Çelik Dış Ticaret Derneği’nin 28 Mayıs tarihinde online olarak gerçekleştirdiği Söz Sizde - Çelik Sohbetleri toplantısında Türkiye’de çelik sektörünün genel durumu ve sektörü gelecekte nelerin beklediği konuşuldu.
Dernek Başkanı Namık Ekinci’nin açılış konuşmasının ardından, Türkiye’nin en büyük başarılarından birinin demir çelik sektörü olduğunu öne süren Bozoklar CEO’su Harun Bozoklar yaptığı sunumda Türkiye’nin kapasite kullanım oranlarına değindi. Bozoklar, 2000 yılından 2023 yılına kadar kapasitelerin neredeyse üç katına çıktığını ancak kapasite kullanım oranlarının tarihin en düşük seviyelerine gerilediğini ve dünya kapasite kullanım oranı ile Türkiye’nin kapasite kullanım oranı arasındaki makasın açıldığını ifade etti. 232. Madde vergileri ile birlikte AB’nin koyduğu kotalar ve antidamping soruşturmalarının Türkiye’nin ihracatına ciddi bir darbe vurduğunu söyleyen Bozoklar, üretimin katma değerli ürünlere yönelmesi gerektiğini ifade etti. Bununla birlikte Körfez ülkeleri gibi Türkiye’nin ana ihracat piyasalarının kendi üretimine başlaması da durumu kötüleştirdi.
Metkim Metal Limited Kurucu Ortağı Osman Türeyyen, Türkiye’de elektrik ark ocağı kapasitelerinin kullandığı hurda miktarına ilişkin olarak, “İç piyasada hurda organizasyonu konusunda Türkiye’nin çok zayıf olduğu aşikar. Yerel hurda tüketimi çok az miktarlarla artmış durumda. Türkiye 2023 yılında toplam 33-34 milyon mt civarında sıvı çelik imalatı yapmış. Bunun 24 milyon mt’u ark ocaklı tesislerde. Yüksek fırınlar da dahil edildiğinde Türkiye’de geçen sene 24-25 milyon mt hurda kullanılmış. Bunun büyük bir kısmı ithal edilmiş. Hurda organizasyonunun ciddiye alınması gerekiyor,” ifadelerini kullandı.
Hurda konusuna ek yapan Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) Genel Sekreteri Dr. Veysel Yayan, hurda üretiminin 10 milyon mt’un üzerinde olduğunu ve 20 yıllık potansiyel çelik üretimi geçmişi olduğu için önümüzdeki birkaç yıl içinde bunun kademeli olarak artabileceğini belirtti. Kapasitelere değinen Yayan, Çin neredeyse hurda maliyetlerine satış yaptığı için kapasite kullanım oranlarının düştüğünü ifade etti.
Yaptığı sunumla tartışmaya katkı sağlayan Borçelik İcra Kurulu Üyesi Güvenç Temizel, “Çelik üretiminde kullanılan hammaddelerin yaklaşık %30’u iç piyasadan sağlanıyor. Dışa bağımlı bir sektörüz. En çok katma değeri yarattığımız sektörler otomotiv ve beyaz eşya sektörleri. Rekabet edebilme imkanımızın azaldığını net bir şekilde görebiliyoruz. Bu rekabetçiliği kaybettiğimiz için yarı mamul ithalatına yöneldik,” ifadelerini kullandı. Temizel serbest ticaret anlaşması bulunan ülkelerden soğuk rulo sac ve galvanizli sac ithalatının arttığını ve bu konuda ne yapabileceklerini SOGAD da olarak değerlendirdiklerini belirtti.
Tartışmada ayrı ayrı birkaç konuşmacı değer zincirinin ve katma değerli üretimin önemini vurguladı. Muammer Bilgiç, değer zinciri konusunun çok konuşulmadığını belirtirken hurda kullanımının dünya çapında azalmaya başlayacağından bahsetti. Geleceğe dair katma değerli ürün, kapasite ve ürün dağılımının ülke içinde tekrar tanımlanması gerektiğini ancak bunun hiç de kolay olmadığını söyleyen Bilgiç, “Önce veri toplama konusunda daha iyi olmamız gerekiyor. Çelik sektörünün geleceğe uyum sağlama sürecinde farklı bir hammadde kompozisyonu kullanılmalı. Bununla birlikte değer zincirini uzatan entegre şirketlerin sayısının artması gerekiyor. Katma değeri artırmak için neden inorganik bir şekilde dikey entegrasyona gidilmesin,” şeklinde konuştu. İhracata yönelik de yorum yapan Bilgiç, ihracattaki düşüşün sadece dış etkilerden değil, aynı zamanda Türkiye içindeki düzenlemelerden kaynaklandığını ve ihracatı artırmak yerine kâr marjını artırmak için katma değerli farklı ürünler üretilmesi gerektiğini söyledi.
Bununla birlikte POSCO International’dan Mehmet Nuri Güngör farklı son kullanıcı sektörlere dair gelecek tahminleri analiz edilerek katma değerli üretimin buna göre ayarlanması gerektiğini ifade etti.