8 Şubat tarihinde pandemi sebebiyle online olarak gerçekleştirilen SteelOrbis 13. Yıllık İnşaat Demiri ve Filmaşin Konferansı’nda söz alan konuşmacılar ABD uzun çelik piyasasının yılın geri kalanında çoğunlukla güçlü seyretmesini beklediklerini ifade etti. Piyasadaki ivmeyi etkileyecek endişeler bulunsa da genel kanı göstergelerin yukarı yönlü olduğunu işaret ediyor.
Konferansın açılış konuşmasını yapan Amerika Genel Müteahhitler Birliği (AGC) Baş Ekonomisti Ken Simonson ABD inşaat sektörü görünümüne odaklanan sunumunda, daha olumlu olan istihdam ve harcama trendlerini paylaştı. Hem konut hem de konut dışı inşaat istihdamında Nisan 2020’de görülen düşüşlere kıyasla toparlanma görülürken, konut inşaatı istihdamı pandemi öncesi seviyelere döndü. Ayrıca Birlik tarafından yapılan araştırma çoğu müteahhidin bu yıl istihdamı artırmayı planladığını gösterirken, büyük bir çoğunluk da inşaat işçisi bulmanın daha da zorlaşacağını düşünüyor.
İnşaat harcamalarına bakıldığında, Simonson inşaat sektörü içinde değişiklik gösteren trendlerden bahsetti. Özel konut inşaatı harcamaları 2021 yılının Ocak-Kasım döneminde yıllık %24 arttı ancak özel konut dışı ve kamu inşaatı harcamaları azaldı. Eğitim, ofis ve konaklamaya yönelik inşaat harcamaları en düşük seviyeleri görürken, ticaret ve imalat sektörlerine yönelik inşaat harcamaları artış kaydetti.
İnşaat harcamalarını yukarı çeken tek etmen talep olmazken, inşaat maliyetleri de, başta Nisan 2020 ve Aralık 2021 arasında %139 artış gösteren çelik ürünleri olmak üzere, önemli ölçüde yükseldi. Geçtiğimiz yıl Biden tarafından imzalanan altyapı yasa tasarısının talebi daha da artırması beklense de, Simonson finansmanın dağıtılmasının ve projelerin belirlenmesinin zaman alacağını ve birçok inşaat firmasının bu yasa tasarısının meyvelerini 2023 yılına kadar toplayamayacağını ifade etti.
Sunumun ardından Simonson, ABD Çelik İmalatçıları Birliği Başkanı Philip Bell ve Independent Steel Alliance Genel Müdürü Chris Casey ile gerçekleştirilen panele de katıldı. Panelde Bell, ABD çelik üretiminin büyük oranda elektrik ark ocaklı teknolojiye dayanmasının ülkenin dünyadaki en karbon verimliliği en yüksek çelik üreticilerinden biri olmasını sağladığını dile getirdi. Biden yönetiminin gelecekte çelik ticaret politikalarını yönetmek için iklim politikasını kullanmaya başlaması sebebiyle bu durumun öneminin “her geçen gün arttığı” belirtildi.
Bell, ABD çelik sektörünün pandeminin etkilerinden tamamen kurtulduğunu söylerken, ithalatın Pazar payının artmaya devam ettiğini de hatırlattı. SMA Başkanı, güçlü talep göstergeleri sebebiyle “Ekonomimizin her zaman adil şekilde yapılan ve çevre dostu olan çelik ithalatına ihtiyacı var,” derken, ithalatın pazar payının normal kabul edilen %25’in üzerine çıkmasının endişe yarattığına da dikkat çekti. Bell, ayrıca başta 2021-22 döneminde çelik üretiminin 1 milyar mt’u geçmesi beklenen Çin olmak üzere devam eden küresel kapasite fazlasına da değindi. ABD ve diğer ülkeler arasındaki ithalat bağlantılarında karbon salımının dikkate alınmaya başlaması sebebiyle bu durumun önem taşıdığını söyleyen Bell, böylece karbon verimliliği düşük olan çelik piyasalarının ABD çelik pazarı dışına itileceğini belirtti.
Moderatör yönetimindeki panelde katılımcılar önce altyapı konusuna değindi. Katılımcılar yeni altyapı tasarısının finanse edeceği inşaat projelerinin onay süreçleri ve diğer yasal işlemler nedeniyle bu yıl içerisinde hayata geçirilemeyeceği hususunda fikir birliği sağladı. Casey yasa tasarısının finanse edeceği projelerin yurt içinde üretilen malzeme kullanılmasını şart koşan yönetmeliklere tabi olmasına bağlı olarak bağımsız imalatçıların yerel ve ithal malzeme alım stratejilerini belirlemek zorunda olacağını belirtti.
Üretim kapasitesi konusunda konuşan Casey, Bell’in konuşmasında bahsettiği onay verilen yeni elektrik ark ocaklı üretim kapasitesine değinerek, özellikle uzun mamul arzının büyük kapsamlı operasyonlara sahip başlıca iki üretici tarafından sağlanacağını ifade etti. Bu nedenle bağımsız imalatçılar kendi tedarikçileriyle rekabet içerisine girecek ve üreticiler tarafından tedarik zincirinin dışında bırakılma ihtimalleri olacak.
Casey 232. Madde vergilerinin kotaya tabi vergi sistemiyle değiştirilmesi hususunda ABD ile AB arasında yapılan anlaşmanın detaylarının ve muafiyetlerinin belirsizliğini koruması ve AB’li çelik üreticilerinin faaliyetlerinde yaşadığı sıkıntılar nedeniyle söz konusu anlaşmanın etkisinin bu yıl içerisinde görülmesinin beklenmediğini söyledi. Bağımsız imalatçıların en büyük endişesinin arzdaki istikrar olduğunu dile getiren Casey, geçtiğimiz bir yıllık süreçte ithalat rakamlarının düzensin bir seyir izlediğine dikkat çekti. Bell, 232. Madde vergilerinin istikrarsızlığı tırmandıran en büyük etken olduğunu ve Başkan Biden’ın vergileri kolayca kaldırabileceği halde siyasi nedenlerle bu yolu tercih etmediğini dile getirdi. Ancak Bell vergilerin ebediyen uygulanamayacağını ve SMA’nın ülkelerle ve bölgelerle imzalanan kotaya tabi vergi sistemi anlaşmalarını desteklediğini belirtti.
Panelin sonlarına yaklaşıldığında pandeminin ABD çelik sektörünü geçtiğimiz iki yıllık süreçte nasıl etkilediği konuşuldu. Bell ABD’li çelik üreticilerinin gelecekte benzer bir kriz yaşandığında veya yaşanması halinde yol gösterecek güvenlik ve sağlık alanlarındaki girişimlerine dikkat çekti. Casey çelik üreticilerinin ve imalatçıların Amazon gibi yüksek maaş ve güvenli çalışma koşulları sunan farklı sektörlerle rekabet içerisine girmesi nedeniyle pandemi döneminde ortaya çıkan işçi sıkıntısının tam anlamıyla azalmadığını ifade etti. Simonson inşaat firmalarının prefabrikasyon yöntemiyle daha az işçi çalıştırarak işçi sıkıntısına uyum sağlamaya çalıştığını söyledi. Simonson ayrıca ABD inşaat sektörünün büyümeyi sürdürmesine yönelik inancının tam olduğunu ancak 2022’nin zorlu bir yıl olmaya devam edeceğini ekledi.
