Yametaş Yassı Metal Mamulleri Genel Müdürü Mehmet Ali Fincan ile yassı mamul segmentindeki son durumu ve beklentileri konuştuk.
Yassı mamul piyasasındaki son durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bütün piyasalar ile benzer seyirde hareket etmektedir. Çin, hammadde-yarı mamul-mamul sektör ayrımı yapmadan her konuda agresif yönetim sergiliyor. Demir çelik olarak, özellikle yassı tarafında, bunu fazlasıyla hissediyoruz. Talep üretimin gerisinde kalmaya devam ediyor. Arzın kısılmadığı, talep canlandırıcı ekonomik tedbirlerin devreye alınmadığı bir iş ortamını tecrübe etmeye devam ediyoruz.
Talep ve fiyatların gidişatı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
İçinde bulunduğumuz yüksek faiz ortamının sektörler üzerindeki etkisini ve bunun talep tarafına yansımalarını gözlemlemekteyiz. Bu durumun bir süre daha devam edeceğini ve 2025’in geçtiğimiz seneye benzer bir şekilde tamamlanacağını düşünüyoruz. Yılın ikinci yarısında fiyat tarafındaki hareketlerin dalga boyunun azalarak istikrar kazanacağını ve piyasa dinamiklerine göre hareket edeceğini öngörüyoruz.
İç piyasada tüketim ne durumda, önümüzdeki dönem için beklentileriniz hangi yönde?
İç piyasada tüketim davranışına bakıldığında sıkı para politikasının tüketim harcamalarını azalttığı aşikârdır. Kredi maliyetlerinin yüksekliği krediye bağlı tüketimde yavaşlamaya yol açmakta, mevduat getirilerinin sunduğu yüksek getiri ise tasarrufların rotasını değiştirmektedir. Önümüzdeki dönem için beklentimiz 2026 yılının ikinci çeyreğinde ekonomik programın olumlu neticeler vermesi ve yatırım ortamı için uygun şartların tekrar oluşmaya başlamasıdır.
Trump’ın korumacılık hamleleri sektörü nasıl etkiliyor?
Bu hamleler ABD’li üreticilerin rekabet gücüne ve kârlılık oranlarına olumlu yansıyacak ve istihdamı destekleyecektir. Fakat enflasyonist baskıya yol açacak şekilde fiyatları yükseltecektir.
Üretim kapasitesi yetersiz olduğu için arz-talep dengesizliği oluşacaktır. Öte yandan küresel tedarik zincirlerinde bozulmalara, çelik ihracat rotalarında değişimlere ve hatta dengesizliklere yol açacaktır.
Bunun neticesinde her ülke durumunu tekrar gözden geçirecektir. Türkiye, ABD’nin uyguladığı koruma politikaları sonucu ortaya çıkabilecek boşluğun bir kısmını kapasitesi nispetinde doldurabilecek kaliteli üretim, esnek tedarik ve lojistik avantajlarına sahiptir. ABD ile siyasi ilişkilerimiz istikrarlı seyretmekte ve çeşitli alanlarda diyaloğumuz artmaktadır. Bu durum ABD’nin tedarikçi arayışında ülkemize öncelik sağlama ihtimalini destekleyebilir.
AB koruma önlemlerindeki incelemeler sonucunda kota tonajlarını azalttı. Bu ticareti nasıl etkiledi ya da etkileyecek?
AB çelik sektörünü korumak için tedbirler uygulamaya artan bir seyirde devam etmektedir. Mevcut durumda AB çelik pazarında fiyat belirsizlikleri devam etmekte ve talep zayıf seyretmektedir.
Alıcılar düşük stok seviyeleri ile iş yapmakta ve tedarik anlık ihtiyaca binaen gerçekleştirilmektedir. Özellikle soğuk sacda öngörülerin çok üzerinde bir daraltmaya gidildi. Ancak diğer kalemler için mevcut kotalar aşağı yukarı sabit bırakıldı. Diğer ülke kotalarının sınırlandırılması soğuk ve kaplamalı saclar için hareket alanımızı kısıtlayıcı, sıcak sacda ise önümüzü açacak mahiyettedir.
Mısır’ın HRC ithalatına yönelik başlattığı soruşturmanın etkileri sizce ne olacak?
Buna sektör olarak anlam vermekte zorlanıyoruz. Piyasamıza istediği zaman istediği fiyatla giren Mısırlı üreticilerin böyle bir karar ile varmak istedikleri nokta tek taraflı bir ticaret niyeti olarak algılanmaktadır.
İhracat piyasalarındaki genel durumdan bahsedebilir misiniz? Vergi savaşları ya da jeopolitik gelişmeler sebebiyle ticaret rotalarında değişiklik bekliyor musunuz?
ABD’nin ithalatı zorlaştırıcı vergilendirme uygulamaları ülkemiz açısından çeşitli fırsatlar doğurabilir. Yakın çevremizde devam eden çatışmaların sona ermesi ve yatırımların tekrar başlaması ülkemiz ihracatına ivme kazandıracaktır. Bu doğrultuda bugüne kadar yapılmış çalışmaların tatmin edici neticeler vereceğini söylemek yanlış olmayacaktır.
Şirketimiz konu ise, ihracat pazarlarımızdaki mevcut faaliyetlerimizi destekleyici şekilde müşteri ziyaretlerimiz ve fuar katılımlarımız devam etmektedir. Dünyanın içinde bulunduğu ekonomik ve politik ortamla uyumlu ve temkinli bir şekilde talep gelmeye devam etmektedir.
Çin hala küresel piyasalar için tehdit oluşturmaya devam ediyor. Çin’in ihracatı için beklentileriniz neler?
Çin’in çelik özelinde değerlendirmesini yapacak olursak dikkat çeken başlıkları ABD ile yaşadığı ticari gerilim, zayıf seyreden iç talep ve bunu canlandırmak için ihtiyaç duyulan teşvik paketleri, Çin çeliğine yönelik antidamping uygulamaları, Çinli çelik üreticilerinin 2024 yılını hem gelir hem de kârlılık tarafında ciddi düşüş ile tamamlaması, üretimi azaltma, net karbon sıfır ve yeşil ekonomi hedefleri, katma değerli çelik üretim planları olarak sıralayabiliriz. ABD ile yaşanan gerilimin bir miktar azaldığını görmekteyiz. İç talebi canlandırmak için atılan adımlar şu ana kadar istenen sonucu vermemiştir. Öte yandan 2025 yılının ilk 3 ayındaki çelik üretimleri 2024 yılının aynı dönemine kıyasla az da olsa artmıştır. Mevcut şartların hepsi bir arada değerlendirildiğinde Çin’in ihracat pazarlarında konumunu muhafaza etmek için çaba göstereceğini düşünebiliriz.
Ekonomik durum işlerinizi nasıl etkiliyor?
Finansmana ulaşmakta yaşanan zorluklar ve tüketim tarafındaki daralma alıcıların pozisyon alma kararını ertelemesine yol açmakta ve arzulanan talebin ortaya çıkmasını zorlaştırmaktadır. Bu dönemi, firmamızda gelişime ihtiyaç duyulan alanlara vakit ayırmak ve bu yönde yatırım yapmak için bir fırsat olarak görüyoruz. Sektörümüzü ilgilendiren bütün gelişmeleri anlık olarak takip ediyor, bunlara dinamik ve vaktinde yanıt vermeye gayret ediyoruz.
