Çolakoğlu Metalurji: Alternatif kaynakların ve düşük karbonlu hammadde çözümlerinin değerlendirilmesiyle hammadde stratejimizi çeşitlendirmeyi planlıyoruz

Pazartesi, 15 Eylül 2025 14:35:33 (GMT+3)   |   İstanbul

Çolakoğlu Metalurji Satış ve Pazarlama Direktörü Gökhan Erdem ile çelik sektörüne dair son durumu, küresel piyasada artan korumacı önlemleri ve önümüzdeki döneme ilişkin beklentileri konuştuk. 

Firmanızın faaliyetleri hakkında bilgi alabilir miyiz? 

Mehmet Rüştü Çolakoğlu tarafından 1945 yılında Karaköy’deki çelik ticarethanesiyle temelleri atılan Çolakoğlu Metalurji, Türkiye’nin önde gelen çelik üreticilerindendir. 1985 yılında filmaşin üretimiyle başlayan bu yolculuk, 1990’da nervürlü inşaat çeliğini de ekleyerek ürün yelpazesini genişletti. Sektördeki öncü konumumuzu 2005 yılında başlattığımız çelikhane ve sıcak rulo sac üretim yatırımları, 2010 yılında devreye aldığımız sac haddehanesi ile daha da güçlendirdik. 

Sahip olduğumuz modern tesisler ve teknolojiler sayesinde, ultra düşük karbonlu çeliklerden kompleks faz çeliklere kadar, geniş bir ürün yelpazesinde üretim yapıyoruz. Ürettiğimiz yassı çelik ile, otomotiv, jant, makine imalat, petrol ve boru sondaj, konstrüksiyon ve zirai aletler gibi pek çok sektöre önemli katkılarda bulunuyoruz.  Ayrıca inşaat demiri ile inşaat sektörüne ürün tedariki de sağlıyoruz. 

Talep ve fiyatlardaki gidişat hakkında neler söyleyebilirsiniz?

Talep ve fiyatlardaki durum piyasadaki genel durağanlık paralelinde yatay bir seyir izlemektedir. Ekonomik belirsizlikler ve zayıf talep görünümü fiyat hareketlerini sınırlı tutmaktadır. Bu dönemde Çolakoğlu Metalurji olarak, esnek üretim yapımız ve müşteri odaklı yaklaşımımızla piyasa koşullarına hızlı adapte olmaya devam ediyoruz. 

Maliyet açısından hurda ve kütüğe bakıldığında önümüzdeki dönem için hammadde kullanımına yönelik planlarınız nedir?

Çolakoğlu Metalurji olarak, önümüzdeki dönemde, sürdürülebilirlik ve maliyet etkinliği hedeflerimiz doğrultusunda hurda kullanım oranımızı artırmaya odaklanıyoruz. Bu kapsamda, yüksek kaliteli hurdanın tedarikini önceliklendirerek hem üretim verimliliğimizi yükseltmeyi hem de karbon girdimizi azaltmayı hedefliyoruz. Aynı zamanda alternatif kaynakların ve düşük karbonlu hammadde çözümlerinin değerlendirilmesiyle hammadde stratejimizi çeşitlendirmeyi planlıyoruz. Süreçlerimizi dijitalleştirerek ve yapay zeka destekli modellemelerle verimlilik analizlerini derinleştirerek kaynaklarımızı daha etkin kullanmayı amaçlıyoruz. Böylece hem maliyet avantajı sağlamayı hem de çevresel etkilerimizi azaltmayı mümkün kılacak bir hammadde yönetimi stratejisi geliştiriyoruz.

İhracat piyasalarındaki durumu nasıl yorumluyorsunuz? Özellikle Kuzey Afrika ile rekabet konusunda neler söyleyebilirsiniz?

Demir çelik sektörü, sanayileşmenin ve ekonomik kalkınmanın temel yapı taşlarından biri olarak, Türkiye’nin küresel rekabet gücünü belirleyen stratejik alanlardan biridir. Ülkemiz, küresel ölçekte yaşanan hızlı dönüşümlere uyum sağlayabilen esnek üretim yapısı ve dinamik iş gücü sayesinde bu alanda önemli bir konuma ulaşmıştır. Biz de Çolakoğlu Metalurji olarak, bu dönüşümün öncülerinden biri olmanın sorumluluğuyla hareket ediyor, ihracatta rekabetçi kalabilmek adına çok yönlü stratejiler geliştiriyoruz.

Yeşil çelik üretiminde sahip olduğumuz teknolojik altyapı, dijitalleşme odaklı süreçlerimiz ve çevresel etkileri en aza indirmeyi hedefleyen sorumlu üretim anlayışımız, uluslararası pazarların beklentilerini karşılamamıza ve bu sayede önemli bir avantaj elde etmemize imkân tanıyor. Sadece ürün kalitemizle değil; temeline operasyonel verimlilik, iş sürekliliği, veri güvenliği, dijital dönüşüm ve risk yönetimini yerleştirdiğimiz bütüncül sürdürülebilirlik yaklaşımımız sayesinde de tercih edilen bir marka konumuna ulaştık. Etkin proje yönetimi kabiliyetimiz sayesinde hem yerel hem de küresel ölçekte birçok büyük projeye değer katıyoruz. Ürünlerimiz; yenilenebilir enerji altyapılarından konut ve iş merkezi inşaatlarına, içme suyu ve gaz dağıtım hatlarından enerji nakil sistemlerine, liman ve baraj projelerinden doğal gaz ve petrol boru hatlarına kadar pek çok kritik alanda kullanılmakta. Bu da global ve yerel ölçekte güvenilir bir çözüm ortağı olarak konumlanmamızı sağlıyor.

Rekabet gücümüzü ise dört temel stratejik unsur üzerine inşa ediyoruz. İlki, stratejik satış ve pazarlama yaklaşımımız. Hedef pazarlarda derinlemesine analiz yaparak doğru ürünleri doğru zamanda sunuyor, müşterilerimizin ihtiyaçlarına özel çözümler geliştiriyoruz. İkinci olarak, geniş ve kaliteli ürün çeşitliliğimiz ile sürekli iyileştirme kültürümüz sayesinde, her geçen gün daha rekabetçi hale geliyoruz. Üçüncü olarak, müşteri ilişkileri yönetimine büyük önem veriyor, satış sonrası hizmet kalitemizle uzun vadeli iş birlikleri kuruyoruz. Son olarak, yerel ve uluslararası iş birliklerimizle hem pazardaki etkinliğimizi artırıyor hem de küresel ölçekte sinerji yaratıyoruz. Bu stratejilerimiz, marka gücümüzün ve güvenirliliğimizin temelini oluşturuyor.

Kısacası, şirket olarak, sadece ürün değil; güven, sürdürülebilirlik ve çözüm sunuyoruz. Bu yaklaşımımızla, güçlü ve kalıcı bir rekabet avantajı elde etmeye devam ediyoruz.

ABD şu an tüm ülkeler için %50 vergi uyguluyor, bir taraftan da antidamping vergileri revize edildi. Bu durumda ABD’ye satışlar konusunda bir değişiklik olmasını bekliyor musunuz?

2018 yılında Section 232 kapsamında başlayan tarife uygulamaları ABD pazarında Türk çeliğinin rekabetçi olamamasına neden olmuştu. Bugün tarifelerde tüm ülkelere eşit bir yaklaşım sergilenmesi ABD pazarında Türkiye aleyhine olan negatif ayrışmanın sonlanmasını sağlayacaktır. Ancak bu durum büyük üretim kapasitesine sahip Çin, Hindistan, Kore, Japonya gibi ülkelerin yeni pazar arayışlarına girmelerine neden olmaktadır. ABD pazarında yaşanan gelişmeleri yakından takip ediyor ve önemli bir ihracat pazarı olarak konumlandırmaya devam ediyoruz. Ürün çeşitliliğimiz, yüksek katma değerli çelik üretebilme yeteneğimiz ve müşteri odaklı esnek yaklaşımımız ile bu süreci de yönetmeye devam ediyoruz. 

Dünya genelinde gittikçe artan korumacılık piyasalarda ne gibi değişikliklere yol açıyor?

2025 yılı ülkelerin korumacılık önlemlerini artırdıkları ve ekonomik belirsizliklerin ön planda olduğu bir dönem olarak şekillenmektedir. Çolakoğlu Metalurji olarak biz, uzun vadeli stratejilerimizi koruyarak çevik üretim yapımız ve ihracat gücümüzle bu zorlu dönemde de müşterilerimize sürdürülebilir çözümler sunmaya devam ediyoruz. Piyasalardaki bu dalgalanmaları, operasyonel verimliliğimizi artırma, yeni pazar fırsatlarını değerlendirme ve düşük karbonlu üretime geçiş sürecimizi hızlandırma yönünde bir fırsat olarak görüyoruz.

AB ithalat kotasında biliyorsunuz köşebent ve profil için Türkiye’nin kendi kotası yoktu, 1 Ağustos itibarıyla ülkeye özel kota geldi ve Türkiye’nin ihraç edebileceği tonaj çoğaldı. Sizce bunun etkileri ne olur?

AB’de yaşanan bu gelişmeyi olumlu değerlendirmek mümkün. Uzun soluklu partnerlik ilişkilerimizin olduğu bölgede, serbest ticaretin önünde duran sorunlar üzerinde yaşanan her türlü pozitif gelişme Türk çelik sanayisine olumlu katkı sağlayacaktır. Çolakoğlu Metalurji olarak, biz de kökeni geçmişe dayanan uzun vadeli iş ortaklarımız ile birlikte, sürdürülebilir üretim rotamızın avantajlarını Avrupalı partnerlerimize sunmaya devam edeceğiz.

Mevcut ekonomik durum inşaat faaliyetlerini ve işlerinizi nasıl etkiliyor?

Dünya genelinde ekonomik dalgalanmalar, hammadde fiyatlarındaki belirsizlikler ve tedarik zinciri sorunları, çelik üretim maliyetlerini ve fiyatlarını önemli ölçüde etkiliyor. Bu durum, inşaat projelerinin maliyet yapısını artırmakta, bütçe planlamalarını zorlaştırmaktadır.

Özellikle yüksek çelik fiyatları, inşaat sektöründe maliyet artışlarına neden olurken, bazı projelerin ertelenmesine veya küçültülmesine yol açabiliyor. Buna karşılık, ekonomik iyileşme ve altyapı yatırımlarının artması, çelik talebini canlandırarak piyasada hareketlilik yaratıyor.

Sonuç olarak, mevcut ekonomik koşullar, inşaat sektöründe faaliyet gösteren firmaların üretim planlamasını ve maliyet yönetimini daha dikkatli yapmasını gerektiriyor. Çelik piyasasındaki dalgalanmalara hızlı adapte olabilen işletmeler, rekabet avantajı elde edebiliyor ve projelerini kesintisiz bir şekilde devam ettirebiliyor.

2025 yılı nasıl geçiyor, yılın geri kalanına ilişkin beklentileriniz neler?

2024 yılı, Türk çelik sektörü için küresel piyasalardaki dalgalanmaların etkilerinin yoğun hissedildiği bir dönem olmuştur. Özellikle Çin ve diğer Uzak Doğu Asya ülkelerinin Türkiye’yi hedef pazar olarak görmesi, yerli üreticiler üzerinde haksız bir baskı yaratmış; bu durum iç piyasada arz-talep dengesizliklerine ve fiyat oynaklıklarına sebep olmuştur.


Benzer Haber ve Analizler

Kuzey Afrikalı sıcak rulo sac ihracatçıları aktif teklif verirken, iç piyasa güçlü kaldı

23 Eki | Yassı Ürünler ve Slab

Türkiye sıcak rulo sac piyasası yatay, en cazip ithal teklifler Çin ve Rusya’dan geliyor

23 Eki | Yassı Ürünler ve Slab

Tayvan’da yassı mamul fiyatları - 43. Hafta, 2025

23 Eki | Yassı Ürünler ve Slab

Türkiye’de spot yassı mamul fiyatları değişmese de görünüm olumsuz

23 Eki | Yassı Ürünler ve Slab

Japonya çıkışlı sıcak rulo sac fiyatları Ekim ayında değişmedi, satışlar Körfez ülkeleri ve Güney Asya’ya yoğunlaştı

23 Eki | Yassı Ürünler ve Slab

Avrupalı sıcak rulo sac üreticileri fiyat artışlarına devam ediyor ancak alıcılar temkinli

23 Eki | Yassı Ürünler ve Slab

Çin çıkışlı galvanizli sac teklifleri hafif aşağı yönlü seyretti

23 Eki | Yassı Ürünler ve Slab

Çin çıkışlı soğuk rulo sac fiyatları hafifçe gevşedi

23 Eki | Yassı Ürünler ve Slab

Formosa Vietnam’da beklentilerin olumsuz kalmasıyla sıcak rulo sac tekliflerini aşağı çekti

23 Eki | Yassı Ürünler ve Slab

Hindistan çıkışlı galvanizli sac fiyatları durgun piyasa ve güçlü rekabet nedeniyle yatay

23 Eki | Yassı Ürünler ve Slab





iLab Ventures
Kariyer.net  -  Sigortam.net  -  Arabam.com  -  Cimri  -  Emlakjet  -  Endeksa  -  HangiKredi  -  Neredekal.com  -  Chemorbis