PASDER: 2025 yılında paslanmaz çelik tüketimi geçen yılın altında kalacak

Pazartesi, 25 Ağustos 2025 13:47:01 (GMT+3)   |   İstanbul

Paslanmaz Çelik Derneği (PASDER) Genel Sekreteri Fatih Köksal ile paslanmaz çelik sektörüne dair son durumu ve önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri konuştuk. 

Paslanmaz sektöründeki son durum hakkında bilgi verebilir misiniz?

Türkiye’nin yassı paslanmaz çelik tüketimi 2024 yılında 703.000 ton/yıl olarak gerçekleşmiş olup 2025 yılının ilk 6 aylık istatistikleri doğrultusunda bu yıl geneli itibarı ile toplam tüketimin yaklaşık 670.000 ton/yıl olması beklenmektedir.  Dolayısıyla yıllık bazda %5 oranında düşüş öngörülmektedir. Başta beyaz eşya sektörü olmak üzere paslanmaz çelik tüketiminin yoğun olduğu sektörlerde talep daralması yaşanması bu durumun temel sebebidir. Ancak bu düşüşe rağmen ülkemiz Almanya ve İtalya’nın ardından yassı paslanmaz çelik tüketiminde Avrupa’da üçüncü sırada yer almaktadır. 

Mevcut durumda, ülkemizde 200.000 ton/yıl kapasiteye sahip soğuk haddeleme tesisi bulunmakta olup toplam talebin sınırlı ölçüde karşılanabilmesinden dolayı yassı paslanmaz çelik ürünleri ağırlıklı olarak ithalat yoluyla karşılanmak durumundadır. Ancak son dönemde ülkemizin sektördeki duayen ve öncü firması Sarıtaş, Yalova Makine İhtisas OSB’de gerçekleştireceği 800.000 ton/yıl kapasiteli entegre paslanmaz çelik yatırımını duyurmuş olup bu gelişmenin ülkemiz adına oldukça hayırlı bir yatırım olacağı değerlendirilmektedir. Paslanmaz çelik ulusal ve jeopolitik nedenlerle stratejik bir öneme sahiptir. Bu yatırımın hayata geçmesiyle birlikte ülkemiz paslanmaz çelik tüketiminde büyük ölçüde dışa bağımlılıktan kurtulacaktır. Sarıtaş’ın duyurduğu yatırım planı doğrultusunda 2027 son çeyreği itibarı ile Soğuk Haddeleme Tesisi, 2028 yılının son çeyreği itibarı ile Sıcak Haddeleme Tesisi ve 2030 yılı itibarı ile Çelik Ergitme Tesisi tamamlanacak olup yatırımın tamamlanmasıyla birlikte ülkemizin dış ticaret açığının azaltılmasına yönelik 2 milyar $ ithal ikamesi ve 800 milyon $ ihracat katkısının yanı sıra toplam 1200 kişilik istihdam sağlanacaktır. Dolayısıyla söz konusu yatırım ulusal nitelikten öte, küresel boyutta etkisi olacak bir mahiyettedir. Stratejik bir alan olması nedeniyle Sarıtaş tarafından yerli ve milli bir yatırımın ülkemize kazandırılacak olması oldukça anlamlı ve önemlidir. 

Bu yılın ilk çeyreğinde AB Komisyonu, çelik ve metal sektörünün rekabetçiliğini artırmak üzere yeni bir eylem planı hazırlamış olup plan kapsamında Avrupa'nın metal sanayi kapasitesinin teşvik edileceği ve uygulamadaki çelik sektörü koruma önlemlerinin piyasalardaki son gelişmeler göz önünde bulundurularak sıkılaştırılacağını açıklamıştır. Bu kapsamda çelik ve metal sektörlerinin AB fonlarına erişimi artırılacak, metal sektöründe karbonu azaltmaya yönelik yatırımlar desteklenecek, Kömür ve Çelik Araştırma Fonu'ndan 150 milyon €, Ufuk Avrupa programından ise 600 milyon € bu alandaki temiz üretim çalışmalarına yönlendirilecektir. Bu gelişmeler ışığında, ülkemizde de paslanmaz çelik dahil olmak üzere demir-çelik üretiminin korunması ve geliştirilmesi hayati bir önem arz etmektedir. Bu tip yatırımların stratejik önemi göz önünde bulundurulunca ülkemizde de teşvik mekanizmalarının sektör lehine şekillendirilmesi yatırımların önünü açarak bu kritik ürünlerde ülkemiz adına üretim altyapısının gelişmesine katkı sağlayacaktır.  

Talep ve fiyatlardaki gidişat hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Çin’de mevcut olan ve dünya paslanmaz çelik üretiminin %65’ini kapsayan yüksek kapasite ve hem Çin’in iç talebi hem de dünya pazarlarındaki zayıflık fiyatlarda baskı oluşturmaya devam etmektedir. Dolayısıyla üretici firmaların kârlılıkları olumsuz yönde etkilenmektedir. Bu durum ülkemizdeki paslanmaz çelik sektöründeki aktörleri de etkilemektedir. Bu trendin yıl genelinde ülkemizde yatay seyredeceği düşünülmektedir. 

Küresel olarak paslanmaz çelik piyasası; zayıf ekonomik büyüme, yüksek faiz oranları ve kırılgan tüketici talebi nedeniyle durgun seyretmektedir. Özellikle Avrupa ve ABD pazarlarında fiyatlar düşüş eğilimindedir. Yassı paslanmaz çelik ürünlerine dair talep ve fiyat gidişatı, Türkiye ve küresel endekslerde 2025 yılı itibarıyla belirgin şekilde yavaş bir trende işaret etmektedir. Türkiye iç talebi zayıf olup fabrikalar sipariş almakta zorlanmakta, bu da üreticileri fiyat kırmaya yönlendiren bir ortam oluşturmaktadır. Avrupa’da ve ABD’de ise hem inşaat hem otomotiv sektörlerinde siparişler azalırken, stoklar yüksek seviyede seyretmekte ve talep toparlanamamaktadır.

İthalatın yol açtığı rekabeti nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sürdürülebilir bir paslanmaz çelik sanayii kurulabilmesi için ithalatın yol açtığı rekabeti avantaja çeviren, dışa bağımlılığı azaltan bir strateji izlenmesi gerekmektedir. Paslanmaz çelik sektöründe ithalatın yol açtığı rekabet, hem fırsatlar hem de ciddi tehditler barındıran iki yönlü bir durumdur. Özellikle yassı paslanmaz çelik gibi katma değeri yüksek segmentlerde ithalat rekabeti, Türkiye’deki yerli üreticilerin yatırım ve sürdürülebilirlik stratejilerini doğrudan etkilemektedir. Yassı paslanmaz çelik üretiminde Türkiye’nin mevcut durumda ağırlıklı olarak ithalata bağımlı durumda olması  dış tedarik zincirinde aksaklıklara ve fiyat dalgalanmalarına yol açmaktadır. Özellikle savunma sanayi, otomotiv, beyaz eşya gibi sektörlerde dışa bağımlılık ekonomik ve stratejik risk oluşturmaktadır.

Çin ve Endonezya’dan ithalata karşı devam eden antidamping vergisi soruşturmasının yakın zamanda sonuçlanması bekleniyor. Bunun piyasaya etkileri ne olacak?

7219 ve 7220 gümrük tarife numaralı soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik ürünlerinde gümrük vergisi oranı 30 Ekim 2013 tarihinde %2’den %8’e, 31 Aralık 2015 tarihinde %8’den %10’a, 31 Aralık 2019 tarihinde %10’dan %12’ye yükseltilmiştir. Ayrıca pandemi döneminde 18 Nisan 2020 ile 31 Aralık 2020 tarihleri arasında bu oran %12’den %17’ye yükseltilmiş, 31 Aralık 2021 tarihi itibarı ile %12’den %8’e düşürülmüştür. Bu oranın %8’e düşürülmesi sektörün beklentileriyle uyumlu bir karar olmuş, bu durum sektör firmalarının rahatlamasına ve özellikle yurt dışı pazarlarda rekabet gücünün artmasına katkı sağlamıştır. Ancak 31 Aralık 2023 tarih ve 32416 sayılı (3. Mükerrer) karar ile söz konusu paslanmaz çelik ürünleri için gümrük vergisi oranı yeniden %8’den %12’ye yükseltilmiştir. Bu gelişme, mevcut küresel ekonomik koşullarda halihazırda sıkıntı içerisinde olan sektörümüz için beklenmedik bir şok etkisi oluşturmuşken, paslanmaz çelik ürünleriyle ilgili 28 Haziran 2024 tarihi itibarı ile damping soruşturması başlatılması tüm sektörü daha da zora sokacak bir gelişme olarak değerlendirilmiştir.

Yüksek gümrük vergisi uygulaması ve olası ilave vergi artışları on binlerce kişilik istihdam oluşturan, yıllar boyunca ülkemizin dört bir yanında yatırımlar yapmış olan binlerce yerli işletmeyi olumsuz yönde etkilemektedir. Zira paslanmaz çelik ürünleri beyaz eşya, makine, otomotiv, savunma sanayi gibi birçok sektörde katma değerli ürünlerin imalatı için hammadde/ara malı olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla bu ürünler için tedarik kaynaklarının çeşitliliğinin yanı sıra özellikle küresel pazarlarda rekabet edebilmek adına maliyet unsuru kritik bir öneme sahiptir. Bu gerçekler ışığında, Çin ve Endonezya’dan ithal edilen paslanmaz çelik ürünlerine yönelik olası bir antidamping vergisi, paslanmaz çelik kullanan sektörlerde üretim maliyetlerinin artmasına ve nihai ürün fiyatlarının yükselmesine neden olacağı için bu durum, hem nihai tüketiciler hem de üreticiler için olumsuz etkilere yol açacaktır. Bu durum, ihracatta rekabet avantajını düşüreceği gibi üretim/istihdam üzerinde de olumsuz etkilere yol açacaktır. Halihazırda soğuk haddelenmiş paslanmaz çelik ürünleri için uygulanan %12 oranında gümrük vergisi yeterli korumayı sağlamaktadır. Dolayısıyla sektörün beklentisi, damping soruşturmasının önlemsiz olarak kapatılmasıdır. 

Tüm dünyaya yayılan korumacılık politikalarını nasıl yorumluyorsunuz?

Tüm dünyaya yayılan korumacılık politikaları, özellikle son 10–15 yılda küresel ekonomide önemli bir dönüşümün işaretidir. Bu politikaların nedenleri, etkileri ve sektörler özelindeki sonuçları aşağıda değerlendirilmiştir:

  1. Çin’in küresel üretim gücü: Ucuz, sübvansiyonlu ve yüksek hacimli üretimiyle piyasaları bozan Çin'e karşı önlem alma ihtiyacı doğmuştur.
  2. Covid-19 sonrası tedarik zinciri kırılmaları: Pandemi döneminde yaşanan lojistik krizler, ülkeleri kendine yetme refleksi ile hareket etmeye yöneltmiştir.
  3. Jeopolitik gerilimler ve enerji krizleri: ABD–Çin ticaret savaşı, Rusya–Ukrayna savaşı gibi gelişmeler, stratejik sektörlerde korumacı politikaların artmasına neden olmuştur.
  4. Avrupa Yeşil Mutabakatı ve sürdürülebilirlik: Artık sadece fiyat değil, karbon ayak izi gibi çevresel faktörler de ticaretin ön koşulu haline gelmektedir (örneğin: CBAM – Karbon Sınır Ayarlaması Mekanizması).
    • Katma değeri yüksek ürünlerde yatırımların artması,
    • Entegre yatırımlarla stratejik ürünlerde arz güvenliğinin ve sürekliliğinin sağlanması,
    • Yeşil üretim ve dijital dönüşüme yatırım yapılması,
    • İhracat pazarlarını çeşitlendirmesi kritik önemdedir.

Korumacılık kaçınılmaz bir küresel trend haline gelmiştir; ülkeler artık "stratejik otonomi" hedefiyle hareket etmektedir. Türkiye’nin bu ortamda başarılı olması için:

Mevcut ekonomik koşullar piyasayı nasıl etkiliyor?

Global piyasalarda yaşanan durgunluk ülkemizi de etkilemektedir. Ancak PASDER olarak bu sürecin normale döneceğini, faizlerin düşmesi ve kredi musluklarının açılmasıyla birlikte yatırımların önünün açılacağını, küresel boyutta yaşanmakta olup ülkemizi de etkileyen durgunluğun sona ereceğini düşünüyoruz. Türkiye’nin bu süreçte yeniden pozitif ayrışarak güçlü bir büyüme sergileyeceğini düşünmekteyiz. Bu durumu doğrulayacak şekilde IMF tarafından Türkiye ekonomisi için 2025 ve 2026 büyüme tahminleri yukarı yönlü revize edilmiş olup 2025 tahmini %2,7'den %3'e, 2026 tahmini %3,2'den %3,3’e yükseltilmiştir. 2025 yılı büyüme beklentileri ABD için %1,9, Euro Bölgesi için %1, Almanya için %0,1 ve Fransa için %0,6 olarak açıklanmıştır. IMF ve Dünya Bankası projeksiyonlarına göre 2025'te küresel büyüme %2,4–%2,8 aralığında düşük seyretmektedir. Özellikle Avrupa, Çin ve ABD'de sanayi üretiminin durgunluğu, paslanmaz çeliğe olan ihracat talebini zayıflatmaktadır. ABD ve AB merkez bankalarının faiz politikalarının sıkı seyretmesi de gelişmekte olan ülkelere yabancı sermaye girişini yavaşlatırken, sanayi yatırımlarında finansman maliyetlerini de artırmaktadır. Ayrıca nikel, krom, molibden gibi paslanmaz çelik üretiminde kritik olan maden fiyatlarında değişkenlik sürerken aynı zamanda enerji fiyatları (doğal gaz, elektrik) bazı bölgelerde hâlâ yüksektir. Bu da maliyet enflasyonunu tetiklemektedir.

2025 yılı nasıl geçiyor, yılın kalanına ilişkin beklentileriniz neler?

Türkiye paslanmaz çelik tüketimi 2025 yılında 2024 yılının bir miktar altında görünmektedir. Fiyatların bir süre daha yatay seyredeceği tahmin edilmektedir. Ancak belirli bir süre sonra piyasalardaki olumlu seyirle birlikte fiyatlarda artışlar gözlemlenebilir. 

2025 yılı paslanmaz çelik sektörü için hem Türkiye’de hem dünyada dalgalı ve zorlu koşulların yaşandığı bir dönem olmaktadır. Mevcut veriler ve piyasa gözlemleri ışığında, yılın ilk yarısına ilişkin genel görünüm ile yılın kalanına dair beklentiler aşağıda özetlenmiştir: 

Türkiye’de ve Avrupa genelinde talep, özellikle yılın ilk yarısında beklenen seviyelerin altında kalmıştır. İnşaat, otomotiv ve beyaz eşya sektörlerindeki yavaşlama, paslanmaz çelik tüketimini düşürmüştür. Sanayiciler yüksek faiz ve finansman sıkıntıları nedeniyle stoktan tüketim eğiliminde kalmıştır.

Küresel paslanmaz çelik fiyatlarında ciddi bir geri çekilme yaşanmış olup Avrupa ve ABD'de fiyatlar %7–12 oranında gerilemiştir. Bu durum ülkemizi de etkilemiş, sektörde yer alan firmalar fiyat kırma baskısıyla karşı karşıya kalmış ve kârlılık oranları azalmıştır.

İç piyasada kademeli toparlanma ihtimali olsa da, büyük sıçrama beklenmemektedir. Özellikle yılın son çeyreğine doğru bir hareketlilik olabileceği düşünülmektedir. Fiyatlar düşük seviyelerde dengelenebilir. AB'deki durgunluk devam ettiği sürece bu durumun değişmesi beklenmemektedir. Ancak Kuzey Afrika, Orta Doğu, Orta Asya ve Afrika pazarlarında fırsatlar oluşabilir. Küresel ekonomik durgunluk, enerji maliyetleri ve kur oynaklığı sektörü zorlamaya devam edebilir. Karbon düzenlemeleri nedeniyle AB pazarı daha seçici hale gelecektir.


Benzer Haber ve Analizler

Çin’de 304 kalite paslanmaz çelik fiyatları gevşedi

12 Kas | Yassı Ürünler ve Slab

Endonezya’nın paslanmaz yassı mamul ihracatı Asya’daki güçlü talebin etkisiyle ilk dokuz ayda %7 arttı

12 Kas | Çelik Haberler

Çin çıkışlı paslanmaz çelik fiyatları temkinli beklentilere bağlı yatay seyretti

11 Kas | Yassı Ürünler ve Slab

Tayland Çin’den ithal soğuk haddelenmiş paslanmaz çeliğe antidamping vergisi uygulamaya devam edecek

11 Kas | Çelik Haberler

Tayvan’da yassı mamul fiyatları - 45. Hafta, 2025

06 Kas | Yassı Ürünler ve Slab

Çin’de yerel paslanmaz çelik fiyatları hafif aşağı yönlü yatay

05 Kas | Yassı Ürünler ve Slab

Çin çıkışlı paslanmaz çelik fiyatları düştü

05 Kas | Yassı Ürünler ve Slab

Hindistan paslanmaz çelik ithalatını 31 Aralık 2025’e kadar serbest bıraktı

03 Kas | Çelik Haberler

Tayvan’da yassı mamul fiyatları - 44. Hafta, 2025

30 Eki | Yassı Ürünler ve Slab

BIR Komitesi: Paslanmaz çelik sektöründe ticaret daha da kısıtlanabilir

30 Eki | Çelik Haberler





iLab Ventures
Kariyer.net  -  Sigortam.net  -  Arabam.com  -  Cimri  -  Emlakjet  -  Endeksa  -  HangiKredi  -  Neredekal.com  -  Chemorbis