Türkiye Çelik Üreticileri Derneği’nin (TÇÜD) yaptığı açıklamaya göre Türkiye’nin ham çelik üretimi bu yıl Şubat ayında yıllık %46,6 artışla 3,1 milyon mt seviyesinde yer alırken, ülkenin ham çelik üretimi depremin yol açtığı baz etkisinin ve oluşturulan yeni kapasitelerin de desteğiyle Ocak-Şubat döneminde yıllık %34,5 artışla 6,3 milyon mt oldu.
Ocak-Şubat döneminde Türkiye’de nihai mamul tüketimi %15,7 artışla 6,4 milyon mt olurken, yalnızca Şubat ayında Türkiye’nin nihai mamul tüketimi %11,8 artarak 2,9 milyon mt seviyesinde yer aldı.
Şubat ayında Türkiye’nin çelik ihracatı %74,6 artışla 1,2 milyon mt olurken, bu ihracatın değeri %47,2 artışla 849,9 milyon $ seviyesinde kaydedildi. Yılın ilk iki ayında ihracat yıllık %48,6 artışla 2,1 milyon mt seviyesinde yer alırken, bu dönemdeki ihracatın değeri %28,3 artışla 1,5 milyar $ oldu. İhracatın alt kalemleri incelendiğinde, yılın ilk iki ayında yassı ve uzun mamul ihracatı sırasıyla yıllık %91,3 ve %30 artışla yine sırasıyla 781,700 mt ve 1,2 milyon mt seviyelerinde yer aldı.
Türkiye’nin çelik ithalatı bu yıl Şubat ayında yıllık %9,1 düşüşle 1,1 milyon mt seviyesinde yer aldı. Bu ithalatın değeri %13,4 düşüşle 905,7 milyon $ seviyesinde yer aldı. Ocak-Şubat döneminde ise ithalat %1,5 artışla 2,5 milyon mt seviyesinde kaydedilirken, bu ithalatın değeri %7,3 düşüşle 2 milyar $ seviyesinde kaydedildi.
Ocak-Şubat döneminde çelik ürünleri ticaretinde ihracatın ithalatı karşılama oranı geçtiğimiz yılın aynı döneminde kaydedilen %55,1 seviyesinden %76,3 seviyesine yükseldi.
TÇÜD’e göre 2023 yılının ikinci yarısında başlayan kademeli toparlanma süreciyle birlikte, Türkiye çelik sektörünün 2023’ün son çeyreğinde %16,5’lik büyüme elde etmesi, 2024 yılında pozitif sürecin devam edeceği beklentisine yol açtı. Dernek, 2023 yılının son çeyreğinden itibaren ivme kazanan artışın sürdürülebilmesi ve çelik sektörünün belirlediği hedeflere ulaşabilmesi için birçok ülkenin uyguladığı önlemlerin Türkiye'de de uygulanmasının önem taşıdığını belirtti. Açıklamada, Türkiye çelik sektörünün en büyük tedarikçisi konumuna yükselen, devlet destekli ve dampingli fiyatlar ile ülkeye yönelik ihracatını arttıran Çin başta olmak üzere, Uzakdoğu ülkelerinden yapılan ithalatın kontrol altına alınması ve ithal girdilere dayalı üretim yapısından uzaklaşıp, katma değerin artırılması gerektiği vurgulandı.