Tommaso Sandrini: ArcelorMittal’in Ilva kararı müzakereye açık değil

Çarşamba, 06 Kasım 2019 15:06:49 (GMT+3)   |   İstanbul
       

6 Kasım Çarşamba günü İstanbul'da düzenlenen 14. SteelOrbis Çelik Konferansı – “Çelik Piyasalarında Yeni Ufuklar”da konuşan İtalyan çelik distribütörleri birliği Assofermet Acciai Başkanı Tommaso Sandrini, çelik piyasasındaki küresel trendler ve bu trendlerin İtalyan çelik piyasasına olan etkileri üzerine fikirlerini paylaştı. Sandrini, şu dönemde ekonomiden ziyade jeopolitik koşulların temel faktörleri oluşturmasından ötürü, mevcut durumu daha iyi anlamak için bakış açısının değiştirilmesi gerektiğini söyleyerek sözlerine başladı. Küresel ticaret sistemi ve dolayısıyla küresel çelik piyasasında büyük bir yenilik yaşandığını belirten Sandrini, özellikle Dünya Ticaret Örgütü’nün küreselleşmekten çıkıp dağılmaya başlamasının altını çizdi. Distribütörler birliği Başkanı, ayrıca ticaret savaşları ve korumacılığın artık normal sayılacağını ve her şeyin daha kaotik bir görünüm kazanacağını belirtti. Şu anda AB bu yeni durumu kontrol edecek güce sahip değil ve bu yenilikle baş edemeyerek pasif kalacak. Buna karşın ABD bu yeniliğe ayak uyduracak. Bu sebeple Sandrini, duruma onların perspektifinden bakılması gerektiğini belirtiyor. ABD Dünya Ticaret Örgütü’nü iki sebepten ötürü dağıtıyor, birincisi başta belirlenen hedeflere ulaşılmasında örgüt artık yeterince verimli olamıyor, ikinci neden ise ABD’nin Çin’in hırsını ve büyüme hızını sınırlamak istemesi. AB’nin Dünya Ticaret Örgütü’nün dağıtılmasını kabul etmesinin nedeni ise daha ziyade ekonomiyle alakalı, zira AB halkı küreselleşmenin sosyal maliyetlerini artık kabul etmiyor. Sandrini’ye göre, bundan sonra çok yönlü ticaret anlaşmalarının yerini ikili müzakereler alacak. Trump halihazırda ülkelerle tek tek yüz yüze görüşmeler yapmaya başladı ve bu şekilde büyük çaplı anlaşmalardan daha çok başarı elde etti. Sandrini ayrıca, Çin ve Almanya’nın ekonomi modelini tehdit etmek için ticaret savaşının ABD tarafında devam edeceğini belirtti. Bu ticari anlaşmazlıkların küresel ticaret hacminde büyük bir düşüşe yol açacağı, böylece piyasaların giderek daha bölgesel olmaya başlayacağı bekleniyor. Sandrini, “Dünyada rekabetin dozu hiç bugün olduğu kadar yüksek olmamıştı. Öte yandan, rekabet ekonomik, düzenleyici, mali ve siber rekabet gibi pek çok farklı alanda görülecek,” dedi. Kısa vadede bu durumun ekonomisi gelişmiş ve gelişmekte olan tüm ülkeler için ekonomik durgunluğa yol açabileceği tahmin ediliyor. Bununla birlikte Sandrini, uzun vadede yeni yatırımlar ve imkanların ticaretteki kazananları ve kaybedenleri belirleyeceğini söylüyor.

Avrupa çelik talebinin ise uzun zamandır süregelen ve küresel çapta görülen olumsuz trendin AB’li üreticileri baskı altına almasıyla olumsuz etkilendiği belirtildi. Sandrini, AB koruma önlemi sisteminde yapılan yeni değişikliklerin mevcut durum üzerinde kayda değer bir etkisinin olmayacağını ve AB’de ithalatın yatay seyredeceğini, Türkiye’nin ise Avrupa’nın en önemli ortağı olacağını söyledi. Bu durumun ise, Türkiye ekonomisinin AB ile sanılandan daha fazla iç içe olmasından kaynaklandığı belirtildi. Bununla birlikte, Almanya ve Türkiye arasındaki yakın ilişkilerin de AB ile Türkiye arasındaki müzakereleri desteklemeye devam edeceği söylendi. Son olarak, ABD ile yaşanan son gerginliğe karşın, Türkiye’nin hem ABD’nin hem de AB’nin yakın müttefiki olmaya devam edeceği ve AB’ye olan göçü yönetmekte önemli bir rol oynayacağı belirtildi. Sandrini, Türk piyasa oyuncularına da alıcıların gözünden birkaç tavsiyede bulundu ve sıcak sac kalitesi hem Avrupalı üreticilerden hem de diğer ülkelerde hizmet veren üreticilerden daha aşağıda olduğundan ötürü Türk üreticilerin sıcak sac kalitesini artırmaya odaklanabileceğini söyledi. Sandrini ayrıca, Türk piyasa oyuncularının piyasa beklentilerini hızlı bir şekilde karşılamaları gerektiğini ve müşteri ilişkilerini sağlamlaştırmak için en iyi yolun Avrupa’yı ikinci bir yerel piyasa olarak görmeleri olduğunu söyledi. Bununla birlikte, koruma önlemi sisteminin AB’ye yapılan ihracatı azaltmakta etkili olduğu belirtildi. Buna karşın, Sandrini AB’nin çelik ihracatının hala artmadığını, bu yüzden AB çıkışlı çeliğin küresel piyasada rekabet gücünün neden artmadığının araştırılması gerektiğini söyledi. Sandrini ayrıca AB’nin Türkiye ile olan ticari dengesinin son iki yılda değiştiğini, zira Türkiye’nin net ithalatçı konumundayken, şu anda net ihracatçı konumuna geçtiğini söyledi. Öte yandan, bu durumun kalıcı olup olmadığına dair henüz bir şey söylenemeyeceği belirtildi.

İtalya’nın içinde bulunduğu durum hakkında da yorumlarda bulunan Sandrini, İtalya piyasasında durumun sanılandan daha olumsuz olduğunu söyledi. İtalya’da otomotiv ve beyaz eşya sektörlerinin kötü durumda olduğu ve bu yıl söz konusu segmentlerden gelen talebin 2018’e kıyasla daha düşük olacağı, 2020 yılında ise çok daha kötüleşmesinin beklendiği belirtildi. Sandrini, teknoloji alanında gerekli yasal düzenlemeler yapılmadan kalıcı bir toparlanmanın görülemeyeceğini söyledi. Öte yandan, yılın ilk dokuz ayında sanayi sevkiyat hacmi 2018 yılı ile benzer seviyelerde yer aldı. Sandrini, gelecekte satın alımlara yönelik stratejilerde büyük değişimler yapılması gerektiğini düşünüyor. Gelecekte siparişlerin daha ihtiyaca yönelik ve hızlı olacağı ve sevkiyat sürelerinin azalacağı tahmin ediliyor. Bununla birlikte, belirsizlik sebebiyle satıcılar üzerinde de baskı oluşuyor ve piyasa koşulları alıcılar tarafından belirleniyor. Tüm bunlar ticarette güven kaybına yol açıyor ve görünür talebin gerçek talepten daha düşük olmasına sebep oluyor. ArcelorMittal Ilva’dan çekileceğini söylediği için İtalya’da belirsizlik daha da artacak. Sandrini, Taranto’da üretimin halihazırda ek düşüş kaydettiğini söyledi. Sandrini, ArcelorMittal’in Ilva kararının müzakereye kapalı olduğunu düşünüyor. Bununla birlikte, yerel kurumların Ilva’ya karşı tutumunu da göz önüne alındığında, konuya nihai bir çözüm getirilemeyeceği tahmin ediliyor. Sonuç olarak, Ilva tesisinin kapanmasının İtalya çelik piyasasını derinden sarsacağı ve bunun sonuçlarının beklenenden şiddetli olacağı belirtildi.


Etiketler: Avrupa Konferanslar Görüş 

Benzer Haber ve Analizler

Türk çelik sektörü karbon emisyonunu 2053’e kadar %99 azaltmayı hedefliyor

19 Mar | Çelik Haberler

Veysel Yayan: Türkiye’de 2024 yılında ihracatın yükselmesi ve ham çelik üretiminin 40,4 milyon mt’u geçmesi bekleniyor

05 Mar | Çelik Haberler

Ayhan Uçar: Yeşil dönüşümle hurda değerlenecek, Türkiye hurda temininde sıkıntı yaşayabilir

05 Mar | Çelik Haberler

Yassı mamul sektörü ithalat sorununu çözmek için katma değerli ürünlere yatırımı artırmalı

05 Mar | Çelik Haberler

Bursa PS: Kapasite yatırımları sürüyor, 2024 yılına dair beklentiler farklı

21 Şub | Çelik Haberler

ÇİB: Türkiye 2015’ten bu yana ilk defa net ithalatçı haline geldi

20 Ara | Çelik Haberler

Barış Çiftçi: Küresel çelik sektörü için en kötüsü geride kaldı

28 Kas | Çelik Haberler

Tayfun İşeri: Bölgeselleşmenin artacağına yönelik endişeler var

28 Kas | Çelik Haberler

Türk çelik üreticilerinin üzerindeki ihracat baskısı sürüyor

28 Kas | Çelik Haberler

Kocaeli PS: Talep zayıf, Türkiye’nin rekabet gücüne yönelik endişeler büyüyor

05 Eki | Çelik Haberler