SteelOrbis 2009 Güz Konferansı ve 61. IREPAS Toplantısı'nın açılış oturumunda, CELSA'dan Kim Marti Subirana dünya genelinde yaşanan derin krizin ardından, Asya ekonomilerinin güçlü performansıyla dünya ekonomisinin yeniden büyümeye başladığını belirtti. Bununla birlikte, 2010 yılı genel piyasa görünümüyle ilgili olarak Marti, gelişmekte ve kalkınmakta olan ekonomilerin iyileşme konusunda açık ara önünde olduğunu, gelişmiş ekonomilerde ise daha önce benzeri görülmemiş düzeydeki kamu müdahalesinin faaliyetlere istikrar kazandırdığını belirtti. Ancak, tüm bu gelişmelere rağmen iyileşme hızının yavaş olması bekleniyor: Gelişmiş ekonomilerin 2010 yılının büyük kısmında yavaşça büyümesi beklenirken, yıllık büyüme hızının %1,25 olacağı ve işsizliğin artacağı öngörülüyor. Öte yandan, gelişmekte olan ekonomilerin gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) artışının, Çin'in ve diğer Asyalı gelişmekte olan ekonomilerin etkisiyle 2010 yılında yaklaşık %5 seviyesine ulaşması bekleniyor.
Marti sunumunda bazı iyi haberlere de yer verdi ve 2009 yılında 1,5 milyon mt olarak tahmin edilen Irak'ın inşaat demiri tüketiminin 2011 yılında 3 milyon mt'a ulaşacağını söyledi. ABD imalat endeksi, 18 aylık daralmanın ardından Ağustos ayında %52,9'a yükseldi. Bununla birlikte, ABD'deki müşteri stokları %3,5 azaldı. Marti, OECD ülkelerinin bileşik öncü göstergelerinin son değerlendirmesine göre, başlıca yedi OECD ekonomisinin tamamında iyileşme işaretleri açıkça görülürken, Çin, Hindistan ve Rusya'da da iyileşme işaretleri olduğunu belirtti ve IMF Direktörü Dominique Strauss-Kahn'ın sözlerine yer verdi: "Dünya ekonomisinin 2010 yılının ilk yarısında başarısızlık riski olmaksızın yeniden büyümeye başlaması bekleniyor."
CELSA yetkilisi, Dünya Çelik Birliği'nin (worldsteel), 2008 yılında %1,4 gerileyen dünya çelik tüketiminin 2009 yılında %8,6 azalarak 1,104 milyar mt seviyesine gerileyeceği tahminini yaptığını belirtti. Bu tahmin, Nisan ayında görünür tüketimin yıl genelinde %14,1 azalacağı tahminine göre iyileşme kaydetti. Söz konusu iyileşme, Çin'de çeliğe olan talebin alışılmışın dışında bir oranda artışından kaynaklandı. 2009 yılının ikinci yarısının başlangıcından bu yana dünya genelinde görülen iyileşme işaretleri ile birikte, dünyada çeliğe olan talebin 2010 yılında %9,2 artarak 1,21 milyar mt'a ulaşacağı tahmin ediliyor. Bu 2008 yılı seviyelerine geri dönüleceği anlamına geliyor.
Marti sunumuna, mevcut çelik ve uzun ürün tüketim rakamlarıyla devam etti ve yıllara göre inşaat demiri tüketiminin bölgelerdeki dağılımını gösterdi. Buna göre, 1992 yılında Doğu ve Güneydoğu Asya'nın dünya inşaat demiri tüketiminde %48 olan payı, 2008 yılında %60'a çıktı. Aynı dönemde Avrupa'nın dünya inşaat demiri tüketimindeki payı %18'den %9'a gerilerken, Kuzey Amerika'nın 1992 yılında %9 olan payı 2008 yılında %6 seviyesine geriledi. BDT'nin %7 olan payı 2008 yılında %5 seviyesine düşerken, dünyanın geri kalanının 2008 yılında inşaat demiri tüketimindeki payı %20 seviyesinde yer aldı.
Sunumun bir diğer ilgi çekici noktası, 2003 ve 2008 yıllarında kişi başına düşen inşaat demiri tüketiminin karşılaştırılması oldu. 2003 yılında 39 kg olan Çin'de kişi başına düşen inşaat demiri tüketimi 2008 yılında 71 kg'a çıkarken, 2003 yılında kişi başına inşaat demiri tüketimi 253 kg olan Güney Kore, 2008 yılında kişi başına 234 kg inşaat demiri tüketimiyle dünya genelinde ilk sırada yer alıyor. 2003 yılında 53 kg olan Türkiye'de kişi başına inşaat demiri tüketiminin ise 2008 yılında 99 kg'a çıktığı tahmin ediliyor.
Marti sunumunun sonunda, yakın gelecekteki genel görünüme yer verdi. Marti, bir yıldan uzun süredir stokların azaldığına dikkat çekti. Marti'ye göre piyasaya olan güvenin eski seviyelere dönmesiyle, dünya genelinde yeniden stok alımları başlayacak. Ekonomilerin büyüme yoluna girmeleriyle de reel talep seviyesi ivme kazanacak. Öte yandan, hurda fiyat seviyeleri ve diğer maliyetler hala üreticileri fiyatları artırmaya veya üretimi azaltmaya zorluyor. Son, ama çok önemli bir diğer nokta da banka kurtarma planlarından ve teşvik paketlerinden olumlu sonuçların alınması. Bu önlemler, ekonomi sağlıklı büyüme seviyelerine ulaşana kadar devam edecek ve piyasaların gelecekteki görünümüyle ilgili iyimserliğin güçlendirilmesinde faydalı olacak.
Sonuç olarak, ekonomiler iyileştikçe, inşaat demirine olan talep yavaşça ivme kazanacak. Üreticiler ise hala maliyet baskısı altında. Üretim kısıntılarına zorlayan bu baskı yakın gelecekte fiyatları yukarı çekebilir.
