27 Nisan Perşembe günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da SteelOrbis iş birliği ile gerçekleşen Eurometal Çelik Günü & YİSAD Yassı Çelik Konferansı’nda konuşan Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan gayrisafi yurt içi hasılanın kesintisiz büyüdüğü ve normalde bu durumun alt sektörleri de desteklemesi gerektiğini ancak çelik sektörünün istikrarlı bir büyüme içinde olmadığını söyledi. 2021 yılında %12,7 büyüme gösteren çelik üretiminin 2022 yılında, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve arkasından gelen enerji krizi sonucunda %12,9 düşüş gösterdiğine dikkat çeken Yayan, Türkiye’nin ilk üç ay rakamlarına bakıldığında yıllık %21,5 gerileme kaydedildiğini ifade etti. Türkiye’nin çelik üretimi Ocak ayında %44 düşüş göstermiş, Şubat ayındaki deprem felaketi sebebiyle bölgedeki üretim %75, Mart ayında ise %50 düşüş kaydetmişti ancak önümüzdeki aylarda toparlanma öngörülüyor. Özellikle İsdemir’deki duruşun olumsuz etkisinin önemli oranda giderilmesiyle Nisan ayında üretimin artması, Tosyalı’nın Hatay, Sarıseki’deki tesisini devreye alma planının olumlu etkisinin de ikinci yarıda daha fazla hissedilmesi bekleniyor. Veysel Yayan, ayrıca son yıllarda çelik üretiminde istikrarlı büyüme gösteren Çin’in ilk defa tökezlemeye başladığını belirtti.
2022 yılı itibarıyla dünyada 582 milyon mt, Türkiye’de ise 55 milyon mt kapasite fazlası bulunduğunu ifade eden TÇÜD Genel Sekreteri, bu kapasite fazlasının yeşil mutabakat çerçevesinde entegre tesislerde gerçekleşecek dönüşüm ile birlikte devre dışı kalabileceğini, bu yüzden de fazla kapasitelerin sorun teşkil etmeyeceğini, ihtiyaçlar yönünde evrileceğini düşündüğünü dile getirdi.
Kapasite kullanım oranları hakkında da bilgi veren Yayan, bu yılın ilk üç ayında Türkiye çelik sektöründe kapasite kullanım oranlarının %53’e kadar gerilediğini, geçtiğimiz yılın aynı döneminde bu oranın %70 olduğunu ifade etti. Şu an çelik sektörü için sadece AB ve ABD’nin koruma önlemleri değil, dünya çapında talepte yaşanan daralma da engel oluşturuyor. Piyasalara ilişkin görünümün Temmuz ayından itibaren daha olumsuz olduğu ifade ediliyor. Veysel Yayan, AB ve ABD’nin koruma önlemleri konusunda tavizkar bir tutumda olmasını beklemediğini söylerken Türkiye’nin de benzer koruma önlemleri alacağını, genel olarak ağırlığın iç piyasaya verildiği bir yapının öne çıkmakta olduğunu ifade etti.
2022 yılında Türkiye’nin nihai mamul tüketimi 32,5 milyon mt’a kadar geriledi, tüketimde çok düşüş olmamasına rağmen üretimin keskin şekilde düşmesi, bu aradaki açığın ithalatla karşılandığını gösteriyor. Yassı mamul ithalatının tüketimdeki payı bu yılın ilk iki ayında %51,2’ye çıktı. Veysel Yayan, Türkiye’nin yassı ithalatı yaptığı ülkeler içinde Rusya’nın ilk sırada olduğunu daha sonra ise Çin, Güney Kore, Japonya, Endonezya, Tayvan’ın geldiğini ancak bu ülkeler ile olan ticaretin tek taraflı olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu pazarlara ihracat yapmadığının altını çizdi. AB ile daha dengeli olan ticaretin ise son yıllarda AB lehine bozulduğunu söyleyen Yayan, “2023 yılında AB ile olan ticaretimiz negatife dönüşmüş durumda, açık veriyoruz,” dedi. 2023’ün ilk iki ayında Türkiye’nin AB’ye yaptığı ihracat 300.000 mt olurken, AB’den yapılan ithalat 400.000 mt seviyesinde kaydedildi. Türkiye’de ihracatın ithalatı karşılama oranının geçen yılın ilk iki ayında kaydedilen %80,1’e kıyasla aynı dönemde %55,3’e gerilediğini vurgulayan Yayan, Mart ve Nisan aylarında olağanüstü ölçülerde yassı ürün girişi beklendiğini, bu yüzden bu oranın daha da düşebileceğini belirtti. İhracat tarafında ise Türkiye, 2021 yılında 6. sırada yer alan Türkiye’nin 2022 yılı itibarıyla 8. veya 9. sıralara gerileyeceği, 2023’te ise durumun daha da kötü olabileceği düşünülüyor.