Dünya Ekonomik Forumu, Güney Afrika Kalkınma Bankası ve McKinsey & Company iş birliğiyle hazırladığı raporda temiz enerji geçişi için gerekli olan kritik madenlerin tedarikinde Güney Afrika’nın önemli bir rolü olduğuna dikkat çekti. Bölgenin, küresel rezervlerin yaklaşık %30’una sahip olmasına rağmen altyapının gelişmemiş olması, finansman açıkları ve politika belirsizlikleri sebebiyle küresel maden arama harcamalarının %10’undan azını çektiğini belirtti.
Zengin maden rezervleri ve küresel önem
Angola, Botsvana, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Madagaskar, Mozambik, Namibya, Güney Afrika, Tanzanya, Zambiya ve Zimbabve’den oluşan Güney Afrika Bölgesi’nin küresel kobalt rezervlerinin %50’sine, küresel grafit rezervlerinin %20’sine ve küresel bakır rezervlerinin %10’una ev sahipliği yaptığı aktarıldı.
Bu madenlerin, elektrikli araçlar, bataryalar, güneş panelleri, rüzgâr türbinleri ve hidrojen sistemleri için kritik önem arz ettiği dile getirildi. Öte yandan bölgenin rezerv-üretim oranının küresel rakiplerine kıyasla daha yüksek olmasının, üretimin daha uzun süre devam ettirilebileceği anlamına geldiğine vurgu yapıldı.
Büyümenin önündeki sekiz engel
Raporda bölgenin yatırım çekmesinin önündeki sekiz ana engele yer verildi. Bunlar politika belirsizlikleri, erken aşama finansmana sınırlı erişim, madencilik projelerinin yüksek sermaye yoğunluğu, güvenilir olmayan enerji kaynakları ve fosil yakıtlara bağımlılık, limanlar, demir yolları ve kara yolları gibi ulaşım altyapısının zayıf olması, inovasyonun benimsenmesinde gecikme, nitelikli iş gücü eksikliği ve küresel piyasalardaki fiyat dalgalanmaları olarak sıralandı.
Yatırım çekecek çözümler
Dünya Ekonomik Forumu, vaka çalışmalarıyla desteklenen sekiz çözüm yolu önerdi.
- Politika reformları: Zambiya’nın yeni madencilik yasası
- Yenilikçi finansman: Kongo’daki Kamoa-Kakula bakır projesine Rawbank’tan 400 milyon $’lık sendikasyon kredisi
- Yeşil enerji stratejileri: Namibya’daki güneş enerjisiyle çalışan Oshivela yeşil demir tesisi
- Ulaşım koridorları: Angola, Kongo ve Zambiya’yı bağlayan Lobito demir yolu koridoru
- Teknoloji kullanımı: Verimliliği ve sürdürülebilirliği artırmak için hidrolik susuz depolama
- Yerel zenginleştirme: Güney Afrika’nın Richards Bay Endüstriyel Gelişim Bölgesi
- Beceri geliştirme: Ar-Ge ve eğitim merkezi olarak Mandela Madencilik Bölgesi
- Uzun vadeli alım anlaşmaları: Tanzanya’da Black Rock Mining ile POSCO’nun anlaşması
Dolayısıyla yukarıda bahsi geçen önlemler, şeffaflık ve yatırımcı güveni oluşturmanın, yatırım risklerini azaltmanın, ulaşım altyapısını güçlendirmenin, çevresel ve operasyonel performansı iyileştirmenin, yerel katma değeri teşvik etmenin ve üreticilere daha fazla kesinlik sağlamanın yolları olarak öne çıkarıldı.
Riskler ve fırsatlar
Rapor, kritik maden arz-talep açığının 2040 yılına kadar dört kat artabileceğinin altını çizdi. Bu durumun, enerji geçişi için riskler barındırmasına rağmen Güney Afrika gibi maden açısından zengin bölgeler için büyük fırsatlar sunduğunu dile getirdi. Ancak bunun gerçekleşebilmesi için daha net yönetmelikler, güçlü altyapı, inovasyon, nitelikli iş gücü ve yerel katma değer zincirlerinin güçlendirilmesinin gerektiğini kaydetti.
