Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Güney Afrika demir-çelik sektörünün sera gazı emisyonlarını 2050 yılına kadar %85 azaltmak için 25-30 milyar $ yatırıma ihtiyaç duyduğunu belirtti.
OECD’nin Güney Afrika Sanayisinde Net Sıfır Geçiş Çerçevesinin Uygulanması adlı raporunda yayımlanan bulgular, çelik sektörünü ülkenin en çok karbon salımı yapan sektörü olarak tanımladı ve bir metrik ton ham çelik taşına 2,5 ton karbondioksit emisyonuyla küresel ortalamanın çok üzerinde olduğunu belirtti.
Üç aşamalı karbonsuzlaşma
OECD, Güney Afrika çelik sektörünün karbonsuzlaşması için üç aşamalı bir yol haritası belirledi:
- 2025-2030 yılları arasını kapsayan kısa vadede enerji verimliliği artırılmalı ve daha düşük karbonlu kaynaklara geçişe başlanmalı.
- 2030-2035 yılları arasındaki orta vadede yüksek fırınlar yerine hidrojen bazlı doğrudan indirgenmiş demir (DRI) ve elektrik ark ocakları kullanımına geçilmeli.
- 2035 yılı sonrasını kapsayan uzun vadede ise yeşil hidrojen ve karbon yakalama, kullanımı ve depolama teknolojilerinin kullanımı yaygınlaşmalı.
Söz konusu önlemlerin tamamen uygulanması halinde 2050 yılına kadar çelik sektöründen kaynaklı emisyonların %85 düşürülebileceği ve Güney Afrika’nın küresel tedarik zincirinde düşük emisyonlu bir üretici haline gelebileceği ifade edildi.
Yapısal reform ve teknoloji değişimi şart
OECD, sektörün gerçekten karbonsuzlaştırılmasının, Güney Afrika’nın çelik üretiminde kullanılan koklaşabilir taş kömürü ve demir cevheri bazlı yüksek fırın-bazik oksijen fırını yönteminden uzaklaşan yapısal bir değişime bağlı olduğunu vurguladı.
Bununla birlikte modern geri dönüşüm ve lojistik altyapısı ile desteklenen, yeşil hidrojen ve hurda ile çalışan doğrudan indirgenmiş demir-elektrik ark ocağı sistemleri aracılığıyla üretimin çeşitlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Güney Afrika’nın yüksek kaliteli demir cevheri ve artan hurda arzının çelik üretimine yönelik hibrit üretim modellerinin benimsenmesi bakımından fırsat yarattığını aktardı.
Enerji sisteminin karbonsuzlaştırılması kritik
OECD’ye göre Güney Afrika’da elektriğin %80’den fazlası kömürden üretiliyor ve bu durum, endüstriyel karbonsuzlaşma için enerji sektöründe reform yapılmasını gerektiriyor.
Raporda, çelik sektörüne güvenilir ve uygun fiyatlı yenilenebilir enerji sağlanması amacıyla enerji ve sanayi bakanlıkları arasında koordineli planlama yapılması gerektiği belirtildi.
OECD, çelik sektörünün hidrojen talebinin 2050 yılına kadar yıllık 2-3 milyon mt seviyesine ulaşabileceğini ve bunun için hidrojen üretimine ayrılmış 40-50 GW’lık yeni güneş ve rüzgâr enerjisi kapasitesi gerekeceğini tahmin ediyor.
Ayrıca nakliye maliyetlerini en aza indirmek ve ihracat altyapısı oluşturmak için yenilenebilir enerji projelerinin sanayi bölgelerinin ve limanların yakınında konumlandırılması gerektiği önerisinde bulundu.
Politika ve mali reformlar: Karbon vergisi ve SKDM ile uyum
Güney Afrika’nın 2019 yılında yürürlüğe koyduğu karbon vergisi önemli bir araç olarak tanımlandı ancak yaklaşık 1-2$/tCO₂ seviyesinde yer aldığı için yatırımları etkileyecek düzeyde olmadığı dile getirildi.
Dolayısıyla OECD şu önerilerde bulundu:
- Karbon vergisinin kademeli olarak artırılması.
- Büyük emisyon kaynaklarına uygulanan geçici muafiyetlerin kaldırılması.
- Hızlandırılmış amortisman ve yeşil krediler gibi mali teşvikler verilmesi.
- Karbon kaçağını önlemek için AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) gibi küresel mekanizmalara uyum sağlanması.
Ayrıca raporda, uyumlaştırılmış emisyon muhasebesi ve doğrulamasının küresel düşük karbonlu ticaret sistemleriyle bütünleşme açısından kritik öneme sahip olacağının altı çizildi.
Finansman ve uluslararası destek mekanizmaları
OECD, sadece ulusal fonların gerekli olan 30 milyar $’lık yatırımı karşılayamayacağını tahmin ettiğini paylaştı. Ayrıca Adil Enerji Geçişi Ortaklığı benzeri modellerle AB, ABD, İngiltere, Fransa ve Almanya gibi kalkınma ortaklarından imtiyazlı finansman alınabileceğine dikkat çekti.
Başlıca finansal araçlar şu şekilde sıralandı:
- İklim fonları (Yeşil İklim Fonu, İklim Yatırım Fonları)
- Çok taraflı kalkınma bankaları
- Risk azaltım projeleri için ihracat kredi kurumları
- Hidrojen ve yenilenebilir enerji projeleri için düşük faizli krediler ve garantiler
Son olarak finansmanlarda önceliğin hidrojen bazlı DRI, yenilenebilir enerji kapasite artırımı ve çelik ihracat değer zincirini destekleyen liman iyileştirmelerine verilmesi gerektiği belirtildi.
