Avrupa Birliği Konseyi, küresel kapasite fazlasının etkilerine karşı AB çelik sanayisini korumayı amaçlayan yeni düzenlemeye ilişkin müzakere yetkisini resmen kabul ettiğini açıkladı. Bu adım, düşük fiyatlı ithalat artışına karşı ticaret savunma önlemlerinin güçlendirilmesi yönünde önemli bir aşama olarak değerlendiriliyor.
Kabul edilen yetki kapsamında konsey, AB pazarına çelik ürünleri girişini sınırlamayı hedefleyen güçlendirilmiş bir koruma çerçevesini destekliyor. Yeni yaklaşımda vergiye tabi kotalar başlıca araç olarak kalırken, kota aşımı ve ani ithalat artışlarını önlemeye yönelik koşullar sıkılaştırılıyor.
Konseyin değişiklikleri
Konsey, vergiye tabi kotaların yönetimine ilişkin kurallarda değişikliğe giderek daha fazla esneklik sağladı. Buna göre bir çeyrekte kullanılmayan vergiye tabi kota tonajının, aynı yıl içerisinde bir sonraki çeyreğe devredilmesine izin verilecek. Ayrıca konsey, kota tonajları düzenlenirken son kullanıcı sektörlerin rekabet gücünü ciddi biçimde zayıflatabilecek olası büyük fiyat artışlarının da dikkate alınması için yeni bir kural getirdi.
Öte yandan konsey, toplam kota tonajının 15,2 milyon mt ile 22,2 milyon mt arasında sınırlandırılması gerektiğini netleştirdi.
Kota aşımını önlemek ve tedarik zinciri şeffaflığını artırmak amacıyla konsey, ürünün eritildiği ve döküldüğü menşenin bildirilmesine ilişkin kurala netlik kazandırdı:
- İthalatçıların ürünün eritildiği ve döküldüğü menşeye ilişkin kanıt sunma yükümlülüğü 1 Ekim 2026 tarihinden itibaren uygulanacak.
- Avrupa Komisyonu iki yıl içinde ülkeye özgü vergiye tabi kotaları ürünün eritilip döküldüğü ülkeye göre belirleyip belirlememesi gerektiğini değerlendirecek. Komisyon bunun gerekli olduğuna karar verirse bu yönde yeni bir mevzuat teklifi sunacak.
Avrupa Komisyonu tarafından önerilen düzenlemenin kapsamının genişletilmesine yönelik değerlendirme tarihi iki yıldan 18 aya çekildi. Bu değişiklikle komisyon, 1 Ekim 2026’ya kadar ilgili paydaşlarla istişare sürecini başlatacak.
Buna ek olarak düzenlemenin çelik piyasası ve AB çıkarları üzerindeki etkilerine yönelik ilk genel inceleme süresi, yürürlüğe giriş tarihinden itibaren dört yıla indirildi. Bunun ardından değerlendirmelerin her iki yılda bir yapılması öngörülüyor.
