Osman Tufan: “İç piyasadaki büyüme sayesinde, üretim artışı sektöre sorun yaratmaz”

Cuma, 19 Ekim 2012 15:26:00 (GMT+3)   |   İstanbul
       

Türk Çelik Sektörü'nün önde gelen profesyonellerinden Payas ve Çevresi Haddeciler, Sanayiciler Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Tufan Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Osman Tufan, sektörü tüm detaylarıyla değerlendirirken, sanayicilerin yaşadığı sıkıntıları ve piyasanın görünümünü değerlendirdi.

Türkiye'nin sıvı çelik üretimindeki artışı biliniyor. İskenderun'un, Payas ve Dörtyol'da yoğunlaşan demir çelik firmalarıyla sadece demir çelik bölgesi değil, enerji konusunda da bir odak noktası olduğu gerçeğini de göz önüne aldığımızda, size göre Türkiye çelik piyasasının öncelikli ihtiyacı nedir? Yatırımları çelik ürünleri açısından orantılı görüyor musunuz?

Sektörümüzün milyarlarca dolar yatırımla oluşturduğu ve önemli bir kısmını kullanamadığı kapasitelerin ekonomiye kazandırılabilmesi ve kriz ortamında uluslararası piyasadaki rekabet gücünü koruyabilmesi için, enerji fiyat artışının üreticimize yansıtılmaması gerekir. Dünyada bu kadar acımasız rekabet  varken elektrik ve doğalgaza yapılan zamların sanayiciye yansıtılması tüm sanayici üreticilerimizin   diğer dünya üreticileri karşısında  rekabet etmelerini zorlaştırmaktadır. Zammı bir kenara bırakın, sanayicilerimiz muhakkak hafta sonu ucuz enerji ile desteklenmelidir. Nihayetinde demir çelik piyasası cari açığın kapanmasında büyük etken oluşturmaktadır.

Kömür ithalatında CIF bedelin yüzde biri ile, hurda ithalatında CIF bedelinin binde beşi oranındaki çevre katkı payı kesintisine son verilmesine, elektrik enerjisi üzerindeki, başta TRT payı olmak üzere, sektörle hiçbir ilgisi bulunmayan her türlü fon ve kesintinin kaldırılmasına ve enerji girdi maliyetleri ile ilgili subjektif nitelikteki muhtelif problemlerin süratle çözülmesine Dahilde İşleme Rejimi'nin (DİR), oluşan yeni şartlar muvacehesinde yerli girdi tedariğini teşvik eden bir çerçeveye oturtulmasına acilen ihtiyaç duyulmaktadır.

Ayrıca, AKÇT (Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu) ile aramızdaki Serbest Ticaret Anlaşması nedeniyle, devlet yardımlarından yararlanamayan çelik sektörümüz, Avrupa'daki yeni çelik tanımı çerçevesinde, hurda, kömür ve demir cevherinin çelik tanımından çıkartılmış olması nedeniyle, söz konusu hammaddelerde teşvik verilebilmesini mümkün kılacak mekanizmaların geliştirilmesine ihtiyaç duymaktadır. Bu hammaddelerde teşvik verilmesinin, ihtiyacının önemli bir kısmını ithalat yolu ile karşılayan çelik sektörümüzün, iç piyasadan girdi tedariğini artırmasına, dolayısıyla ithalata ödenen yüksek hammadde bedellerinin azalmasına katkıda bulunacağını değerlendirilmektedir. Ayrıca bu tür bir yaklaşım, Yerli Girdi Tedarik Stratejisi'nin hedefleri ile de uyumlu olacaktır.

Söz konusu öncelikli sorunların çözülmesinin, Türkiye'ye üretim, istihdam ve ihracatta artış yanında, ödemeler dengesi açığının kapatılması yönünde ciddi katkılar sağlayacağı hususu da göz önünde bulundurularak, 2009 yılından beri gündemde olan sorunlarımızın çözümü için, daha fazla zaman kaybedilmeksizin, müşahhas adımlar atılması beklenmektedir.

 Türkiye'de  her dönemde olduğu gibi bu dönemlerde de belli üretim bazına  ulaşılmakta.Bu ürünlerin üretimi orantılı gözükmemekte olup üretim planlaması yapılmadığı gözlemlenmektedir. Bu üretim planlarının ihtiyaca göre yapılandırılması zorunlu hale getirilmelidir, aksi halde tek çeşit ürün üretimi üzerine yoğunlaşmalar oluşmaktadır.

İskenderun Körfezi'ni özellikle Irak, Suriye, İran ve Ürdün gibi pazarlar açısından nasıl değerlendirirsiniz?

1980-1988 yılları arası yaşanan Irak - İran savaş dönemi ve bu dönem öncesinde ekonomisi önemli boyutta gelişerek uluslararası dikkat çeken İskenderun limanı, adeta savaşın sona ermesiyle derin bir uyku krizine girmişti. 1988 yılından itibaren İskenderun ekonomisinin gerileme devrinin başlaması sonucunda, devasa büyüklükteki İskenderun Demir Çelik (İSDEMİR) tesislerini, İskenderun limanını, dolayısıyla Hatay'da yaşayan küçük ve orta boy işletmelere de olumsuz yönde domino etkisi yaratmıştı. Bu haliyle İskenderun limanı ve İSDEMİR 'in varlığı, bölge ekonomisinin kronik yarası ve ülkemizin de kamburu haline gelmişti.

 Bölgede ekonomik canlılığa hareket kazandıracak yöndeki mantıklı girişimler, olumsuz yönde yaşanan domino taşlarını ters yöne yatırmaya başlamıştı. Nitekim TOSYALI Holding, İSDEMİR ve MMK ATAKAŞ ın ülkemiz ve dünya ülkeleri için çok büyük talebi bulunan demir çelik yassı ürün proje yatırımlarını sonuçlandırması olayı, artık bölge kalkınmasından ziyade ülke kalkınmasını da tetikler hale gelmişti.

İskenderun Körfezi'ndeki  demir çelik üretimi Türkiye üretiminin yaklaşık %50 sini oluşturmaya başlamıştır. Özellikle komşularımızla olan demir çelik ticareti son yıllarda üst seviyelere gelmiştir. Lokasyon olarak bulunduğumuz Körfez Bölgesi 2000'li yıllardan sonra Afrika ve Orta Doğu bölgelerine hakim olma durumu ortaya çıkmıştır. Komşu ülkelerdeki pazarların canlı ve Türkiye ‘ye açık olmasının herzaman menfaatimize olduğu kanaatindeyim.         
                                                                             
İran'ın bu yıl kütük piyasasında yarattığı canlanma konusunda ne düşünüyorsunuz? Sizce bu durum Türkiye'yi nasıl etkiledi?

Demir çelik piyasasını ele aldığımızda, kütük ihtiyacının bir bölümünü Rusya, bir bölümünü ise Türkiye'den karşılayan İran, ticari kolaylıklar nedeniyle gözünü Türk kütük piyasasına çevirmiş durumda. Türk menşeli kütük ithalatında akreditif açılabilmesi ve Rusya'dan ithalatta yaşanan sıkıntılar nedeniyle İran'dan Türkiye'ye daha çok talep gitmeye başladı.

İran'da doların karaborsada olması sebebiyle, İran piyasasında dolar kurun giderek arttığı görülüyor. İran Sanayi, Maden ve Ticaret Bakanlığı'na bağlı İran Ticareti Geliştirme Kurumu tarafından yayınlanan genelgeyle ithalatçılara belirli şartların taşınması durumunda kara borsaya dönüşmüş serbest döviz piyasa kurunun çok daha altından döviz sağlanabiliyor ve akreditif açılabilmesinin avantajı da bu noktada ortaya çıkıyor. Zira, yüksek tonajlı alımlarda akreditif kullanımı ve İran Merkez Bankası'nın desteği daha da önem kazanıyor. Elbette ki İran'a akreditif yoluyla satış daha önce de açıktı ve Halk Bankası BDT menşeli kütükler için de akreditif kabul ediyordu. Ancak, Halk Bankası'nın sadece Türk menşeli kütük için akreditif açılmasına onay vermeye başlamasının ardından temmuz ayında İran'ın Türk menşeli kütüğe olan talebinde ciddi artış kaydedildi.

Halk Bankası'nın İran'a uygulanan ambargodaki açıklardan faydalanması, özellikle Türkiye'nin petrol ithalatında önemli bir rol oynuyor. Bu önemli rolle birlikte yurtdışında çok fazla etkili olmayan Halk Bankası özellikle petrol piyasasında hatırı sayılır bir üne kavuştu. Üstelik banka bu sayede Türkiye'nin komşu ülkesi İran ile olan ticaretinin yara almamasında önemli rol oynamış da oldu. Halk Bankası'nın İran'a kütük ihracatında akreditif kabul etmesi bir yandan da, İran'dan Türkiye'ye devam eden petrol ticareti nedeniyle oluşan dış ticaret açığının kütük satışlarıyla dengelenmesini hedefliyor. Türkiye uzun süredir İran'a peşin ödemeli olarak düşük tonajlı kütük satışı gerçekleştiriyor. İran'dan gelen kütük talebindeki artış ve akreditifli ödeme yapabilme olanağı Türk kütük piyasasının gücünü korumasına yardımcı olacaktır. İran'ın Türkiye'den almış olduğu kütükler  daralan piyasada özellikle bizim bölgemiz için can simidi niteliği kazanmıştır..

Eğitime verdiğiniz önemi biliyoruz. Ertu Demir Çelik olarak geçtiğimiz aylarda 50 bin kitap bağışıyla rekor kırmıştınız. Ayrıca Tufan Yıldızlar Koleji ile eğitime doğrudan destek veriyorsunuz. Demir çelik sektöründe işgücü ve eğitim konularında neler söylemek isterseniz?

Çocukluğumda makine mühendisi olmak istiyordum. Ancak okuyamadım. Belki idealimi yakalayamadım ama hayatım boyunca eğitim alanında büyük işler başarmak istedim. Varsayılan geleceği değiştirecek yeni bir gelecek yaratma hedefine kilitlendim. Bu gün yüzlerce, binlerce makine mühendisi, doktor, ekonomist, siyasetçi ve birçok meslek sahibi olabilecek gelecek nesillerin yetişmesini sağlayacak Dörtyol'da Kolej satın aldım. Her geçen gün filizlenen Tufan Yıldızlar Koleji'nden vatanını, milletini seven, ülkesine ve yaşadığı bölgesine önemli katkılar sunan, ufku açık gençlerin yetişmesine katkıda bulunduğum için büyük mutluluk yaşıyorum. Yaşadığın bölgenin sadece sanayi kısmına değil, eğitim sektörüne de hizmet edilmesine inanan biriyim. Benim için eğitim her şeyin başında gelir.

 Demir çelik sektörü ciddi boyutta  kalifiye eleman sıkıntısı çekmektedir. İnanıyorum ki üniversiteler ve liselerde yapılan sanayiye yönelik eğitim yatırımlar bilinçli ve donanımlı kalifiye eleman yetiştirme konusunda çok büyük katkı sağlayacaktır. Okullu olup da  üretim aşamasında görev alan çalışanlarımız fabrikamızın kaliteli üretim yapmasında ve dünya pazarında iyi bir yer  edinmesinde etkili olacağı kanaatindeyim.Bölge OSB'sinin ihtiyacı doğrultusunda hangi  meslek grubundan elemana ihtiyaç varsa okulların o mesleğe yönelik açılması daha uygun olacaktır.

Çin'de özellikle son açıklanan yatırım projeleri sonrasında uzun ürünlerde olumlu bir hava gözleniyor. Avrupa'da ise atmosfer tüm yaz olduğu gibi olumsuz seyrediyor. Türkiye'de ise son dönemde inşaat demiri fiyatlarındaki gerilemenin nedeni sizce ne oldu?

Dünyanın en büyük demir cevheri tüketicisi ve ithalatçısı olan Çin'in alımlarını bekletmeye başlaması ile birlikte demir cevheri fiyatları kısa süre içerisinde keskin bir düşüş gösterdi. En son 2009 yılının Ekim ayında 90$/ton seviyesinin altına gerileyen spot demir cevheri fiyatları, söz konusu tarihten itibaren ilk kez 86$/tona kadar geriledi.

Demir cevheri fiyatlarının, Temmuz ayından bu yana %36 oranında değer kaybettiği ve Çin piyasalarındaki daralmanın etkisi ile birlikte mevcut gerileme eğiliminin devam edebileceği görülüyor.

Çin'deki nihai mamul talebinin gözle görülür biçimde zayıfladığı, azalan ticari faaliyetlere paralel olarak fiyatların da gerileme trendini izlediği ve piyasadaki sıkışma nedeniyle çelik üreticilerinin demir cevheri alımlarını minimize ettikleri dile getiriliyor.

Çin merkezli çelik üreticilerinin, yurtdışından demir cevheri siparişleri vermek yerine ihtiyaçlarını Çin limanlarından tedarik etmeye başladıkları gözleniyor. Şubat ayında 101 milyon tona ulaşan Çin limanlarındaki demir cevheri stokları, Ağustos sonu itibariyle 98 milyon ton seviyesinde bulunuyor.

Özellikle Çin'in açıkladığı yatırım projeleri Eylül ayı ortasından itibaren düşüş eğilimindeki demir çelik fiyatlarının durmasına neden olmuştur. Çin'de gelişen olumlu haberler demir çeliğe olan talebin hammadde fiyatlarından başlayarak yukarı doğru tırmanmasına sebep olmuştur. Aynı olumlu haberler diğer demir çelik üreticilerini etkileyerek fiyatlardaki düşüş yatay seviyede devam etmiş bazı ülkelerde ise yukarı doğru tırmanış söz konusu olmuştur. Türkiye'de ise fiyatların düşmesine  uluslararası satıcıların Çin piyasaya giriyor söylentisi sebep olmuştur. Diğer sebep ise üreticilerin hammadde stoğunu fazla yapmasından kaynaklanmıştır. Hammadde stoğu fazla olunca üretim kapasitesi düşme yerine artmıştır.Üreticiler de ucuz satışa yönelmişlerdir. Bu da Türk çeliğinin fiyatının ucuzlamasını sağlamıştır.

2012 yılının sektörel açıdan genel değerlendirmesini ve 2013 yılının ilk çeyreğine dair beklentilerinizi alabilir miyiz?

2012 yılında demir çelik sektörü üretimini artarak kapatacağı görünüyor. Dünyada sürmekte olan uzun kriz dönemi , özellikle bizim de içinde bulunduğumuz Arap Baharı 2012 hedeflerimize ulaşmamıza engel olmuştur. Bu kadar olumsuzluğa rağmen Türk Demir Çelik sektörü Dünyadaki rekabet piyasası içinde kendine bir yer bulmayı başarmıştır.

2013 yılında, ham çelik üretiminin %11 civarında artışla 38 milyon ton seviyesine ulaşması, demir çelik ürünleri ihracatının miktar açısından %8, yurtiçi çelik ürünleri tüketiminin de %8 civarında artması bekleniyor. Başlatılacağı bildirilen kentsel dönüşüm projeleri ve altyapı yatırımlarının, yavaşlayarak da olsa, Türkiye'nin gelişme hızını sürdürmesine ve çelik talebini artırmasına imkân sağlayacağı; diğer taraftan, yeni kapasitelerin, ithal ikâmesi yanında, çelik tüketen yeni sanayi kollarının oluşmasını da teşvik edeceği değerlendiriliyor. 

Yurtiçi talepteki canlılığa ve yeni kapasitelerin devreye girmesine bağlı olarak, üretim artışının beklentilerin de üzerine çıkma ihtimalinin bulunduğu ve ihraç piyasalarındaki daralma eğilimine rağmen, ithal ikamesi yolu ile, yurtiçi talebin giderek artan oranlarda Türk çelik sektörü tarafından karşılanmaya başlanacağı tahmin ediliyor.  Bu yönü ile, Türk çelik sektörünün, özellikle büyüyen iç piyasasını daha fazla değerlendirme imkânına sahip olması sebebiyle, üretim artışının sektör üzerinde ciddi bir problem yaratması beklenmiyor. İhraç piyasalarındaki olası açılımların, üretimin daha yüksek seviyelere çıkmasını destekleyerek, kapasite kullanım oranlarının yeniden %80 seviyesine yaklaşmasına katkıda bulunacağı değerlendiriliyor. 2013 yılında dünya ekonomisindeki belirsizliklere ve talepteki daralma eğilimine rağmen, son iki yıldan bu yana genel olarak yükseliş trendi içerisinde olan demir çelik ürün fiyatlarının, talepteki ve girdi maliyetlerindeki artışlara paralel olarak, 2013 yılında da artış eğilimini sürdüreceği öngörülüyor.


Benzer Haber ve Analizler

İskenderun’da bir üretici uzun mamul fiyatlarını açıkladı

06 May | Uzun Ürünler ve Kütük

Türkiye spot piyasasında yerel inşaat demiri fiyatları TL bazında çoğunlukla gevşedi

06 May | Uzun Ürünler ve Kütük

Çin tatilden güçlü döndü, uzun mamul fiyatları yükselirken piyasaya temkinli iyimserlik hakim

06 May | Uzun Ürünler ve Kütük

Shagang Group Mayıs başı için yerel inşaat demiri fiyatlarını değiştirmedi

06 May | Uzun Ürünler ve Kütük

Tayvan yerel piyasasında inşaat demiri fiyatları - 18. Hafta, 2024

03 May | Uzun Ürünler ve Kütük

Güney Avrupa uzun mamul piyasası durgun ama fiyatlar yukarı yönlü

03 May | Uzun Ürünler ve Kütük

Türkiye’nin inşaat demiri ihracatı Ocak-Mart döneminde %8,9 yükseldi

03 May | Çelik Haberler

Romanya’da uzun mamul fiyatları tatil öncesinde yatay

02 May | Uzun Ürünler ve Kütük

ABD Türkiye’den ithal inşaat demirine yönelik incelemenin nihai sonuçlarını açıkladı

02 May | Çelik Haberler

ABD yerel inşaat demiri piyasasının kısa vadede aynı kalması bekleniyor

02 May | Uzun Ürünler ve Kütük