SteelOrbis Şangay
Baosteel, 2007
mali yılının
demir cevheri fiyatları ile ilgili olarak geçtiğimiz Perşembe günü Brezilyalı CVRD ile %9.5'lik artış üzerinde anlaşmaya vardıktan sonra 22 Aralık tarihinde de
BHP Billtion ve
Rio Tinto ile benzer anlaşmalar gerçekleştirdi ve önümüzdeki
mali yılda uluslararası
demir cevheri fiyatlarının ne kadar olacağını belirledi.
Baosteel'in, ilk defa uluslararası
demir cevheri fiyatlarını belirlemesi ve özellikle bunu beklenenden çok önce yapması dünya çapında önemli bir yankı uyandırdı. Ancak bu sonuç piyasa oyuncularını pek de etkilemişe benzemiyor ve spot cevher pazarı yine eski istikrarlı çizgisini koruyor.
Nitekim, daha önce 2005
mali yılı için Nippon Steel Corporation (NSC) tarafından kabul edilen %71.5 oranındaki fiyat artışı Çinli üreticiler arasında büyük bir hoşnutsuzluğa yol açmıştı. Bundan sonra, 2006 yılı fiyatları için hem NCS hem de Arcelor, görüşmeleri
Baosteel'e bırakarak onun nasıl bir sonuca ulaşacağını beklemeye başladılar.
Baosteel, başlangıçta
Avustralya ile %10'luk bir artışı kabul etme niyetindeydi ancak
Çin hükümetinin farklı bir fikir öne sürmesi nedeniyle herhangi bir anlaşmaya varılamadı.
O sırada, üç büyük çelik devinin onayını alamayan üç
demir cevheri devi, CVRD'nin önderliğinde önce orta ölçekli üreticilerle sözleşme imzalamaya başladılar. Bu strateji işe yaradı ve sonunda, 21 Haziran tarihinde
Baosteel de %19'luk fiyat artışını kabul etmek zorunda kaldı. 2006
mali yılına yönelik
demir cevheri görüşmeleri bu şekilde sonlanmıştı.
Bitmek bilmeyen görüşmeler, iki tarafı da yormakla kalmayıp aynı zamanda ileriye dönüş iş birliğine de zarar veriyordu. Bu nedenle, iki taraf da bu yıl tutumlarını değiştirdi.
Madenciler, görüşmelere başlamadan önce büyük bir hazırlık ve iletişim dönemi geçirerek, özellikle
Çin'in Demir Çelik Birliği (CISA) ve ilgili departmanlarla güçlü bir iletişim kuruldu. Üstelik, Avustralyalı madenciler
Çin'e güvenlik konularında yardımcı olmak için girişimde bulundular.
Çin hükümeti, geçtiğimiz yıl dersini almıştı ve bu nedenle
Baosteel'e daha fazla özgürlük tanıdı. Bu gelişmeler, görüşmelerin başarıyla tamamlanması için gerekli zemini hazırladı.
Her ne kadar Tayvanlı çelik fabrikaları %9.5'lik artışın biraz yüksek olduğunu düşünse de, bu artış
demir cevheri piyasasının genel eğilimini temsil ederek çelik piyasasının genelinde beklentileri karşılıyor.
Küresel
demir cevheri piyasasında artışın makul olduğunu gösteren gelişmeler yaşanıyor:
İlk olarak,
Çin'de
pik demir üretiminin düşmesine rağmen küresel anlamda
pik demir üretimi hızla artıyor. Geçtiğimiz yıla göre daha yüksek bir küresel artış oranının kaydedilmesiyle birlikte demir cevherine yönelik talebin güçlü olduğu görülüyor.
2005 yılında
Çin'in
pik demir üretimi, 2004 yılına göre %28.2 arttı. Ocak-Kasım 2006 döneminde ise
pik demir üretim artışı yalnızca %19.8 oldu. Ancak, Uluslararası Demir-Çelik Birliği'nin (IISI) istatistiklerine göre, Ocak-Kasım 2005 döneminde yüksek fırınlardaki küresel
üretim bir önceki yılın aynı dönemine göre %9 arttı. Bununla birlikte, Ocak-Kasım 2006 döneminde aynı rakam yıllık %11.6 arttı.
Üstelik,
ABD ekonomisinin son zamanlardaki zayıf durumu nedeniyle USD kur oranı düşüş eğilimi göstermeyi sürdürebilir.
Uluslararası
demir cevheri fiyatları USD üzerinden belirlendiği için USD kur oranının düşmesi,
demir cevheri tedarikçisi ülkelerin kendi para birimleri üzerinden maliyetini azaltacaktır.
Demir cevheri arzının talepten daha düşük olması nedeniyle madenler böylesine bir kaybı kabul edemezlerdi. Dolayısıyla,
demir cevheri fiyatlarına USD değer kaybı oranının da dahil edilmesi için böylesine bir fiyat artışı gerekiyordu.
Tabii ki,
demir cevheri fiyatlarının artması çelik üreticileri için iyi bir şey değil. Ancak
Çin çelik piyasasında durum biraz farklı.
Öncelikle, ithal cevher fiyatının artması Çinli üreticileri ve madenleri kendi kaynaklarından en iyi şekilde yararlanmaya yöneltiyor. Bu şekilde kaynak kullanımında kaydedilecek gelişme ise
Çin hükümetinin önerdiği “doğal kaynakları koruyucu”
ekonomi modeliyle uyum gösteriyor.
İkinci olarak, Çinli üreticiler için en önemli odak noktasını hala iç piyasa teşkil ediyor.
Çin dünyanın en büyük çelik piyasası. Bu piyasada bir yere sahip olamayan hiçbir Çinli çelik üreticisi bırakın gelişmeyi hayatta bile kalamaz. İhracatın bu yılki
üretim artışından kaynaklanan baskıyı hafifletmesine rağmen,
Çin hükümeti ihracatı dizginlemeye yönelik bazı önlemler açıkladı ve başka önlemler de açıklayacaktır. Sonuç olarak, çelik üreticilerinin temelde ihracata odaklanmaları pek mümkün değil.
Hükümetin bakış açısına göre, aşırı çelik ihracatı yalnızca yurt içinde çevre için zararlı değil, aynı zamanda çeliği hammadde olarak kullanan sektörlerin uluslararası rekabet gücünün artırılmasına da engel teşkil ediyor. Hükümet böyle bir durumla karşılaşmak istemiyor ve bu nedenle ham çelik ihracatını dizginleyecek önlemler arıyor. Mesela,
Çin gemi yapım sektörü dünyada üçüncü sırada yer alıyor. Halen uluslararası gemi yapım piyasasında talep canlı ve Koreli gemi tesisleri
Çin'den büyük miktarlarda gemi sacı satın alıyor. Hükümetin ihracatı kontrol altına almaması halinde bu durum
Çin gemi yapım sektörüne zarar verecektir.
Sonuç olarak,
Baosteel'in 2007
mali yılına yönelik uluslararası
demir cevheri fiyatını belirleyeceğine genel olarak inanılıyordu ve %9.5'lik artış kabul edilebilir bir seviyeydi. Çinli üreticiler için
demir cevheri fiyatında böylesine bir artışla karşılaşmak pek de kötü olmayacaktır.