2000 yılında
Çin'in ithal demir cevherine bağımlılığı yalnızca %34.46 seviyesindeydi. Başka bir deyişle, ithal cevher
Çin'de tüketilen toplam demir cevherinin yalnızca %34.46'sını oluşturuyordu. Ancak bu rakam 2006 yılında %53.82'e yükseldi. Büyük kapasiteli entegre fabrikaların tüketimi söz konusu olduğunda, ithal
demir cevheri bu fabrikalardaki tüketimin %90'ını aşmaya başladı. Uluslararası
demir cevheri fiyatının sürekli artması, Çinli çelik üreticilerini son birkaç yılda dünya çapında zengin ve yüksek kaliteli
demir cevheri rezervleri aramaya yöneltti. Ancak küresel
demir cevheri piyasasının büyük bir kısmı bir kaç şirketin himayesi altında yer aldığı için Çinli çelik fabrikaları yalnızca küçük bir pay edinebildi.
Çinli çelik üreticileri, şu ana kadar yurt dışında yıllık 43 milyon mt
demir cevheri üretim kapasitesi elde etti. Ülkenin yılda 300 milyon mt'luk ithalatı dikkate alındığında, bu üreticilerin söz konusu ithalat içindeki payı yalnızca %14 olarak hesaplanmaktadır. Kuşkusuz, bu çok düşük bir seviyedir. Buna karşın
Japonya'nın
demir cevheri ithalatı içinde Japon çelik üreticilerinin kontrolündeki madenlerin payı %45'i bulmaktadır.
Şu sıralar
Çin'in yurt dışındaki madenleri çoğunlukla
Avustralya,
Güney Amerika ve
Güneydoğu Asya'da yer almaktadır. Bunların arasında
Avustralya, toplam rakamın yaklaşık %55-65'i oluşturmaktadır.
2004 yılından bu yana
Çin'in ithal demir cevherine bağımlılık oranı %50'nin üzerinde yer almaktadır. İthal
demir cevheri miktarının artmasıyla birlikte
demir cevheri ve nakliye maliyetlerinin de yükselmesi Çinli çelik üreticileri için önemli bir sorun haline gelmiştir.
2001 yılından önce
Çin çelik piyasası patlamanın eşiğindeyken, yurt dışındaki
demir cevheri tedarikçileri ise ellerinde bulunan büyük miktarda demir cevherini nasıl satacaklarının sıkıntısını yaşıyorlardı. O sırada Çinli çelik üreticilerinin dikkatsizce yurt dışında çok sayıda madende doğrudan
yatırım yapma fırsatını kaçırması,
Çin çelik sektörü için kötü bir kayıp oldu. O sıralar,
demir cevheri madencileri, yerel çelik üreticileriyle yapabilecekleri her türlü iş birliğine kucak açmaktaydı. Ancak uzun vadeli strateji geliştiremeyen Çinli çelik üreticileri, doğrudan yabancı
yatırım değil, uzun vadeli iş birliği sözleşmeleri bile imzalamayarak, o zamanlar ucuz olan spot
demir cevheri ticaretini tercih ettiler. Sonuç olarak bugünkü durumla yüzleşmek zorunda kaldılar.
Bununla birlikte bazı iyimser tahminler, 3-5 yıl içinde dünyada
demir cevheri arz fazlası meydana geleceğini ifade etmektedir. Bu durumda, Çinli fabrikalar yurt dışındaki demir madeni geliştirme yatırımlarında ilerleme fırsatını yakalayabilirler.