İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği (SKD Türkiye) Yönetim Kurulu Başkanı Ediz Günsel, şirketlerin yeşil dönüşüm sürecinde dayanıklılığını artırmasına ve rekabet gücünü korumasına yardımcı olmak amacıyla 14 önemli öneri paylaştı.
Türkiye’nin ilk İklim Yasasının yürürlüğe girdiği ve ulusal Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) kurulması yolunda çalışmaların devam ettiği ifade edilirken, Ulusal Döngüsel Ekonomi Stratejisi ve Eylem Planı’nın da devreye alındığı belirtildi. AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile birlikte bu gelişmelerin, ihracat yapan sektörler için karbon raporlamasını öne çıkararak Türk şirketlerin hem çevresel hem de ekonomik dönüşümünü hızlandırdığı vurgulandı.
Günsel, “Yeşil dönüşüm artık sadece bir uyum süreci değil, iş dünyası için yeni bir rekabet parametresi haline geldi,” dedi ve şirketlerin bu dönüşümü nasıl yöneteceklerinin uzun vadeli büyüme ve küresel pazarlara sürdürülebilir erişimi açısından belirleyici olacağını ekledi.
Strateji, enerji ve iş birliği
Günsel’e göre sürecin başarılı olması, üst yönetimin yeşil dönüşümü sahiplenmesi ve stratejik planlara entegre etmesinden geçiyor.
Enerji dönüşümü sürecin temel unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmek yalnızca karbonsuzlaşma hedeflerini desteklemekle kalmıyor, aynı zamanda uzun vadeli maliyet avantajları da sağlıyor. Buna paralel olarak enerji verimliliği projeleri ve teknolojilerine yapılan yatırımlar, sürdürülebilirlik performansını artıran en etkili araçlar arasında yer alıyor.
İş birliği de dönüşümün hızlandırılmasında kritik bir unsur olarak gösteriliyor. Sektörler arası ortak yatırımlar, döngüsel üretim modelleri ve değer zinciri boyunca kurulan iş birlikleri hem dönüşümü hızlandırıyor hem de yeni iş fırsatlarının önünü açabiliyor.
Değer zinciri, teknoloji ve risk yönetimi
Günsel, tam anlamıyla ilerleme sağlanması için değer zinciri genelinde kapsayıcılığın ön koşul olduğuna dikkat çekti. Tüm değer zincirini içine alan bütüncül bir ekosistemin dönüşümde önem arz ettiğini vurguladı.
İş modellerinde ve yatırım önceliklerinde esneklik de giderek daha önemli hale geliyor. Faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve sermayenin sürdürülebilir yeni alanlara yönlendirilmesi, uzun vadeli dayanıklılığın temel unsurları arasında görülüyor.
Şirketlerin yeşil dönüşümden kaynaklanan riskleri ve fırsatları sistematik biçimde analiz etmesi öneriliyor. Bu değerlendirmeler, stratejik karar alma süreçlerini ve rekabet avantajının korunmasını veya güçlendirilmesini doğrudan etkiliyor.
Teknolojik dönüşüm sürecin merkezinde yer alıyor. Dijitalleşme ve yapay zekânın iş süreçlerine entegrasyonu, verimlilik artışı ve inovasyon kapasitesinin geliştirilmesi açısından öncelikli araçlar olarak öne çıkıyor.
İş birlikleri, yönetişim ve insan kaynağı
Altyapı yatırımlarında ve yüksek maliyetli dönüşüm projelerinde kamu-özel sektör iş birliklerinin, süreci hızlandırmada kritik rol oynayabileceği belirtiliyor.
Günsel ayrıca güçlü raporlama, güvence ve iletişim çerçevelerinin önemine dikkat çekiyor. Güvenilir ölçümleme, izleme, raporlama ve doğrulama sistemlerinin kurulması hem yönetişim kalitesini artırıyor hem de yatırımcı güvenini güçlendiriyor.
İnsan kaynağına yatırım ise dönüşümün başarısında belirleyici bir faktör olarak öne çıkıyor. Çalışan katılımı, yetkinliklerin geliştirilmesi ve sürekli öğrenme kültürü, dönüşüm sürecinin kalıcılığı açısından kritik görülüyor.
Hız, finansmana erişim ve zamanlama
Hız giderek daha belirleyici hale geliyor. Günsel’e göre değişime hızlı uyum sağlayan ve proaktif hareket eden şirketlerin yeşil dönüşüm sürecinde lider konuma gelme olasılığı daha yüksek.
Finansmana erişim, şeffaflık ve güvenilirlik ile doğrudan bağlantılı. Uluslararası normlara uygun, güvenilir ve şeffaf projelerin geliştirilmesi, sürdürülebilir finansmana erişimi mümkün kılan en kritik unsurlar arasında yer alıyor.
Son olarak Günsel, zamanlamanın önemine dikkat çekerek Türkiye’nin yeşil dönüşümde kritik bir eşikte bulunduğunu ve iş dünyasının bu süreçte çabalarını artırarak kolektif şekilde hareket etmesi gerektiğini vurguladı. Bu yaklaşımın, Türk şirketlerin dönüşüm sürecinden kazanan olarak çıkmasını sağlayacağının altını çizdi.
