Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin (TÇÜD) yaptığı açıklamaya göre, Türkiye’nin ham çelik üretimi depremin ardından tesislerin yeniden üretime başlaması, enerji maliyetlerinin makul seviyelere gerilemesi ve yaklaşık 6 milyon mt kapasite artışı sayesinde bu yıl Aralık ayında yıllık %21,2 artışla 3,2 milyon mt olarak dünya ham çelik üretimindeki yedinci sıradaki yerini korurken, ülkenin ham çelik üretimi 2023 yılında yıllık %4 düşüşle 33,7 milyon mt olarak kaydedildi.
Yılın tamamında Türkiye’de nihai mamul tüketimi yıllık %17,1 artışla 38,1 milyon mt olurken, yalnızca Aralık ayında Türkiye’nin nihai mamul tüketimi yıllık %5 artışla 3 milyon mt seviyesinde yer aldı.
Aralık ayında Türkiye’nin çelik ihracatı %32,6 artışla 1,1 milyon mt olurken, bu ihracatın değeri %8 artışla 798,9 milyon $ seviyesinde yer aldı. Yılın tamamında ülkenin çelik ihracatı yıllık %30,6 düşüşle 10,5 milyon mt seviyesinde yer alırken, bu dönemdeki ihracatın değeri %40,7 düşüşle 8,3 milyar $ oldu.
Türkiye’nin çelik ithalatı bu yıl Aralık ayında yıllık %15,3 düşüşle 1 milyon mt, bu ithalatın değeri ise %21,6 düşüşle 895,3 milyon $ seviyesinde yer aldı. 2023 yılında ise ithalat %15,5 artışla 17,1 milyon mt olurken, bu ithalatın değeri %6,1 düşüşle 14,6 milyar $ seviyesinde kaydedildi.
Yılın tamamında çelik ürünleri ticaretinde ihracatın ithalatı karşılama oranının geçtiğimiz yılın aynı döneminde kaydedilen %89,6’dan %56,6 seviyesine geriledi.
TÇÜD’e göre, yılın ilk yarısında %16,3 gerileyen Türkiye’nin ham çelik üretimi yılın ikinci yarısında yıllık bazda %10,4 artarak 17,8 milyon mt’a yükseldi. Filmaşin ithalatına getirilen geçici koruma önlemini çelik ürünleri ithalatının azaltılması ve yerel üretimin teşvik edilmesi açısından önemli bir adım olarak değerlendiren dernek, yeni yılda devlet destekli ve dampingli diğer çelik ürünleri ithalatına karşı da benzer önlemlerin alınmasının sektörün sürdürülebilirliğine ve yerel üretimin desteklenmesine katkı sağlayacağını belirtti. 2024 yılında yerel talepteki artışın devam edeceği, böylece tüketimin yılın ikinci yarısında devreye giren yatırımları destekleyeceği öngörülüyor.
Buna ek olarak TÇÜD Kızıldeniz’deki krizin, son dönemde artan navlun fiyatlarının ve jeopolitik risklerin, Türkiye’nin özellikle Yemen gibi çatışmaların yoğun yaşandığı bölgelerdeki ihracat pazarlarını olumsuz yönde etkileyebileceğini düşünüyor. Bu nedenle AB’nin koruma önlemleri ve Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamında alınması muhtemel vergiler göz önüne alındığında Kuzey Afrika gibi gelişmekte olan alternatif pazarlardaki ihracat payını artırmaya yönelik çabalar önem kazandı.
