27-29 Nisan tarihlerinde Atina’da gerçekleşen SteelOrbis 2025 Bahar Konferansı & 92. IREPAS Toplantısı’nda İspanya merkezli CELSA Group İhracat Direktörü Alexander Gordienko, 2025 ve 2026 yıllarında küresel gayrisafi yurt içi hasılanın tarihsel trendlerin altında ancak çelik talebini sürdürmeye yetecek kadar istikrarlı olmak üzere %3,3 oranında büyüme göstermesinin beklendiğini ifade etti. ABD vergi savaşını başlatmadan önce yapılan tahminlere göre gelişmiş ekonomilerin GSYİH büyümesinin 2025 yılında %1,8 (şu anda %1,9) olması beklenirken, gelişmekte olan pazarların %4,2 oranında büyümesi ve Asya’nın %5’in üzerinde büyüme oranı kaydetmesi öngörülüyordu. Gordienko, “Henüz tahminde bulunmak için erken ancak küresel bir yavaşlama görüleceği söylenebilir,” ifadelerini kullandı. Bu yıl için ABD ekonomisine ilişkin büyüme tahmini %0,5-0,6’ya indirilirken, bu yavaşlama alım gücünün ve fiyatların düşeceğini gösteriyor. Gordienko, ABD’de durum bu kadar kötüleşirse acil durum teşvikleri açıklanabileceğini ve faiz oranlarının indirilebileceğini, böylece yıl sonunda talebin canlanabileceğini belirtti.
Çelik üretimine bakıldığında, worldsteel’in verilerine göre 2024 yılında küresel çelik üretiminin yatay seyrederken, elektrik ark ocağının çelik üretimindeki payı %31’e yükselerek hurda bulunabilirliği ve fiyatlandırmayı başlıca maliyet faktörü haline getirdi. Bu yılın birinci çeyreğinde Hindistan ve Çin’de çelik üretimi artarken, Vietnam, Malezya ve Endonezya küresel piyasadaki başlıca tedarikçiler haline geldi. Öte yandan İran, Afrika, Türkiye, AB, ABD ve Rusya’da çelik üretimi düşüş gösterdi. Bunun çelik sektöründeki eski güç odaklarının üretimi azalırken, yenilerinin güç kazandığı sessiz bir değişime işaret ettiğini söyleyen Gordienko, “Asıl olay kimin daha fazla çelik ürettiği değil, kimin daha ucuza ürettiği ve ihracat pazarına daha fazla tonaj ayırdığı,” şeklinde konuştu.
Küresel ticarette görülen bölgeselleşme, jeopolitik riskler, üretimlerinde hem elektrik ark ocağı hem de yüksek fırın kullanan üreticiler ve uyumsuz karbon politikaları gibi faktörlerin piyasadaki dalgalanmaları yapısal hale çevirdiğini belirten Gordienko, “Bu durum, resesyon ya da büyümenin etkilerinden çok piyasanın kendi yapısından kaynaklanmaya başladı,” dedi. CELSA yetkilisi, dünyanın en büyük iki ekonomisi olan ABD ve Çin birbirlerine ticari ambargo uyguladıklarında herkesin etkileneceğini ve taraf seçmek zorunda kalacağını belirtti.
Küresel uzun mamul piyasasına ilişkin Gordienko, Çin’in uzun mamul ihracatının istikrarlı veya artan üretim ile zayıf iç piyasa nedeniyle büyümeye devam edebileceğini ve Çin’den yapılan her bir ekstra milyon metrik ton ihracatın FOB bazındaki küresel fiyatların 5-7$/mt düşmesine yol açabileceğini ifade etti. Bu yılın birinci çeyreğinde küresel uzun mamul tüketimi, filmaşin ve ticari profil tüketimindeki artış sayesinde %0,7 yükselirken, inşaat demirinin %45 olan payı, filmaşin ve ticari profil karşısında yavaş yavaş azalıyor. Hurda ve inşaat demiri fiyatları arasındaki farkın 160-180$/mt seviyesinde kaldığını belirten CELSA yetkilisi, kâğıt üzerinde kabul edilebilir görünen bu seviyenin aslında dalgalı piyasa koşullarında tehlikeli olduğunu vurguladı.