Uğur Dalbeler: Türkiye’de çelik sektörü için koruma önlemi alınmaması telafisi güç sonuçlar doğurabilir

Salı, 09 Aralık 2025 11:50:31 (GMT+3)   |   İstanbul

9 Aralık Salı günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da 500’ün üzerinde katılımcıyla gerçekleşen ve 20. yılını kutlayan SteelOrbis Çelik Konferansı - "Çelik Piyasalarında Yeni Ufuklar"da SteelOrbis Genel Müdürü Murat Eryılmaz’ın açılış konuşmasının ardından, Çolakoğlu Metalurji Genel Müdürü ve Dünya Çelik Birliği (worldsteel) Başkanı Uğur Dalbeler, çelik sektörü özelinde uzun süredir görülen en dengesiz, çalkantılı ve adaletsiz dönemden geçildiğini, güncel piyasa koşullarında en büyük sorunun kapasite fazlası olduğunu ve Türkiye’de acilen koruma önlemleri alınması gerektiğini ifade etti.

“Serbest ticaret” kavramı dönüşüyor

Dalbeler’in konuşmasındaki ana başlıklardan biri küresel ticarette değişen dengeler oldu. Uzun yıllar serbest ticaretin savunucusu olarak görülen ülkelerin bugün korumacı uygulamalara yöneldiğini, buna karşılık serbest ticaret söylemine sığınarak büyük miktarda kapasiteyi piyasalara süren aktörlerin rekabeti bozduğunu belirten Dalbeler, Türkiye’nin 1997’den bu yana Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu kurallarına bağlı olarak hareket ettiğini ancak buna karşın bugün Avrupa’nın uyguladığı politikaların Türkiye için giderek daha dışlayıcı bir hâl aldığını ifade etti.

Enerji maliyetlerinde derinleşen kriz

Dalbeler’in dikkat çektiği diğer konulardan biri ise enerji fiyatları oldu. Dalbeler, Türkiye’nin çelik üretiminde rekabet gücünü en çok zayıflatan unsurun enerji maliyetleri olduğunu, sanayi sektöründe enerji fiyatlarının 2022 yılında Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden beri 2 katına çıktığını ve Türkiye’nin dünyanın en pahalı elektrikle üretim yapan çelik üreticilerinden biri hâline geldiğini vurguladı. Dalbeler’e göre enerji maliyetlerinin kalıcı şekilde yüksek seyretmesi, sektörün maliyet yapısını baskı altında tuttuğu için uzun vadede sürdürülebilir değil.

İşçilik ve kur politikası maliyetleri yükseltiyor

Dalbeler’in değindiği diğer yapısal başlıklar arasında işçilik maliyetleri ve güçlü Türk lirası politikası yer aldı. Son yıllarda işçilik maliyetlerinin dolar bazında hızla arttığını söyleyen Dalbeler, Ocak ayında Türkiye genelinde yürürlüğe girecek yeni toplu iş sözleşmeleriyle bu maliyetlerin yeniden enflasyonun üzerinde bir artış göstereceğine dikkat çekti.

SKDM ve AB’nin kotaları: Türkiye için risk büyüyor

1 Ocak itibarıyla devreye girecek Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) getirdiği belirsizlikler sektörü derinden etkiliyor. Dalbeler, sektörün hâlen belirsizlik içinde olduğunu, Avrupalı kurumlardan net bir yönlendirme gelmediğini ve bu durumun ciddi risk oluşturduğunu ifade etti. Ayrıca Dalbeler’e göre AB’nin uyguladığı kotalar 2026 yılı için %50 oranında düşürülecek olsa bile Türkiye’nin AB’ye yaptığı çelik ihracatı %60-65 oranında düşüş kaydedebilir. ABD’nin %50’lere varan çelik vergileri de düşünüldüğünde Türkiye’nin ihracat yapmak zorunda olan bir üretici olarak daralan pazarlarla karşı karşıya olduğunu vurguladı.

İthalat ilk kez ihracatı aştı

Dalbeler, Türkiye’nin çelik piyasasında ilk kez ithalatın ihracatı geçtiği bir dönem yaşadığına dair uyarıda bulundu. Bunun temel nedeninin Çin ve diğer ülkelerden gelen dampingli ve sübvansiyonlu ürünlerin yarattığı haksız rekabet olduğunu belirten Dalbeler, Çin menşeli sıcak rulo sacın 470$/mt seviyesinden Türkiye’ye girmesinin gerçekçi olmadığını, maliyetler hesaba katıldığında bunun Türkiye’deki üreticileri sürdürülemez bir rekabete zorladığını vurguladı. Dalbeler, “Kapıları açık tutmamız telafisi güç sonuçlar doğurabilir,” ifadelerini kullanarak Türkiye’de çelik sektörü için acil koruma önlemleri getirilmesi gerektiğini belirtti.

Soru-cevap bölümünde ise korumacılık, ithalat baskısı, maliyet ve verimlilik, ve Türkiye’de çelik sektörü için ortak bir strateji eksikliği gibi konulara değinildi. Katılımcıların bir kısmı inşaat demirinde %25 iç tedarik zorunluluğunun bazı bölgelerde arz sıkıntısı ve fiyat artışı yarattığını, ihracatçıyı rekabette zorladığını söylerken, diğer yandan da tam tersine bu oranın en az %50’ye çıkarılması gerektiği, aksi halde Çin’den gelen dampingli ürünlerin hem iç piyasayı hem de uzun vadede Türk üreticisini bitireceği savunuldu. Maliyet ve verimlilik eksikliği hakkında gelen bir soruyu yanıtlayan Dalbeler, Türk çelik sektörünün esasında oldukça rekabetçi ve uyum kabiliyeti yüksek olduğunu, temel sorunun yüksek enerji ve işçilik maliyetleri ile sübvansiyonlu ve dampingli ithalatın yarattığı adaletsiz rekabet olduğunu vurguladı. Bununla birlikte katılımcılar yalnızca doğrudan çelik ihracatına değil, beyaz eşya, otomotiv ve makine gibi sektörler üzerinden gerçekleşen dolaylı çelik ihracatına da odaklanılması gerektiğini, esas hedefin katma değerli sanayi ürünlerini ihraç etmek olduğunu dile getirdi. Öte yandan Türkiye’de sektörün kendi dinamiklerini gözeten, tüm paydaşların üzerinde uzlaştığı üst düzey bir sanayi ve çelik stratejisinin bulunmadığı, bu nedenle kararların parçalı ve dönemsel alındığı, bunun da hem üretici hem ihracatçı tarafında belirsizlik ve kırılganlık yarattığı görüşü paylaşıldı.






iLab Ventures
Kariyer.net  -  Sigortam.net  -  Arabam.com  -  Cimri  -  Emlakjet  -  Endeksa  -  HangiKredi  -  Neredekal.com  -  Chemorbis