5 Mart Salı günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da SteelOrbis iş birliğiyle gerçekleşen Eurometal Çelik Günü & YİSAD Yassı Çelik Konferansı’nın ikinci oturumunda konuşan Kirchhoff Automotive Küresel Tedarik Direktörü Uwe Hadwich, karbonsuzlaşma hedefleri ve otomotiv sektörüne ilişkin bilgiler paylaştı.
Hadwich ilk olarak otomobil şasisi üretimi ve tedarikinde uzman olan Kirchhoff Automotive hakkında kısa bir bilgilendirme yaptı. Akabinde Avrupa’nın batısında yassı çeliğin çoğunlukla bazik oksijen fırın yöntemi kullanılarak üretiliyor olmasına rağmen çoğu üreticinin doğrudan indirgenmiş demir ve elektrik ark ocaklı üretime yatırım yaptığını ifade etti. 2025-2026 yılından itibaren çelik üreticilerinin hidrojen arzının enerji yoğunluğu ve yüksek fiyatlar sebebiyle sınırlı olmasına bağlı olarak ilk etapta indirgeyici madde olarak doğal gaz kullanacağını aktardı. Kirchhoff yetkilisi, ayrıca tozaltı ark ocağının ürünlerdeki düşük hurda içeriğine bağlı olarak elektrik ark ocağına kıyasla avantajlı olduğuna da dikkat çekti. Bununla birlikte Türkiye’de çelik üretiminde hurda dahil olmak üzere geri dönüştürülmüş çelik kullanımının yaklaşık %86 seviyesinde yer aldığını ve bu sayede Türkiye’nin karbonsuzlaşma bakımından avantajlı bir konumda olduğunu vurguladı. Geri dönüştürülmüş çelik kullanımında Türkiye’yi %70 ile ABD ve %58 ile AB’nin takip ettiğini de ekledi. Dünyanın en büyük iki hurda ihracatçısının ABD ve AB olduğunu belirten Hadwich, Türkiye’nin 2022 yılında 21 milyon mt ile en büyük hurda ithalatçısı olduğunu kaydetti. Ancak elektrik ark ocağı yatırımları ve doğrudan indirgenmiş demir kullanımındaki artışla birlikte ABD ve AB’nin hurda akışının gelecekte değişeceğini, dolayısıyla doğrudan indirgenmiş demir kullanımının artırılmasıyla sektörün hurda ihtiyacının bir kısmının karşılanabileceğini söyledi.
Yeşil çeliğe değinen Hadwich, AB’nin yeşil çeliğin yassı çelik üretimindeki payını 2030 yılına kadar %50’ye çıkarmayı planladığını ve karbon salımındaki düşüşün her şirketin karbon ayak izinin farklı olması sebebiyle yaklaşık 2030 yılına kadar ortalama %30 seviyesine çıkacağını belirtti. Öte yandan her şeyin yolunda gitmesi ve yeşil hidrojen arzının yeterli olması halinde AB’nin karbon salımını %30’dan fazla düşüreceğinin de altını çizdi.
Son olarak otomotiv sektörünü değerlendiren Kirchhoff yetkilisi, Avrupa ve Kuzey Amerika’nın pandemi sebebiyle başlayan arz sıkıntısını 2023 yılında aştığını ifade etti. AB’de hükümetlerin teşvikleri durdurmasının ardından benzinli araçların elektrikli araçlara kıyasla yeniden talep görmeye başladığını, elektrikli araçların toplam üretimin yaklaşık %30’unu oluşturacağını ve toplam üretimin %40’ının Çin’den karşılanacağını aktardı. Ayrıca AB, Japonya ve Güney Kore’de otomobil üretiminin bu yıl düşeceğini de ekledi.