Dünya Çelik Birliği'nin (worldsteel) 16-17 Ekim'de Brüksel’de gerçekleşen 51. yıllık toplantısında konuşan Avrupa Çelik Birliği (EUROFER) başkanı, ArcelorMittal başkan yardımcısı ve ArcelorMittal Europe Flat Products CEO’su Geert Van Poelvoorde, EUROFER’in amaçlarının OECD’ninkilerle hemen hemen aynı olduğunu, açık ve şeffaf piyasalar ile en geniş anlamda sürdürülebilir sanayiyi desteklediklerini söyledi. AB çelik sektörünün halen 1970’lerden beri görülen en kötü kriz olan 2008 krizinden kurtulmaya çalıştığını ifade etti.
Yeni çelik kaliteleri geliştirme konusunda öncü olduklarını söyleyen EUROFER başkanı, AB çelik sektörünün dünyanın en zorlu koşullarında faaliyet gösterdiğine dikkat çekerek, iş gücünün kriz öncesine oranla 90.000 azalarak 318.000’e düştüğünü belirtti. AB’de çelik talebi ise 2007’ye oranla önemli ölçüde düşmüş olsa da yine de büyüme gösterdi.
Van Poelvoorde, AB ham çelik üretiminin yatay seyrettiğini, AB’nin çelik ithalatının 2012 yılına oranla iki kat arttığını ve üst üste dört yıl, ithalat hacminin AB’deki reel talepten çok daha güçlü bir artış gösterdiğini söyledi. Öte yandan, AB’nin çelik ihracatının 2012 ve 2016 yılları arasında %40 azaldığı, 2017 yılının ilk yarısında ise yıllık bazda %9 düşüş kaydettiği bildirildi. Küresel kapasite fazlasına ilişkin olarak ise, EUROFER başkanı, “tüm hükümetlerin küresel bir çözüme ihtiyaç duyulduğunu kabul etmesi gerek, çelik sektörü, küresel kapasite azalana kadar bu mevcut sorunlarla uğraşmaya devam edecek” dedi.
Van Poelvoorde, mevcut sorunlardan özellikle AB’nin etkilenmesinin nedeni olarak AB’nin oldukça açık bir piyasa olmasını gösterirken, EUROFER’in antidamping vergisinden ziyade adil bir ticaret zemini oluşturulmasını istediğini aktardı. EUROFER başkanı küresel çapta bir çözümün çelik sektörüne devlet desteği sağlayan ülkeleri içermesi gerektiğini, AB çelik sektörünün serbest ticareti savunduğunu yine de bu duruma tepki vermek zorunda kaldığını belirtti.
Yakında tamamlanacak olan AB Emisyon Ticaret Sistemi’nin Avrupa çelik sektörü için büyük maliyetler yaratacağına ve bu ek maliyetler nedeniyle sektöre zarar verme tehdidi bulunduğuna dikkat çeken Van Poelvoorde, AB çelik sektörünün 1970’den bu yana karbon ayak izini yarıya indirdiğini hatırlatırken, Emisyon Ticaret Sistemi’nin teşvik amaçlı planlandığını ancak dünyanın en verimli üreticilerinin bir kısmını cezalandıracağını ifade etti. AB’ye giren ithalatın AB’li üreticilere oranla %50 daha fazla karbon üretimi olabileceğini, sonuç olarak Emisyon Ticaret Sistemi’nin daha fazla karbon üretimine sahip daha çok ithalata neden olarak hedeflenenin tam tersine sebep olacağını belirtti.
Bununla birlikte, Van Poelvoorde, Avrupa çelik sektörünün döngüsel ekonomiyi güçlendirmek için yollar aradığını ve bu bağlamda farklı ihtiyaçları olan diğer sektörlerle iş birliği yapmak istediğini dile getirdi. Sektör politikaları ve düzenlemelerin önemine vurgu yaparken, düşük marjların sektörün yatırım kabiliyetini etkilediğini söyleyen Van Poelvoorde, EUROFER’in 2018 yılına dair önceliklerinin ticari savunma önlemleri, sektörü destekleyecek düzenlemeler ve döngüsel ekonominin teşvik edilmesi olduğunu ifade etti.