8 Nisan Salı günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da SteelOrbis iş birliğiyle gerçekleşen Eurometal Çelik Günü & YİSAD Yassı Çelik Konferansı’nda konuşan, Tatmetal Genel Müdürü ve İcra Kurulu Başkanı Tolga Yalgı, hem şirket olarak kendi yatırımlarının geldiği noktadan hem de küresel piyasadaki gelişmelerden bahsetti.
İç ve dış piyasalarda stratejik büyümelerini sürdürürken, teknoloji yatırımlarına da devam ettiklerini belirten Yalgı, 2024 yılında dış piyasalara 1 milyon tona yakın kaplamalı mamul sevkiyatı gerçekleştirdiklerini belirtti. Ayrıca yeni devreye aldıkları, yıllık 1,5 milyon ton kapasiteli soğuk haddeleme ve galvanizleme hatlarıyla farklı kapasitelerde tavlanmış ve boyalı ürün üretebildiklerini ifade etti. Yalgı, “Bu yatırımla 0,24 ila 4 mm kalınlıkta ve 800 ila 1.650 mm genişlikte kaplamalı ürünleri, yüksek kaliteyle üretebilir hale geldik. Böylece beyaz eşya ve otomotiv sektörlerine daha yüksek standartlarda ve daha hızlı hizmet verebiliyoruz,” dedi. Öte yandan enerji sektöründe de ciddi yatırımları olduğunu belirten Yalgı, “11 adet rüzgar türbinimiz enerji üretmeye başladı. Tamamı faaliyete geçtiğinde, santralimiz 66 megavat kurulu güce sahip olacak ve yılda 200 milyon kilovat/saat enerji üretecek. Fabrikamızda bulunan güneş enerjisi santralimiz de bu yıl içinde tamamlanacak ve yıllık 180 milyon kilovat/saat ilave elektrik üreterek tüm ihtiyacımızı yeşil enerjiyle karşılıyor olacağız. Ayrıca 50 megavatlık yeni rüzgar santralimizin de 2026 yılının başında devreye girmesini bekliyoruz,” şeklinde konuştu.
Tatmetal Genel Müdürü ayrıca küresel piyasadaki riskler, belirsizlikler ve son gelişmeleri ele aldı. ABD’nin yeni ithalat vergilerinin AB’nin ise antidamping ve kota uygulamaları ile geçtiğimiz günlerde hammadde döküm menşeine yönelik kısıtlamalar getirmesinin ihracat rekabetçiliği açısından ciddi zorluklar yaratacağını belirten Yalgı, “Dünyadaki ticari, askeri ve politik birlikteliklerin yeniden şekillenmesi yeni kutuplaşmaları da beraberinde getiriyor. Bu kutuplaşmalar da hammadde ana girdilerinin ulaşılabilirliği ile fiyatlarında değişkenliğe neden oluyor. Bunun sonucunda maliyet açısından rekabet etmek zorlaşıyor,” dedi. Yalgı, bu zorlukların çıkış noktası olarak Çin’in gösterilebileceğini söyleyerek; ülkenin sanayileşme, ucuz iş gücü, devlet desteği ve teşvikleriyle uygun fiyatlı üretim yapan bir ülkeden küresel sisteme meydan okuyan ve ileri teknoloji üretebilen küresel aktöre dönüştüğünü ifade etti. AB’nin küresel piyasadaki hamlelerine de değinen Yalgı, “AB’nin Çin'den ithal belli ürünlere ek vergiler getirmesine rağmen geçtiğimiz 10 yıl içerisinde AB ve Çin arasındaki ticaret sürekli olarak artış gösterdi. Çin’in elektrikli araç sektöründeki atılımı karşısında AB’nin aldığı sert korumacı tedbirler, Çin'in ise belli ürünlerde AB’ye yaptığı misillemeler, iki pazar arasındaki ticari ilişkilerin yeni başlangıcı oldu. AB’ye ihracat yapıp Çin’den en yüksek ithalatı gerçekleştiren Türkiye için bu gelişmeler önem arz ediyor,” dedi.
