Çelik İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Namık Ekinci, SteelOrbis'e ABD'de açıklanan inşaat demiri ithalatına ilişkin antidamping kararlarına dair açıklama yaptı.
Oldukça yoğun ticari ve politik baskıya rağmen bu sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?
İlk olarak ABD nezdinde kazandığımız bu başarılı sonucun bizim zaten hak ettiğimiz ve beklediğimiz bir sonuç olduğunu belirtmek istiyorum. Zira Türk çelik sektörü olarak damping yapmadığımızı her fırsatta ve her platformda dile getirdik. Buradaki mesele, ABD'li yerli üreticilerin yüksek kar marjlarını hak etmedikleri seviyelere çıkarabilmek için son dönemlerde her türlü yolu deneyerek ve Dünya Ticaret Örgütü Kurallarını bu emellerine alet ederek korunma duvarlarını yükseltme çabası içine girmeleriydi. Bu nedenle Türk çelik sektörüne haksız suçlamalar yaparak sanayicilerimizin önünü kesmeye çalıştılar.
Yerli üreticilerin soruşturma süresince kendi Bakanlıklarına uyguladıkları yoğun baskıya rağmen en büyük temennimiz ABD karar vericilerinin adil bir yargılama yapmasıydı. Böyle de oldu. Türkiye, ABD'nin önemli bir müttefiki konumundadır. Dolayısıyla ABD Ticaret Bakanlığı baskılara karşı büyük direnç gösterdi ve bize adil bir yargılama süreci yaşattı. Bu kararlarından dolayı da kendilerine teşekkür ediyoruz. Bizler de Türk çelik ürünlerinin dampingli olmadığını herkese tekrar tekrar kanıtlamış olduk. Ayrıca bu dava Türk ürünlerinin ve sanayicisinin önünü kesmek isteyenler için de bir mihenk taşı oldu.
Bu süreçte bizler de hem ihracatçılarımız hem de Ekonomi Bakanlığımız ile birlikte yoğun ve yorucu bir çalışma dönemi geçirdik. Bakanlığımız her zaman olduğu gibi bu sefer de bizden desteğini esirgemedi. Soruşturmanın adil bir biçimde yapılmasında Bakanlık yetkililerimizin diplomatik girişimlerinin de büyük önemi vardı. Kendilerine sonsuz teşekkür ediyoruz.
Gelecekte antidamping hususunda benzer korumacı çabaları görmek olası mıdır yoksa korumacı önlemlerin rekabet ortamının karşısında gerileyeceği düşüncesine katılıyor musunuz?
Özellikle son dönemlerde tüm dünyadaki ekonomik ve siyasi çalkantılar uluslararası ticareti de maalesef etkiliyor. Rekabet koşulları giderek zorlaşıyor. Zorlaştıkça da ülke yöneticileri şikâyette bulunan yerli üreticilerin bu şikâyetlerini dikkate almak durumunda kalıyorlar. Bu sebeplerden dolayı davalar açılsa dahi zaman içinde haksız yere alınan damping ve/ya koruma önlemleri gibi kararlar meşru zemine oturacaktır. Uygulamalar meşru zemine tam uygun hale geldikçe de koruma önlemlerinin azalacağı gibi dampingli ve/veya devlet teşvikli ürünlerde azalarak yok olmaya doğru gidecektir. Dengeler bu şekilde yerine oturunca uluslararası ticaret temiz bir ortama kavuşarak sanayilerin gelişimine önemli katkı sağlayacaktır. Aksi takdirde korumacı politikalar, serbest ticaretin ruhuna aykırı olmakla birlikte, orta vadede sanayiye önemli ölçüde zarar vererek ticareti de yozlaştıracaktır.
Türk çelik sektörü olarak bizler de ülkemize dampingli ürün ithalatının yapılmasına şiddetle karşıyız. Bizim gibi düşünen diğer ülke sanayicileri ile birlikte güç birliği yaparak dampingli ve/veya teşvikli mal ihraç eden ülkelere karşı mücadele etmeye hazır olduğumuzu deklare ederiz.
Meksikalı üreticilere uygulanacak vergilerin ışığında, Türk üreticilerin ABD piyasasındaki varlığının hangi yönde şekilleneceğini düşünüyorsunuz?
Bu durumda Meksika inşaat çeliğinin ABD pazarında birkaç yıllığına da olsa yer bulması zayıf bir ihtimaldir. Eğer ABD iç talebini yerli ürünlerin karşılayamayacağı gibi durumlar devam ederse, Türk inşaat çeliği üreticilerinin ve bizim gibi DTÖ kuralları çerçevesinde üretim yapan ihracatçı ülkelerin şansı yüksektir. Çünkü rakip ülkelere göre bizim avantajımız, kalitemizin bilinirliği, ithalatçı firmalar ile olan ilişkilerimizin uzun zamandır denenmiş olması ve her iki tarafın da birbirlerini gayet iyi tanıyor olması. Elbette ki rekabet edici fiyatlarımızı da göz ardı edemeyiz.
