30 Kasım Çarşamba günü İstanbul Marriott Hotel Asia’da gerçekleşen 17. SteelOrbis Çelik Konferansı - “Çelik Piyasalarında Yeni Ufuklar”da Mesut Özdöl’ün moderatörlüğünde gerçekleşen panelde savaşın çelik sektörü üzerindeki etkileri, kapasite artışları, sektördeki gelişmeler ve piyasanın geleceğine yönelik beklentiler konuşuldu.
Dünyanın enerji maliyetleri açısından ikiye bölündüğünü, doğuda fiyatların ucuz, batıda ise pahalı olduğunu söyleyen Yassı Çelik İhracat ve Sanayicileri Derneği (YİSAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Çolakoğlu Metalurji İş Geliştirme ve Yurtdışı İştirak Direktörü Metin Tayfun İşeri, Türkiye’nin en büyük ihracat pazarlarından biri olan Avrupa’nın enerji fiyatları açısından devlet desteği aldığını hatırlattı. Kısa vadede uygulanacak bir önlem bulunmadığını söyleyen İşeri, Türk çelik üreticilerinin devlet desteği almaları durumunda telafi edici vergiyle karşılaşmaktan korktuklarını ifade etti. Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın etkileriyle ilgili olarak YİSAD Yönetim Kurulu Başkanı, önümüzdeki dönemde yaptırımların Türkiye’yi nasıl etkileyeceğinin bilinmediği, Rusya ile iş yapmak konusundaki kararın şirketlere bağlı olduğunu belirtti.
Türkiye çelik sektörünün rakibi Güney Kore’de enerji maliyetlerinin düşük olduğunu bildiren Soğuk Haddeleme, Galvanizli ve Boyalı Sac Üreticileri Derneği (SOGAD) Yönetim Kurulu Başkanı ve Borçelik Genel Müdürü Kerem Çakır, standart nihai mamul üretiminin toplam maliyeti içindeki payı %20’den %40’a çıkan enerji maliyetlerinin Türk çelik sektörünün rekabet gücünü olumsuz etkilediğini ifade etti. Şirketlerin enerji projelerine odaklanması gerektiğini söyleyen Çakır, yenilenebilir enerji kaynakları konusunda devletin teşvik açısından cesaretli adımlar atmasını istediklerini belirtti. Kapasite artışları hakkında Çakır, önümüzdeki dönemde Türkiye’nin uzun zamandır net ihracatçısı olduğu kaplama ve soğuk sac üretim kapasitesinin 1,5 milyon mt’dan 2,5 milyon mt’a yükseleceğini bildirdi. Kerem Çakır bu ürünlerin üreticilerin ellerinde kalmaması için Türk çelik sektörünün ABD ve AB ile arasındaki ticari ilişkileri yoluna sokması gerektiğinin altını çizdi. Borçelik Genel Müdürü yeşil mutabakat hakkında ise 2026 yılında AB’de yürürlüğe girecek olan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’nın teknolojik bir koruma önlemi olduğunu söyledi. Çakır, Türkiye’nin acilen AB’ye paralel emisyon ticaret sistemi kurması, toplanan vergilerin ise hızlı ve şeffaf bir şekilde başta yenilenebilir enerji projeleri olmak üzere dönüşüm projeleri için sektöre geri döndürülmesi gerektiğini ifade etti.
Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle Türkiye’nin en büyük hammadde tedarikçilerini kaybettiğini söyleyen Çelik Dış Ticaret Derneği Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve M Steel Dış Ticaret Genel Müdürü Mehmet Çakmur, Ukrayna’dan ithalatın tamamen durduğunu, Rusya’dan ithalatın ise azaldığını ifade etti. Türkiye çelik sektöründe ileriye dönük hammadde teminine ilişkin endişelerin ortaya çıktığını belirten Çakmur, Çin faktörünün hesaba katılmadığının altını çizdi. M Steel Dış Ticaret Genel Müdürü batıda savaş ve enerji maliyetleri konuşulurken, doğuda durgunluk olduğunu belirtti. Rusya’dan ucuza enerji temin eden Çin’de Covid-19 salgını ve inşaat sektöründe kaydedilen yavaşlama nedeniyle iç piyasanın durgunlaştığını söyleyen Çakmur, ülkenin ihracat satışlarına devam ettiğini bildirdi.
Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Yücel Boru Genel Müdürü Kemal Saraç, AB’deki son gelişmeler ve resesyon beklentilerinin Türkiye’nin üretimi ve ihracatını yeniden gözden geçirmesine neden olacağını ifade etti. Saraç, özellikle devlet desteği gerektiren spiral boru segmentinde üreticilerin kur farkından dolayı kayıplar yaşadığını söyledi. Türkiye çelik sektöründe yatırımların plansız olduğuna değinen Saraç, mevcut piyasa koşullarından dolayı önümüzdeki yıl tüm yeni kapasitelerin devreye alınmasının mümkün olmadığını, üretilen ürünün hammaddesi ithal edildiğinden bu kapasite artışlarının ithalata olan bağımlılığı artıracağını ifade etti.
YİSAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Gökmetal Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Demiruz, savaşın başlamasıyla ortaya çıkan tedarik sıkıntısı ve fiyat artışı endişeleri nedeniyle birçok piyasa oyuncusunun stok alım yaptığını hatırlattı. Türkiye’nin yassı mamul ihracatı hakkında ise Demiruz, bu yılın ilk 11 ayında sıcak rulo sac ihracatında %21, soğuk rulo sac ihracatında %28 ve kaplamalı sac ihracatında ise %32 düşüş kaydedildiğini bildirdi. İthalatta da bir miktar gerileme kaydedildi ancak ihracatta kaydedilen düşüş kadar keskin olmadı. Yassı mamul üretiminde ciddi bir düşüş kaydedilmezse bu yılın geçtiğimiz yıl kaydedilen seviyelere paralel kapanacağını ifade eden Gökhan Demiruz, resesyon beklentileri nedeniyle kapasite artışlarının yakın vadede devreye alınamayacak olmasının iyi bir haber olduğunu, Türkiye çelik sektörünün zamanlama hatası yaptığını belirtti.