Talep ve fiyatlar açısından yassı çelik sektöründeki mevcut durumu nasıl yorumlarsınız?
Genelde inşaat sektöründeki yavaşlık, özelde ise finansmana erişim meselelerinden dolayı ve hem ülkemiz Merkez Bankasının hem de dünya merkez bankalarının sıkılaşma tedbirlerinin neticesi olarak talepte daralma yaşamaktayız. Bu doğrultunun aksi yönde hareket eden tek ülke Çin’dir. Maalesef onlar da açıkladıkları programlar ile yeni talep oluşturmayı başaramadılar. Gelinen noktada fiyatlar artık maliyet seviyelerinde olduğu için daha fazla düşüş yönünde bir hareket beklentisi içerisinde değiliz.
Genel ekonomik durum ve kurdaki hareketlere bakıldığında kârlılıklar ne seviyede? Yakın zamanda bir iyileşme bekliyor musunuz?
Şu an için arzu edilen kârlılık seviyelerinde olunmasa dahi, yürütülmekte olan ekonomik programın neticelerinin hızla alınacağını düşünmekteyiz. Önümüzdeki dönem, bu neticelere bağlı olarak uygun şartlarla finansmana erişimin kolaylaşacağı, kârlılığa etki eden faktörlerin ve kurların öngörülebilir bir şekilde hareket edeceği bir dönem olacaktır. Biz, verimlilik artırma ve iş süreçleri optimizasyon çalışmalarımıza, kalite uygulamalarımıza ve dijital dönüşüm faaliyetlerimize hız vererek kârlılık başlığı altında kendi payımıza düşenleri yapma gayreti içerisindeyiz.
Hammadde ve girdi maliyetlerinizle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Bu yıla girerken yıl boyunca maliyet konuşacağımızı öngörmüştük ve bu doğrultuda tedbirlerimizi almıştık. Şu an için daha stabil bir noktada olduğumuzu düşünüyoruz. Bu maliyetler ile yeni yatırımların başlayacağını söylemek için erken olsa da bir öngörülebilirlik olması ümit verici.
Çin’in ihracatının yine artması bekleniyor, Türkiye’nin HRC ithalatında da öne çıkan bir pazar. Bu durumun Türkiye piyasasına etkileri ne olacak? Aynı zamanda Türkiye’nin hedef pazarlarındaki rekabet sizce nasıl etkilenecek?
Çin’in destekleyici politikalarının başta emlak piyasası üzerinde olmak üzere nasıl bir karşılık bulacağı takip edilmelidir. İnşaat sektöründe hissedilir bir toparlanma olmadan sürekli ve önemli bir artış ihtimalinden söz edemeyiz. Şu an için üretim ve talep 2023 seviyelerinde seyretmekte olsa da talebin beklenen seviyeye ulaşmadığı senaryoda Çin’in ihracata dönük faaliyetlerini artıracağını söyleyebiliriz. Hindistan’ın rekabetçi bir şekilde yer almadığı pazarlarda Çin’e daha fazla yer açılacaktır. 2024’ün ilk üç ayına baktığımızda üretiminin %2 azalırken, ihracatının geçen senenin aynı dönemine göre %28 arttığını görmekteyiz. Bununla birlikte, ithalatçı ülkelerin bir kısmının Çin çeliğine karşı önlem olarak koruma tedbirlerine başvurması ve bu ülkelerin sayısının artması Çin’in önünde nispeten bir engel olacaktır. Türkiye’nin çelik üretiminin yılın ilk dört ayında %22 arttığını görüyoruz. Aynı dönemde küresel çelik üretimi ise %1 azaldı. Sektörümüz devreye almaya başladığı yeni kapasite yatırımları ile yerel talebe yanıt verebileceği gibi ihracat pazarlarında da daha aktif rol alacaktır.
Orta Doğu’daki gelişmeler ticaret rotalarında ne gibi değişikliklere yol açtı? Bu durum Avrupa piyasasında Asya ile olan rekabeti nasıl etkiliyor?
Asya ile Avrupa arasındaki en kısa deniz yolu olan Süveyş Kanalı, küresel deniz ticaretinin yaklaşık %15’inin geçiş güzergahıdır. Alternatif rota olarak Ümit Burnu düşünüldüğünde teslim sürelerinde iki haftayı bulan gecikmeler yaşanmaktadır. Alıcıların düşük stok seviyelerinde kalmaya çalıştığı bir ortamda mal teslimlerindeki gecikmeler iş yapmayı zorlaştırmakta, buna ilaveten nakliye maliyetleri de yükselmektedir. Bu durum Türkiye’ye Asyalı üreticiler karşısında rekabet avantajı sağlayacaktır.
AB, Haziran ayında süresi dolacak olan kotalara ilişkin inceleme başlattı. Sizce kotalar uzatılacak mı? Tonajlarda herhangi bir değişiklik bekliyor musunuz?
Avrupalı üreticilerin fiyat artırma denemelerinin piyasalarda karşılık bulduğunu söyleyemeyiz. Talep hala düşük seviyelerde ve alım iştahı da mevcut değil. Yaz mevsiminin getireceği dönemsel durgunluk ile birlikte kısa vadede güçlü bir iyileşme beklemiyoruz. Üreticilerin kapasite düşürme seçeneği fiyatların daha fazla geri çekilmesinin önüne geçebilmek için bir alternatif olarak masada duruyor. Fiyatlar artmayan talep ve maliyetler arasında sıkışmış durumda. Başlatılan inceleme sonucunda tonajlarda olumlu anlamda bir değişiklik olmaksızın kotaların uzatılması sürpriz olmayacaktır.
Türkiye’nin dört ülkeden HRC ithalatına karşı başlattığı antidamping soruşturmasında hala bir karar çıkmadı. Bu soruşturmadan bir vergi kararı çıkması halinde ne gibi değişiklikler bekleyebiliriz?
Türkiye’ye karşı açılmış bu kadar soruşturmaya karşın, Türkiye’nin de ithalatçı ülkelere AD soruşturması açmaması düşünülemezdi. Kapasite artışları ile birlikte elbette ithalat tarafında bir azalma beklemekteyiz. Çıkacak vergi kararı da bu durumu destekleyecektir.
Galvanizli ve boyalı sac tarafındaki yatırımlarla ilgili neler söyleyebilirsiniz? Özellikle de düşük talep ve zorlu ekonomik koşullar düşünüldüğünde yeni kapasitelerin tam anlamıyla kullanılabileceğini söylemek mümkün mü? Ayrıca bu yeni kapasiteler için hammadde teminin nasıl yapılması planlanıyor?
Bu yatırımlar, piyasaların daha iyi olduğu bir ortamda ve önceden alınmış kararların neticesi olarak gerçekleştirilmiştir. Türkiye’de galvaniz sac tüketiminin artmakta olduğunu düşünürsek fazla kapasite zaman içinde gelecek talep ile örtüşecektir. Bu tesislerimiz ihracat konusunda gayet başarılı bir yol izlemektedir. Sıcak sac tarafındaki yatırımlar ile birlikte düşünüldüğünde hammadde sorunu yaşanmayacaktır.