Son araştırmalar, 2023’te küresel çelik sektörünün sera gazı emisyonlarının küresel toplam emisyonların %8,2’sini oluşturarak 4,43 milyar ton karbon salımına eşdeğer bir etki yarattığını gösterdi. Diğer sera gazları hariç tutulduğunda ise çelik sektörünün küresel toplam karbon emisyonları içindeki payı %10,7 ile daha yüksek bir seviyede yer alıyor.
Öte yandan 2025 yılında küresel çelik sektörünün karbon salımı yıllık bazda %0,4 geriledi. Ancak bu gerileme, düşük karbonlu teknolojilerin yaygınlaşmasından ziyade zayıf ekonomik görünüm ve talepteki durgunluk nedeniyle üretimde kaydedilen azalmadan kaynaklandı.
Global Energy Monitor (GEM) tarafından yayımlanan ve 2023 yılına ait ülkeler arası çelik sektörü emisyonlarını karşılaştıran veriler, hurda ve düşük karbonlu yakıtlar gibi kritik hammaddelere erişimdeki eşitsizliğin ülkelerin emisyon değerlerini nasıl şekillendirdiğini gösteriyor. Örneğin ABD ve Türkiye’de bir ton ham çelik üretiminde yaklaşık 1,2 ton karbondioksite eşdeğer sera gazı açığa çıkarken, Çin ve Hindistan’da bu miktar sırasıyla yaklaşık 2,6-2,5 ton seviyesinde yer alıyor.
Bu farkın temel nedeni, Çin ve Hindistan’ın yeterli miktarda hurda temin edememesi ve ABD’ye kıyasla daha temiz bir yakıt olan doğal gaza erişiminin sınırlı olması nedeniyle çelik üretiminde büyük ölçüde kömürden üretim yapması olarak belirtiliyor.
Yüksek fırın emisyonları
Küresel çelik üretiminin %55-60’ını gerçekleştiren Çin ve üretimde payını en hızlı artıran ikinci büyük üretici konumundaki Hindistan dikkate alındığında, karbonsuzlaşmanın odağı Asya’ya ve özellikle Çin üretiminin yaklaşık %90’ını, Hindistan üretiminin ise yaklaşık %45’ini oluşturan yüksek fırınlara kaymış görülüyor.
Hindistan’da kömüre bağımlılık yalnızca yüksek fırınlarla sınırlı olmasa ve kömür bazlı doğrudan indirgenmiş demir toplam demir üretiminde önemli bir paya sahip olsa da açıklanan yüksek fırın-bazik oksijen fırını yatırımları hem Hindistan’da hem de küresel ölçekte karbonsuzlaşma çabalarının merkezinde yüksek fırınların yer aldığını gösteriyor.
GEM verilerine göre yüksek fırın-bazik oksijen fırınıyla yapılan üretim çelik sektöründeki toplam emisyonların %88’inden fazlasını oluşturuyor. 2023 yılında yüksek fırın-bazik oksijen fırını üretiminin küresel ölçekte yaklaşık 3,9 ton, elektrik ark ocağı ürtiminin ise yaklaşık 0,53 ton emisyona yol açtığı belirtiliyor.
Raporda ayrıca yakıt kaynaklı emisyonların tüm üretim yollarında, özellikle de yoğun şekilde kömür kullanan yüksek fırın-bazik oksijen fırını üretiminde ana faktör olmaya devam ettiği vurgulanıyor. Emisyonların coğrafi olarak da yoğunlaştığı Çin’in tek başına küresel çelik kaynaklı sera gazı emisyonlarının yaklaşık %60’ını ürettiği, Çin’i Hindistan, Japonya, Rusya ve Güney Kore’nin izlediği ve bu beş ülkenin toplamda küresel çelik emisyonlarının yaklaşık %80’ini oluşturduğu ifade ediliyor.
Yüksek fırın bazlı emisyonlardaki farklılık
Hurda, karbon yoğunluğu düşük elektrik ve yakıt kaynaklarına erişimdeki eşitsizlik ve bunun sonucunda kömür kullanımına olan bağımlılık, ülkeler arasında yüksek fırın bazlı emisyonlarda geniş bir farklılığa yol açıyor. Hindistan, 2,9 ton ile yüksek fırın-bazik oksijen fırını üretiminde en yüksek sera gazı emisyonunu sergilerken, onu 2,8 ton ile Rusya ve yaklaşık 2,7 ton seviyeleriyle Çin ve Vietnam izliyor.
Raporda, Hindistan’daki birçok yüksek fırın-bazik oksijen fırınlı tesisin görece eski ve daha az verimli olduğu ancak ülkenin en yeni tesislerinden bazılarının küresel ölçekte en ileri teknolojiler arasında yer aldığına da dikkat çekiliyor. Bu durum yeni kapasitenin enerji ve emisyon performansına ilişkin endişeleri bir ölçüde azaltırken, mevcut üretimin önemli bir bölümünün temizlenmesi ve emisyonlarının düşürülmesi gerektiği gerçeğini ortaya koyuyor.
Çelik sektöründen kaynaklara göre yüksek fırın bazlı üretimde en iyi teknolojiler mevcut emisyonları %15-20 oranında azaltma potansiyeline sahip. Öte yandan Hindistan’da yüksek fırınlarda açığa çıkan gazın yeniden enerji üretiminde kullanılması, kok üretiminde ısının geri kazanıldığı kuru söndürme yöntemi, düşük karbonlu yakıt ve gaz enjeksiyonuna yönelik pilot uygulamalar ile hidrojen ve biyoyakıt kullanımına ilişkin Ar-Ge çalışmaları halihazırda yürütülüyor. Ayrıca bazik oksijen fırınlarında hurda kullanım oranının artırılması da üreticilerin benimsediği bir diğer seçenek olarak öne çıkıyor.
Yüksek fırınlarda daha etkili bir karbonsuzlaşma için hükümet karbon depolama ve kullanımına yönelik bir plan hazırlarken, önde gelen şirketler belirli tesislerde karbon yakalama ve depolama teknolojileri yatırımlarına yöneliyor. Öte yandan koklaşabilir taş kömürü madenciliğinden kaynaklanan metan gazı emisyonları ve Hindistan’ın özellikle Rusya ve ABD menşeli metan emisyonları yüksek ithal kömüre olan bağımlılığı, yerel çelik sektörünü “ithal emisyonlara” açık hâle getiriyor.
Bu tedarik zinciri emisyonları üzerinde yeterli bir kontrol mekanizmasının bulunmaması, Hindistan çelik sektörü açısından başlıca zorluklardan biri olarak değerlendiriliyor.
Kaynak: BigMint
