11 Haziran Salı günü Erdemir’in desteğiyle İstanbul, Intercontinental Hotel’de 700’ün üzerinde rekor katılımcıyla gerçekleşen SteelOrbis Piyasa Sohbetleri toplantısında sürdürülebilirlik hedeflerinin çelik sektörüne etkisi, Türkiye çelik sektörü için ne ifade ettiği ve gelecek beklentileri konuşuldu. Toplantının diğer sponsorları ise Kocaer Çelik, Duferco Çelik, Ağır Haddecilik, Davutoğlu Metal, DFC Demir Çelik, Gökmetal Çelik Sanayi, Kılıç Group, Nea Metal, Sezgintaş Çelik A.Ş., Soybaş Demir Çelik, Sumiko Steel, Uslu Demir Çelik, Yametaş ve Zey Demir oldu.
SteelOrbis Genel Müdürü Murat Eryılmaz’ın açılış konuşmasının ardından kürsüye çıkan Erdemir Pazarlama ve Satış Grup Başkan Yardımcısı Sercan Büyükbayram, konuşmasına çelik sektörünün büyük bir değişikliğin tam ortasında olduğunu söyleyerek başladı. Son dört yılda çelik sektörünün pandemi, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ve 2023 yılında Türkiye’de yaşanan deprem felaketi gibi birçok zorlukla baş etmek zorunda kaldığını ifade eden Büyükbayram, bunların sonucu olarak yerel arzın yeterli ve sürdürülebilir olmasının ne kadar önemli olduğunun ve çelik sektörünün Türkiye’nin kalkınması için kritik bir rol oynadığının anlaşıldığını belirtti. Büyükbayram, haksız rekabetin azaltılması için Çin’den ithal elektrikli araçlara getirilen vergi gibi önlemlerin çelik sektöründe de uygulanmasını ve bunların sayısının artmasını beklediklerini ifade etti.
Mesut Özdöl moderatörlüğünde gerçekleşen ve genel olarak sürdürülebilirlik konusuna değinilen panelde ilk söz alan Erdemir Operasyonel Mükemmellik Direktörü Tayfun Kocabaş, sürdürülebilirlik konusunda genel bir sunum yaptı. Kocabaş, insanlık tarihinde endüstriyel faaliyetlerin artış göstermeye başlamasından itibaren atmosferdeki karbondioksit oranının da buna paralel bir şekilde arttığını, dolayısıyla insanın iklim değişikliğinde başrol olduğunu belirtti. İklim değişikliğinin şu ana kadar yüz yüze gelinen en büyük piyasa aksaklığı olduğunu ifade eden Kocabaş, bunun etkilerinin henüz tam olarak görülmediğini ancak bu süreci şimdiden yönetmek gerektiğini söyledi. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın (SKDM) etkilerine dair konuşan Kocabaş, “Bir şirketin SKDM kapsamında ticaret yapabilmesi için sertifika alma yükümlülüğü ithalatçıda olsa bile bu durumun üreticilerin maliyetine yansıması kaçınılmaz,” ifadelerini kullandı.
Kocaer Çelik Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Çakmur, 3 tesis ve 1 servis merkezi ile toplam yaklaşık 800.000 mt üretim kapasitesine sahip olan Kocaer’in 2024 yılında yaptığı üretimin %74’ünün ihraç edildiğini, dahilde işleme de hesaba katıldığında bu oranın %90’a çıktığını belirtti. Şirketin tesislerinde tüketilen enerjinin %30’unun güneş enerjisi santralinden elde edildiğini ve Ege Bölgesi’nde hidrojenli üretim konusunda lider olup jeotermal enerjiye yatırım yapıldığını ifade eden Çakmur, sürdürülebilirlik konusunda Avrupa Birliği ülkeleri dışındaki ülkelerde SKDM benzeri çalışmaların çok geride olduğunu ve SKDM’nin uygulanmasıyla birlikte Avrupa dışındaki ülkelere ihracat yapmaya yönelecek ülkelerin sayısının artacağını, dolayısıyla rekabetin de kızışacağını söyledi. Çakmur bununla birlikte Türkiye’de veri toplanmasına yönelik geliştirmeler yapılması gerektiğini ifade etti.
Panelde son kullanıcı segmentini temsilen konuşan Beyçelik Gestamp Yönetim Kurulu Üyesi ve Beyçelik Holding CEO’su Baran Çelik ise SKDM’ye ilişkin sorulan soruya yanıt olarak Türkiye’nin bu konuda bir avantajı olup olmadığının zamanla anlaşılacağını söyledi. Çelik, “Yeşil çelik üretiminde iki yöntem var. Bunlar yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ya da geri dönüştürülebilir kaynak kullanımı. Geri dönüştürülebilir kaynak olarak hurda kullanımında korumacı bir tavır ile karşı karşıya kalabiliriz,” ifadelerini kullandı. Bu süreçte Avrupa’da rekabetçiliğin azalabileceğine dikkat çeken Çelik, yeşil dönüşümde otomotiv sektörünün önemli bir rol oynayacağını öne sürdü. Otomotiv sektörünün en çok kullandığı nihai mamullerden biri olarak sac tedarikine ilişkin yöneltilen soruda ise kapasite yatırımlarının büyük ölçüde arttığını ifade eden Çelik, vasıflı çelik üretiminde Türkiye’nin istenen seviyede olmadığını ve ithalat zorunluluğu bulunan ürünlerde daha sonra sorun yaşanabileceğini söyledi.
Önümüzde zorlu bir süreç olduğunu düşünen ve bu nedenle dijitalleşme gibi gayretlere yönelen Yametaş Yassı Metal Mamulleri Genel Müdürü Mehmet Ali Fincan, Türkiye’de tesislerin nispeten yeni olması ve çoğunlukla ark ocaklı üretim yapılması nedeniyle yeşil dönüşüm konusunda büyük bir avantaj elde edildiğini ifade etti. Fincan, vergileri üreticiler ve son kullanıcı sektörler dahil olmak üzere herkes ödeyeceği için maliyet konusunda büyük bir problem yaşanması beklenmediğini ve asıl önemli olanın teknolojik olarak ileri atılabilmek olduğunu öne sürdü.