28-30 Eylül tarihlerinde Münih’te düzenlenen SteelOrbis 2025 Güz Konferansı ve 93. IREPAS toplantısında konuşan Ernst-Abbe-Hochschule Jena Üniversitesi ekonomi profesörü Frank Pothen, küresel hurda piyasalarını şekillendiren köklü değişimlere ve süregelen belirsizliklere dikkat çekti. Pothen’e göre on yıllar süren büyümenin ardından sektör artık durağan ham çelik üretimi, değişen bölgesel dengeler ve kalıcı politika risklerinin damga vurduğu yeni bir döneme girmiş bulunuyor.
Küresel ham çelik üretimi 2019’dan bu yana yaklaşık 1,9 milyar mt seviyesinde yatay seyrediyor. 2023’te 1,90 milyar mt olan üretim 2024’te 1,88 milyar mt’a gerilerken, 1 milyar mt ile bu üretimin yarısından fazlasını Çin gerçekleştirdi. Ancak bu sayılara daha dikkatli bakıldığında bazı detaylar ortaya çıkıyor. Hindistan 2017-2024 döneminde üretimini %47 artırırken, AB, Japonya ve Güney Kore’de sert düşüşler yaşandı. ABD ve Türkiye’de ise üretim yatay seyretti.
Hurda akışı en fazla olan Çin, AB, ABD, Japonya, Türkiye, Hindistan ve Güney Kore gibi ülkelerde hurda tüketimi 2023’te kaydedilen 459 milyon mt’dan 2024’te 457 milyon tona geriledi. Hindistan (+%21,5), Türkiye (+%7,5) ve AB (+%1,9) artış kaydederken, diğer büyük bölgelerde düşüş görüldü. Bu değişimlere rağmen küresel ticaret hacmi yıllık yaklaşık 90 milyon mt seviyesinde kalsa da 2022’den bu yana gelişmiş pazarlarda talep zayıf olduğu için fiyatlar düşük seyrediyor.
Pothen’e göre küresel gayri safi milli hasıla büyüme oranı 2025’te %3,3’ten 2026’da yaklaşık %3,0–3,1 aralığına inecek. ABD ve Çin’deki zayıf görünüm Hindistan, Orta Doğu ve Türkiye’deki güçlü ivme ile tezat oluşturuyor. Başlıca hurda kaynağı olan inşaat sektörü baskı altında kalmaya devam ediyor. Çin’de inşaat faaliyetlerinin 2025’te %10’dan fazla zayıflaması bekleniyor. 2026’da ise altyapı yatırımlarının öncülüğünde toparlanma görüleceği ve bu sürecin Avrupa ve Orta Doğu’ya da olumlu yansımaları olacağı düşünülüyor.
Avrupa’da tüketim sonrası hurda arzının 2050’ye kadar yıllık sadece %1,6 oranında artması ve talebin giderek daha düşük kalite hurdaya kayması bekleniyor. Buna karşılık Çin’de çelik stokunun büyümesiyle hurda arzının hızla artacağı öngörülüyor. OECD tahminlerine göre küresel ham çelik üretimi 2030’a kadar yeniden 2 milyar mt seviyesine çıkabilir. Çin, Japonya ve Güney Kore’deki düşüşler Hindistan, Orta Doğu ve ASEAN’daki güçlü artışlarla dengelenecek. Böylece hurda talebi giderek Güney ve Güneydoğu Asya ile Orta Doğu’ya yoğunlaşacak. Aynı zamanda elektrik ark ocaklı üretim kapasitesinin küresel çapta genişlemesi hurda talebini artıracak fakat doğrudan indirgenmiş demir (DRI)/sıcak briketlenmiş demir (HBI) ile rekabeti de kızıştıracak.
Pothen, korumacı önlemlerin temel risklerden biri olmaya devam ettiğini vurguladı. İhracat yasakları ve kısıtlamaları tarihsel olarak ticaret akışlarını %80-95 oranında azaltabiliyor. AB, İngiltere ve ABD’de devam eden tartışmalar mevcut düzenlemelerin kırılganlığını gösteriyor. Pothen, “Hurda her zaman piyasada kendine yer bulur,” ifadelerini kullanarak kısmi kısıtlamaların hurda akışına yön verdiğini ancak katı ve kapsamlı engellerin fiyatlar ve ticaret hacminde sert etkiler yaratabileceğini söyledi.
Pothen, hurda talebinin coğrafi olarak Hindistan, Orta Doğu ve ASEAN’a kayması, inşaat sektörünün toparlanması, elektrik ark ocaklı çelik üretiminin yükselmesi ve yüksek kaliteli hurdaya ihtiyacın artması gibi faktörlerin önümüzdeki yılları belirleyeceğini aktardı. Bununla birlikte henüz mutabakat sağlanmamış politikaları ve eşitsiz büyüme ortamını hatırlatarak küresel hurda piyasasında belirsizliğin devam edeceğini öne sürdü.
