Avrupa Çelik Birliği (EUROFER) tarafından AB’nin Elektrifikasyon Eylem Planı’na ilişkin yayımlanan son raporda, Avrupa çelik sektörünün uygun fiyatlı ve güvenilir temiz elektriğe erişimi olmadan küresel rekabet gücünü koruyamayacağı belirtildi. Birlik, Avrupalı çelik üreticilerinin elektrik fiyatlarının, genellikle rakiplerin ödediği seviyelerin iki veya üç katı olduğunu ifade etti.
2018 ve 2023 yılları arasında AB’de çelik üretiminin 34 milyon mt düşüş gösterdiği dile getirildi. EUROFER bu düşüşün, elektrik fiyatlarının yükseldiği dönemlerle yakından bağlantılı olduğunu söyledi. Endüstriyel enerji maliyetlerinin nispeten düşük olduğu ABD ve Çin’in aksine, Avrupa’nın fiyat yapısının endüstriyel toparlanmayı engellediğini ve uzun vadeli yatırım planlamasının önüne geçtiğini vurguladı.
Karbonsuzlaşmak için yüksek miktarda temiz enerji gerekiyor
2025 yılında endüstriyel elektrik talebinin neredeyse değişiklik göstermemesine rağmen karbonsuzlaşmak için temiz enerjinin hızla yaygınlaşmasının gerektiği ifade edildi. Bugün ise sektörün yıllık yaklaşık 75 TWh enerji tüketimi yaptığı belirtildi. EUROFER’in tahminlerine göre 2030 yılına kadar sektör, yıllık en az 165 TWh temiz elektriğe ve yıllık 2,12 milyon mt yeşil hidrojene ihtiyaç duyacak.
Bu girdilerin 2030 yılına kadar emisyonlarda toplam 80 milyon mt düşüş hedefleyen 60’tan fazla planlanmış düşük emisyonlu çelik projesini desteklemek için gerekli olduğuna dikkat çekildi. EUROFER, bu projelerin ancak rekabetçi fiyatlardan elektrik temin edildiği takdirde hayata geçirilebileceği konusunda uyarıda bulundu.
Enerji alım anlaşmaları ağır sanayi için fiyat istikrarı sağlayamıyor
EUROFER, uzun vadede fiyatların öngörülebilir olmasını amaçlayan yenilenebilir enerji alım anlaşmalarının fosil yakıt endeksli toptan elektrik piyasalarını takip etmeye devam ettiğini belirtti. Rüzgâr ve güneş enerjisi için ileriye dönük fiyat eğrilerinin, yenilenebilir enerji fiyatlarının kısa vadeli piyasalardaki dalgalanmalarla birlikte iniş çıkışlar gösterdiği dile getirildi.
Yenilenebilir enerji üretimini güçlendirmenin yüksek maliyetli olması, yapısal engellerin başında geliyor. Çelik üretimi için kesintisiz baz yük gücü gerekirken, güneş ve rüzgâr enerjisi arzında büyük dalgalanmalar görüldüğü ifade edildi. Alıcıların, yenilenebilir enerjinin yetmediği durumlarda enerji açığını yüksek fiyatlı fosil yakıtlarla karşılamak zorunda kaldığı ve dolayısıyla dengeleme maliyetlerinin arttığı paylaşıldı. Bu dinamiklerin, enerji alım anlaşmalarının yaygınlaşmasının önüne geçen unsurlardan biri olduğu kaydedildi.
Sanayiye özel enerji alım anlaşmaları ve garantilerin artırılması gerekiyor
EUROFER, yapısal fiyat sorunlarının çözülmesi için sübvansiyonlu yenilenebilir enerji sözleşmelerinde istisna yapılmasını önerdi. Bu sayede endüstriyel alıcıların, toptan elektrik piyasasındaki dalgalanmalardan etkilenmeden gerçek üretim maliyetlerini yansıtan fiyatlar ve makul bir kâr marjı üzerinden enerjiye erişebileceğini söyledi. Ayrıca endüstriyel enerji alım anlaşmaları için AB düzeyindeki kredi garantilerinin artırılmasını da talep etti. Enerji alım anlaşmaları için garanti maliyetlerinin MW başına 500.000€ seviyesine çıkabileceği ve hükümet destekli krediler olmadan uzun vadeli anlaşmaların karşılanamayacağı paylaşıldı.
Birlik, Avrupa Yatırım Bankasının 500 milyon €’luk yeni garanti mekanizmasını memnuniyetle karşılasa da bu meblağın çelik sektörünün ihtiyaçlarının sadece bir kısmını karşıladığına dikkat çekti.
Dolaylı ETS maliyetlerinin telafi edilmesi şart
Fosil yakıtlı enerji santrallerinin önümüzdeki yıllarda da marjinal fiyatları belirlemeye devam edeceği göz önünde bulundurulduğunda çelik üreticilerinin Emisyon Ticaret Sistemi’nden (ETS) kaynaklı dolaylı maliyetlere maruz kalmaya devam edeceği belirtildi. 2030 yılına kadar ücretsiz tahsisat fiyatlarının 100-150 €/mt seviyesine ulaşabileceği ve bu durumun yoğun elektrik tüketimi yapan kullancıların maliyetlerini önemli ölçüde artıracağı öngörülüyor.
Bu doğrultuda EUROFER, dolaylı ETS maliyetlerinin tamamen karşılanmaya devam etmesini, Temiz Sanayi Anlaşması Devlet Yardımları Çerçevesi (CISAF) kapsamındaki yardımların güçlendirilmesini, destek mekanizmalarının 2030 yılı sonrasına uzatılmasını ve indirimli elektrik tedarikinin artırılmasını istedi.
AB’nin maliyetleri küresel rakiplerini geride bırakıyor, indirimler elzem
Yapılan karşılaştırmalı analize göre ABD veya Çin’e kıyasla Avrupa’nın, şebeke ücretleri ve sermaye geri kazanım ücretleri de dahil olmak üzere sistem maliyetleri çok yüksek seviyelerde yer alıyor.
Endüstriyel kullanıcılar için şebeke ücretleri, halihazırda elektrik faturasının 1/3’ini oluşturuyor ve 2050 yılına kadar %50-100 oranında artması bekleniyor. EUROFER, elektrik yoğun sektörler için fiyat indirimlerinin, genel şebeke operasyonlarının istikrara kavuşturulması için gerekli olduğunu savundu.
Son olarak EUROFER, fosil yakıtlı enerji santrallerinin marjinal fiyatları belirlemesini engelleyen yapısal değişiklikler yapılmadığı takdirde rekabetçi düşük emisyonlu çelik üretimi için gerekli maliyet düşüşlerinin gerçekleşmeyeceğinin altını çizdi.
