Çelik sektörünün sanal hipermarketi OrbisList tarafından düzenlenen "Sanayinin Yıldızları" toplantısı 11 Eylül Perşembe günü Ramada Plaza İzmit Hotel'de gerkekleştirildi. Farklı sektörlerden katılımcıların buluştuğu toplantıda, Türkiye'nin yassı-uzun çelik üretim ve tüketimindeki farklılıklar, galvaniz sektörünün ülkemizde geldiği nokta ve döviz kurundaki gelişmeler doğrultusunda ekonominin genel gidişatı ele alındı.
Türk çelik sektöründe kapasite fazlası artışını sürdürüyor
Toplantıda İskenderun'da faaliyet gösteren, Rus menşeli çelik üreticisi MMK'nın bağlı kuruluşu MMK Metalürji'nin Pazarlama Müdürü Ayşen Üstünay, Türkiye çelik sektöründeki kapasite fazlasına değindi. Yapılan yatırımların kullanılamadığını belirten Ayşen Üstünay; "2008 yılından itibaren Türkiye'nin çelik üretim ve tüketimi ile üretim kapasitesi arasındaki fark artmaya başladı. 2013 yılında gelindiğinde çelik üretim kapasitesi 49.000 mt olurken, üretim miktarı 36.000 mt, tüketim miktarı ise 31.000 mt seviyesinde kaldı. Burada Türkiye ekonomisi açısından ciddi bir atıl yatırım görülüyor. Bugün Türkiye'de yassı ve uzun çelik tüketimi birbirine paralel giderken, uzun çelik üretimi yassı çelik üretiminin iki buçuk kat üzerinde yer alıyor. Dolayısıyla Türkiye'nin yassı çelik ihtiyacı üretim kapasitemiz olduğu halde yurtdışından karşılanıyor. Bu da bizim 3-4 senedir neden zor zamanlar geçirdiğimizi çok iyi açıklıyor" dedi.
"Yarı kalitemizdeki ithal yassı ürünlerde kar marjı çok daha yüksek"
Öte yandan, uzun ve yassı çelik ihracatında koşulların çok farklı olduğunu hatırlatan Ayşen Üstünay, şu açıklamalarda bulundu: "Türk uzun çelik üreticileri inşaat sektörünün revaçta olduğu Ortadoğu ve Kuzey Afrika (MENA) bölgesine orada nervürlü çelik üretimi yokken satış yapmaya başladılar ve iyi bir pazar payı aldılar. Yassı çelik ise uzun ürünlerde olduğu gibi çimentonun içinde kalan malzeme değil, görünür bi malzeme. Üretim tonajını çok esnek tutamazsınız, belirli bir üretim kapasiteniz varsa o kapasiteyi kullanmak zorundasınız. Türkiye bu konuda çok yeni olduğu için Ortadoğu'da, Avrupa ve Asya'da belirli bir pazar payımız yok. İsrail, Türki Cumhuriyetler ve BDT ülkelerine satış yapmaya çalışıyoruz. Geçen yıl Irak olmasa Türkiye yassı çelik sektörü büyük krize girerdi. Bu sene ise bölgedeki karışıklıktan dolayı malesef satış yapamıyoruz. Genel olarak baktığımızda yassı ürün ithalatı artmaya devam ediyor ve engel olamıyoruz. Sıcak sacın kar marjına bakıldığında 2010 yılının ton başına 350 dolar seviyesinden 2011 yılında ton başına 150 dolara kadar düştü. Bugünse 170-200 dolar gibi dar bir marjda kaldık. Yatırım yapıp risk alıyoruz ama kar marjımız yarı kalitemizde çelik üreten yurtdışındaki üreticilerden çok daha az."
Türkiye'nin yıllık korozyon kaybı 50 milyar dolar
Gebze'de faaliyet gösteren Marmara-Siegener Galvaniz firmasının Pazarlama ve Satış Koordinatörü ve Genel Galvanizciler Derneği (Galder) Yönetim Kurulu Üyesi Bünyamin Halaç, toplantıda demir-çelik ürünlerin korozyona karşı sıcak daldırma galvanizleme işlemine tabi tutulması gerektiğini vurguladı. Ülkemizde sıcak daldırma galvaniz işlemine gerekli önemin verilmediğini belirten Bünyamin Halaç; "1999 depreminden sonra yaptığımız incelemede, depremde yıkılan binalarda kullanılan 20-22 mm et kalınlığındaki inşaat demirlerinin korozyondan dolayı 6-8 mm'lere kadar düştüğünü gördük. Malesef ülkemizin inşaat sektöründe galvanizleme işlemi çok az. Genel olarak bakıldığında, Avrupa'da üretilen çeliğin %50'si galvanizlenirken Türkiye'de bu oran %6. 2012 yılında Türkiye'nin korozyondan dolayı kaybı toplam 50 milyar dolar. Biz de Galder olarak belediyelerin, karayollarının şartnamelerine bazı alanlarda galvaniz şartının getirilmesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz" dedi.
Yıl sonu için dolar kuru beklentisi 2,23
Toplantıda katılımcılarla önümüzdeki yıl için öngörülerini paylaşan Ekonomist İbrahim Aksoy, "Enflasyonda önemli bir düşüş beklemiyoruz. Faiz indirimine gelecek olursak, Merkez Bankası yalnızca dolar bazında yüklü bir sermaye girişi olursa, TL'nin aşırı değerlenmesini önlemek için bir faiz indirimi yapılabilir. Bunun dışında bir faiz indirimi beklemiyoruz. Bu etkenlerden dolayı tahvil ve TL cinsi kredi faizlerinde önemli bir düşüş olmayacağını düşünüyoruz. Yılsonu dolar kuru tahminimiz 2,23 ve gösterge tahvil faizi tahminimiz %10 seviyesinde bulunuyor. Dolar kuru tahminimiz Merkez Bankası'nın yılın kalanında izleyeceği para politikası adımlarında önemli bir hata yapmayacağı varsayımına dayanıyor" dedi.
Çelik sektörünü bir araya getiren "Sanayinin Yıldızları" toplantıları, kasım ayında İzmir'de ve aralık ayında Bursa'da devam edecek.