Türkiye yassı çelik sektörü tedarik zincirindeki sorunları konuştu

Çarşamba, 04 Nisan 2018 16:07:55 (GMT+3)   |   İstanbul
       

4 Nisan tarihinde İstanbul’da düzenlenen 6. YİSAD Yassı Çelik Konferansı SteelOrbis Piyasa Sohbetleri’nin ikinci oturumunda moderatörlüğünü SteelOrbis genel müdürü Murat Eryılmaz’ın yaptığı panelde, Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) genel sekreteri Mehmet Zeren, Dempaş Demir firma sahibi Ahmet Özkan, Tat Metal koordinatörü Asuman Gürsoy ve Çolakoğlu Metalürji iş geliştirme ve yurtdışı iştirak direktörü Tayfun İşeri yassı çelik sektöründeki tedarik zincirini ve global çelik sektöründe yaşanan son gelişmeleri değerlendirdi.

Asuman Gürsoy: İlerleyen dönemde hammadde tedariki zorlaşabilir

Asuman Gürsoy konuşmasında, Tat Metal olarak gelecek dönem yatırımlarını paylaştı. Gürsoy, son 15 yılda çok büyüdüklerini belirterek, nisan ayı içerisinde galvanizleme kapasitelerini yıllık 800 bin tona yükseltmiş olacaklarını, bu yılın son çeyreğinde de asitleme kapasitelerinin 2 milyon tona çıkacağını belirtti. 2019 yılının son çeyreğinde ise soğuk haddeleme kapasitelerinin yıllık 2,2 milyon ton olacağını ifade etti. Bu zamana kadar yaptıkları yatırımların beklentileriyle örtüşmediğini belirten Gürsoy, “Sektöre ilk girdiğimde kur bu kadar hareketli değildi ve üreticiler fiyatları belirleyen taraftı. Kaliteden ziyade bulunabilirlik ön plandaydı. Finans kuruluşları projeleri desteklemek için yarışıyorlardı. Son yıllarda ise ürün fiyatlarının çok değişmesi, kurların çok hareketli olası, artan navlun ücretleri ve global piyasalardaki olumsuzluk bizi çok etkiledi. Hammaddenin temininde de sıkıntılar yaşanmaya başladı. Öte yandan, son dönemde ABD pazarının kapanması ve Avrupa Konseyi'nin başlatmış olduğu soruşturma, satışlarımızın iç pazarla kısıtlı kalabileceği endişesi yarattı. Kısaca, genel olarak yatırımlarımız beklentimizle çok örtüşmedi” dedi. 

Yoğunlaşan ticaret savaşlarında Türkiye’nin en çok hurda tüketen ülke olarak zorlanabileceğini ifade eden Gürsoy, hammaddenin istenen zamanda ve kalitede tedarik edilemediği noktada sıkıntı yaşanacağını ve üç veya dört ay sonra ulaşan hammaddenin hangi piyasa koşullarında satılacağının bilinemeyeceğini söyledi. Gürsoy, tedarik zincirindeki sorunlara da değinerek, “Tedarik sürecini oluşturan birimlerin görevlerini beklenen zaman, kalite ve maliyetle yerine getirmesi gerekiyor. Çünkü ben tedarik zincirini aynı zamanda bir memnuniyet zinciri olarak görüyorum. Ne pahasına olursa olsun ekonomik büyüme yaklaşımından vazgeçmemek gerek. Dünyanın kalkınma sürecinde olduğu bir gerçek ve bu süreçteki tüm tehditlerin üstesinden gelebilmek sürdürülebilir iş birliğinden geçiyor” şeklinde konuştu.

Mehmet Zeren: Avrupa Komisyonu Türkiye’ye vergi yerine kota uygulaması getirebilir

ÇEBİD genel sekreteri Mehmet Zeren, paneldeki konuşmasında 2017 yılını değerlendirerek, katılımcılarla gelecek dönem beklentilerini paylaştı. 2016 yılında Türkiye’nin çelik boru üretiminin TANAP projesi sayesinde 5,2 milyon ton seviyesinde gerçekleştiğini belirten Zeren, bu seviyenin 2017 yılında 5 milyon tona gerilediğini belirtti. 2017 yılında Türkiye’nin çelik boru ihracatının %11 artarak 1,95 milyon ton seviyesinde gerçekleştiğini ve bu ihracatın 1,4 milyar dolar değerinde olduğunu söyleyen Zeren, söz konusu yılda Avrupa’ya yapılan ihracatın ciddi miktarda arttığını ve Avrupa’nın çelik boru ithalatında Türkiye’nin payının %40’tan %50’ye çıktığını ifade etti. ABD ve AB’deki korumacılık önlemlerini yorumlayan Zeren, “ABD Türkiye’den ithal dört çelik boru ürüne halihazırda antidamping vergisi ve telafi edici vergi uyguluyor. Bu yüzden ülkeye çelik boru ihracatımız zaten düşmeye başlamıştı. Avrupa'ya Türkiye’den çelik boru ihracatı ise çok sorun olmayacaktır. Çünkü dış ticaret dengesi açısından bakıldığında durum hem tonaj hem değer açısından Avrupa’nın lehinde görünüyor. Aynı zamanda gümrük birliği anlaşması var. Türkiye için Avrupa’nın koruyucu vergi soruşturmasından tamamen bir muafiyet söz konusu olmasa da durumun biraz daha esnek olabileceğini düşünüyoruz. Bu noktada aldığımız duyumlar Türkiye’ye Avrupa’nın kota uygulaması getirebileceği yönünde. Fakat ABD’de muafiyet zor görünüyor ve taviz vermeden muafiyet alabileceğimizi düşünmüyorum” şeklinde konuştu.

Ahmet Özkan: Türkiye navlun maliyetlerinin düşürülmesi için önlem almalı

Dempaş Demir firma sahibi Ahmet Özkan, 2000’li yıllardan sonra Türkiye’de yassı mamul tüketiminin artmasının ve kullanıcıların ihtiyaçlarının değişmesinin, tüccarları farklı alanlarda uzmanlaşmaya ittiğini belirtti. Bu noktada her segmentin kime hitap ettiğini ve amacını iyi tayin etmesi gerektiğini söyleyen Özkan, “Tedarikçi seçerken en çok dikkat ettiğimiz noktalar fiyat, ürün kalitesi, termin ve lojistik. Son zamanlarda kurdaki dalgalanmalardan dolayı fiyatlar çok değişiyor. Malzemeyi işlemeye başlamış olanlar içinse kalite daha çok önem kazandı. Öte yandan, herkes için en önemli olan maliyeti aşağı çekmek ve bunun yollarından biri de navlunu düşürmek. Şu anda taşımacılığın ağırlıklı olarak kara yoluyla yapıldığı Türkiye’de dünyanın öbür ucundan gelen malzemenin nakliyat bedeli yurt içi taşımacılık maliyetiyle hemen hemen aynı seviyede yer alıyor. Almanya ise bu işi en iyi yapan ülke ve demir çelik ürünlerinin ürünlerinin %50'den fazlasını trenle, %30'undan fazlasını ise deniz yoluyla taşıyor. Kara yolu taşımacılığını sadece malı son müşteriye ulaştırmak için kullanılıyor. Türkiye’nin Eurofer’in yaptığı gibi navlun maliyetlerini düzenleyecek ve geliştirecek bir kurumlaşmaya gitmesi çok faydalı olacaktır. Çünkü rekabet global ölçekte ve bu noktada çok önemli bir konu” dedi. Özkan, termin sürecinde yaşadıkları sıkıntılara da değinerek, çelik üreticilerinin yurt içi ve yurt dışı müşterilerine farklı yaklaştığını ve yabancı müşterilerde teslimat sürelerine uyulurken, yurt içindeki alıcıların ikinci planda kaldığını belirtti.

Tayfun İşeri: Tedarik sürecinde istikrarlı üretim önemli

Panelde konuşma yapan Çolakoğlu Metalürji iş geliştirme ve yurt dışı iştirak direktörü Tayfun İşeri, üretimde istikrar olduğu zaman termin sürelerine uyulabildiğini belirtti. Geçtiğimiz yılın şubat ayında inşaat sektöründen gelen inşaat demiri talebinin çok az olduğu dönemde üreticilerin ihracata yöneldiğini, nisan ayında ise müteahhitlerin yüksek taleple geldiğini söyleyen İşeri, bu durumda istenen mamulü hemen tedarik edebilmenin mümkün olmadığını ifade etti. İşeri, bunun dışında çelik servis merkezlerine tedarik edilen yassı çelik ürünlerde çıkan sorunları en fazla iki gün içerisinde çözdüklerini ifade etti.


Benzer Haber ve Analizler

Türkiye’de yassı mamul fiyatları tatil sonrasında çoğunlukla yatay

16 Nis | Yassı Ürünler ve Slab

Hindistan çıkışlı sıcak rulo sac fiyatları çoğunlukla yatay, görünüm bir miktar iyileşti

16 Nis | Yassı Ürünler ve Slab

Çin’de temel nihai mamul stokları Nisan başında %4,8 düştü

16 Nis | Çelik Haberler

Çin’de başlıca vadeli çelik ve hammadde fiyatları - 16 Nisan 2024

16 Nis | Uzun Ürünler ve Kütük

Meksika Rusya’dan ithal çelik levhaya %29,3 antidamping vergisi uygulamaya devam edecek

16 Nis | Çelik Haberler

Brezilya’nın kalın levha ihracatı ve ithalatı Mart ayında sertçe düştü

16 Nis | Çelik Haberler

Çin çıkışlı levha fiyatları yerel fiyatların artmasına bağlı olarak yükseldi

15 Nis | Yassı Ürünler ve Slab

Hindistan’da yerel sıcak rulo sac fiyatları yatay seyrederken görünüm belirsiz

15 Nis | Yassı Ürünler ve Slab

Çin’de başlıca vadeli çelik ve hammadde fiyatları - 15 Nisan 2024

15 Nis | Uzun Ürünler ve Kütük

ABD’de yerel yassı mamul fiyatları çoğunlukla değişmedi

15 Nis | Yassı Ürünler ve Slab