Paslanmaz Çelik Sanayi Derneği (PASSAD) Genel Sekreteri Dr. M. Erdem Şireli ile PASSAD'ın sektördeki yerini ve hedeflerini konuştuk.
PASSAD oldukça yeni bir dernek. Kuruluş amacınızı ve temel misyonunuzu bizimle paylaşır mısınız?
Paslanmaz Çelik Sanayi Derneği (PASSAD) olarak 2024 yılının Ağustos ayında faaliyetlerimize başladık. Amacımız; uzun ömürlü, geri dönüşüm oranı yüksek ve sürdürülebilirliğe katkı sağlayan bir malzeme olan paslanmaz çeliğin ülkemizde daha yaygın, daha bilinçli kullanılmasını sağlamak. Aynı zamanda sektörün sağlıklı bir şekilde gelişmesini desteklemek, yerli üretimi teşvik etmek ve sürdürülebilir üretim anlayışını yaygınlaştırmak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Bu doğrultuda uluslararası kabul görmüş uygulamaları esas alıyor, kamu kurumlarıyla ortak projeler yürütmeyi önemsiyoruz.
PASSAD, sektörün gelişimine nasıl katkı sunmayı planlıyor? Öne çıkan faaliyetleriniz neler oldu?
Kuruluşumuzdan bu yana özellikle eğitim faaliyetlerine ağırlık verdik. Dernek merkezimizde her ay düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz ücretsiz eğitim programlarımıza farklı firmalardan sektör paydaşlarımız katıldı. 2026 yılında da bu eğitimleri genişleterek sürdürmeyi planlıyoruz.
Bununla birlikte 5 Mart 2025 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ile önemli bir iş birliği protokolü imzaladık. Bu protokol kapsamında yüksek lisans seviyesinde paslanmaz çelik konulu bir program için çalışmalarımız devam ediyor. Ayrıca İTÜ Metalurji ve Malzeme Mühendisliği Bölümü öğretim üyeleri, derneğimizdeki eğitimlerde aktif rol üstleniyor. İTÜ Kariyer Günleri'ne katılarak sektör firmalarıyla nitelikli öğrencileri bir araya getirme fırsatı da yakaladık. İlerleyen dönemde başarılı öğrencilere burs sağlayarak akademik desteklerimizi artırmayı hedefliyoruz.
2025 yılında düzenleyeceğiniz bir zirveden bahsediyorsunuz. Bu organizasyon hakkında bilgi verir misiniz?
Türkiye’de bir ilk olacak şekilde 14 Ekim 2025’te İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi’nde Paslanmaz Çelik Zirvesi’ni gerçekleştireceğiz. Yaklaşık 500 katılımcının yer alacağı bu organizasyon, sektörün tüm bileşenlerini bir araya getirecek. Ulusal ve uluslararası firma yöneticileri, teknik uzmanlar, tedarikçi firma temsilcileri, akademisyenler, sivil toplum örgütleri ve öğrenciler bir araya gelerek paslanmaz çelik sektöründeki güncel gelişmeleri değerlendirecek.
Ayrıca üniversite öğrencileri arasında “Paslanmaz Çelik ve Sürdürülebilirlik” temalı ödüllü bir proje yarışması düzenliyoruz. Bu yarışma, gençlerin sektöre dair fikir üretmesini teşvik eden önemli bir adım olacak.
Sektörün yaşadığı yapısal sorunlar var mı? Bunlarla ilgili gözlemleriniz neler? Bu tablo karşısında PASSAD olarak ne öneriyorsunuz?
Paslanmaz çelik sektörüne bakacak olduğumuzda 2024 yılı, küresel ölçekte üretimin azaldığı, tüketimin düştüğü bir yıl oldu. Türkiye'de ise paslanmaz çelik sektörünün kapasite kullanım oranı %50 seviyelerine geriledi.
Öncelikle yerli üretim kapasitesinin değerlendirilmesini sağlayan ticaret politikalarının oluşturulması gerektiğine inanıyoruz. Yurt içinde üretilebilen ürünlerin öncelikli olarak tüketilmesini sağlayacak önlemler alınmalı. İthalatın ise sadece yerli üretimle karşılanamayan ürünlerle sınırlı tutulması gerektiğini düşünüyoruz.
Sektörümüzün büyümesi ve ülke sanayisinin katma değeri yüksek alanlarda gelişmesi için bu çok kritik. Ayrıca düşük kalite ithal ürünlerin kullanımının denetlenmesi ve engellenmesi, sektörün itibarını ve teknik güvenliğini korumak açısından son derece önemli.
Son olarak önümüzdeki dönem için PASSAD’ın hedeflerinden kısaca bahseder misiniz?
Amacımız; paslanmaz çeliğin doğru tanıtılması, nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesi, sürdürülebilir üretim kültürünün yaygınlaştırılması ve yerli üreticilerin desteklenmesi. Bu doğrultuda hem eğitim hem iletişim hem de politika geliştirme alanlarında daha fazla paydaşla birlikte hareket edeceğiz.
Ayrıca sektörel istatistiklerin doğru şekilde toplanması ve paylaşılması, dijital yayınların artırılması, kamuoyuyla daha güçlü temas kurulması gibi çalışmalar da gündemimizde. Hedefimiz, Türkiye'nin paslanmaz çelikte küresel rekabette söz sahibi bir üretici ülke konumuna ulaşmasına katkı sağlamak.
