9 Aralık Salı günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da düzenlenen 20. SteelOrbis Çelik Konferansı - "Çelik Piyasalarında Yeni Ufuklar"'da konuşan Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) Ekonomisti ve Politika Analisti Luciano Giua, 2025 yılında Avrupa çelik piyasasının durumuna ilişkin genel bir değerlendirme sundu.
Küresel kapasite fazlası
Konuşmasında ilk olarak küresel çelik kapasite fazlasına değinen Giua, Avrupa’da kapasitenin hızla arttığını ancak talebin aynı oranda yükselmediğini, bu nedenle 2027 yılına kadar özellikle hâlihazırda kapasite fazlası yaşayan ülkelerde toplam kapasitenin 700 milyon mt’un üzerine çıkacağını belirtti. Kapasite fazlasını tetikleyen diğer önemli unsurun ise hibe programları, mevcut piyasa seviyelerinin altında kalan finansman imkânları, vergi indirimleri ve sübvanse edilen enerji maliyetleri olduğunu vurgulayan Giua, “Çin’in sübvansiyon oranı OECD ülkelerinin yaklaşık on katı seviyesinde,” dedi.
Giua’ya göre bu kritik sorunun çözümü için G20 tarafından 2016’da kurulan ve 28 büyük çelik üreticisi ekonomiyi bir araya getiren Küresel Çelik Kapasite Fazlası Forumu (GFSEC) üç temel alanda koordineli adım atılması gerektiğini belirlemiş durumda:
• İzleme: GFSEC dışındaki ekonomilerde piyasa bozucu politikaların ve uygulamaların daha derin analiz edilmesi.
• Koruma önlemlerinin etkinliğinin artırılması: Çeliğin nerede eritildiği ve döküldüğünü belgeleyen uygulamalar ve hile tespiti hakkında deneyimlerin, verilerin ve stratejilerin paylaşılması.
• Ortak eylemler: 2026’nın Haziran ayına kadar kapsamlı bir çerçeve oluşturulması.
Giua, “Artık sorunu teşhis etmekten çözüme yönelik adımlara geçme zamanı. Hiçbir ekonomi kapasite fazlasıyla tek başına mücadele edemez,” ifadelerini kullandı.
Avrupa’da talebin 2025 sonunda da zayıf kalması bekleniyor
Giua Avrupalı çelik üreticilerinin 2025 sonunda talepte bir toparlanma beklemediğini aktardı. Asya’da imalat faaliyetleri artmaya devam ederken, Avrupa’da birçok temel sektörde (makine mühendisliği, otomotiv vb.) talep halen zayıf ve ABD’deki piyasa görünümü de oldukça dalgalı.
Bu nedenle önümüzdeki aylarda fiyatların düşük seyretmesi bekleniyor. 2025’in başlarında zayıflayan beklentiler, yılın ikinci yarısında daha da bozuldu.
Yüksek enerji maliyetleri Avrupa’nın çelik üretimini baskılıyor
OECD verilerine göre AB’nin ham çelik üretimi 2011-2024 döneminde yaklaşık %23 gerilerken, 2025’in ilk on ayında yıllık bazda %3,4 düşüş kaydetti. AB’nin çelik üretim kapasitesi ise 2008-2024 arasında %16 azaldı.
Giua, bu rakamların yalnızca düşük talebi değil, aynı zamanda Avrupa çelik sektörünün rekabet gücünü ciddi şekilde zayıflatan yüksek enerji maliyetlerini de yansıttığını belirtti. Bununla birlikte enerji maliyetlerinin düşük olduğu veya sübvanse edildiği ülkelerde 2010’dan bu yana ham çelik kapasitesinin %70-75 arttığına dikkat çekti. Özellikle MENA bölgesinde enerji maliyetleri Avrupa’dan on kat daha ucuz.
Çelik ihracatı düşerken ithalat hızla artıyor
Giua’ya göre Avrupa’nın çelik ihracatı 2020-2025 arasında %18 geriledi. Buna karşılık Çin’in çelik ihracatı son beş yılda %128 arttı.
Öte yandan Avrupa’nın ithal çeliğe bağımlılığı arttı ve ithalat hacmi 2020’den bu yana %22 yükseldi. Bu sert artış ticari koruma önlemlerini tetikledi. AB 2024 yılında Çin, Japonya, Mısır ve Vietnam’a karşı dört antidamping soruşturması başlatırken, 2025’te ise Japonya, Hindistan, Türkiye, Tayvan ve Vietnam’a karşı beş yeni soruşturma açıldı. Giua buna rağmen Avrupa Komisyonunun koruma önlemlerini daha da sıkılaştırması gerektiğini ifade etti.
Genel olarak Avrupa çelik piyasası düşük talep, gerileyen fiyatlar ve azalan üretim ile karşı karşıya. Küresel kapasite fazlası kontrolden çıkmış durumda ve özellikle Çin ile ASEAN bölgesinden gelen ihracat akışı Avrupa üzerinde baskıyı artırıyor. Giua son olarak “Avrupa’nın bozulan ticaret pozisyonu iç dinamiklerle açıklanamaz, tamamen küresel gelişmelerin yarattığı baskının bir sonucu,” ifadelerini kullandı.
