çelik projelerine yönelik büyük yatırımlar yapılması gerektiğini belirtti. “Çelik sektörünün elektriği rekabetçi fiyatlardan temin etmesini sağlamanın yanı sıra fiyatların düşmesi ve ticaretin bozulmasına yol açan küresel kapasite fazlasındaki artış karşısında üçüncü ülkelerden gerçekleştirilen çok düşük fiyatlı çelik ithalatına karşı dikkatli olmamız gerekiyor,” şeklinde konuşan Dalli, AB’nin koruma önlemleri 30 Haziran 2026 tarihinde sona ermeden yeni yapısal önlemler devreye almak için önümüzdeki aylarda yoğun bir şekilde çalışacaklarını ifade etti.
Parlamentonun enerji fiyatları krizinin etkisini hafifletmek ve yeşil geçişi desteklemek için farklı politikalar uyguladığını hatırlatan Dalli, “Karbonsuzlaştırma sanayisizleşme anlamına gelmiyor,” dedi ve Temiz Sanayi Anlaşması’nın çelik başta olmak üzere enerji yoğun sektörlere odaklanarak önümüzdeki beş yılın gündemini belirleyeceğini söyledi.
İstihdam ile ilgili olarak ise Helena Dalli, Avrupa çelik sektöründe son 10 yılda 20.000’den fazla kişinin işten çıkarıldığını ve şu anda üretim kapasitesi azaldığı için istihdamın düştüğünü, maaşlar ve çalışma koşulları üzerinde baskı oluşturduğunu belirtti. Dalli, “Bu süreçte, çalışanlarımızı desteklemek için eğitimler hayati önem taşıyacak. Ekonomik ve sosyal dayanıklılık, rekabet gücü, adalet ve sürdürülebilir büyüme için sosyal diyalog çok önemli,” dedi.