28-30 Eylül tarihlerinde Münih’te düzenlenen SteelOrbis 2025 Güz Konferansı ve 93. IREPAS Toplantısı’ndaki panelde söz alan hammadde tedarikçileri komitesi başkanı Stena Metal International’dan Jens Björkman, komitenin küresel çelik ve hammadde piyasalarının genel durumuna ilişkin bulgularını özetleyerek ticaret, talep ve yatırımlarda yaşanan zorluklara dikkat çekti.

Björkman, son dönemde küresel ticaret koşullarının son derece zorlayıcı hale geldiğini belirterek mevcut durumu belirsizlik nedeniyle “yıkıcı” olarak nitelendirdi. Başta ABD’nin uyguladığı vergiler olmak üzere ticari engeller ile belirsizliklerin bazı ülkeleri alternatif pazarlar aramaya zorladığını ve bu değişimin Türkiye de dahil diğer piyasalar üzerinde baskı oluşturduğunu ifade etti. Piyasadaki korumacılık eğilimlerine değinen Björkman, Asya’dan gelen ucuz fiyatlı çelik akışının artması nedeniyle AB’nin Asya menşeli ürünlere ilave vergiler getireceğine dair söylentiler olduğunu belirtti. Öte yandan ucuz fiyatlı çeliğin ana ihracatçısı olan Çin’in, 2025 ve 2026 yıllarında çelik üretimini ve ihracatını azaltma yönünde sinyaller verdiğini ancak bu planların sonuç verip vermeyeceğinin görülmesini gerektiğini söyleyen Björkman, istikrarlı elektrik tedariki ve artan hurda arzı sayesinde ülkede uzun vadede elektrik ark ocağı bazlı üretime yönelik daha büyük yatırımların yapılmasının beklendiğini vurguladı.
Çelik sektöründe planlanan yeşil dönüşüm sürecinin giderek daha fazla sorgulandığına, birçok yatırımın iptal edildiğine veya ertelendiğine dikkat çeken Björkman, AB’nin elektrik ark ocaklı üretime geçiş sürecinin en az üç ila dört yıl ertelendiğini kaydetti. Avrupa’da emisyon ticareti ve diğer ilgili fiyatlandırma sistemlerinin tam olarak uygulanması durumunda emisyon azaltım teknolojilerinin daha geniş ölçekte devreye alınması gerekeceğini vurguladı. Ancak kısa vadede hidrojen bazlı doğrudan indirgenmiş demir (DRI) teknolojisi yerine doğal gaz kullanımının öne çıkabileceğini dile getirdi. Öte yandan Björkman, AB’nin hurdayı “atık” olarak sınıflandıran atık sevkiyatı düzenlemelerinin, özellikle Avrupa çıkışlı hurda satın almak için resmi onaya ihtiyaç duyan OECD dışı ülkelerin hurda ithalatında daha fazla bürokrasi yaratacağını, buna karşılık OECD ülkelerinin ticaretinin etkilenmeyeceğini ifade etti. Avrupa’da yerel hurda arz fazlasına ilişkin endişelere ilişkin açıklamalar yapan Björkman, Avrupa’nın hurda arzının zaten fazla olduğunun ancak temiz otomotiv hurdası gibi bazı kalitelerin arzında sıkıntılar yaşanabileceğinin altını çizdi. Bu dengesizliğin AB’li üreticilerin hurdayı Avrupa içerisinde tutma çabalarının sebebi olduğunu aktardı.
Türkiye’ye bakıldığında Björkman, son dönemde navlunda yaşanan artışın tedarikçiler üzerinde yük oluşturduğunu ve bu nedenle Türkiye’de fiyatların bir miktar arttığını, yine de bu durumun ne kadar süreceğini öngörmenin zor olduğunu belirtti. Türkiye’nin Dahilde İşleme Rejimi'nde yapılan değişikliklere değinen komite başkanı, halihazırda yüksek maliyetlerle boğuşan çelik üreticilerinin hurda fiyatlarında yaşanabilecek hafif artışlar nedeniyle kısa vadede rekabet gücünün zayıflayabileceğini ve dolayısıyla üretimlerinin azalabileceğini dile getirdi.
Son olarak Björkman, Körfez ülkelerinde hurda talebinin yerini çoğunlukla DRI/sıcak briketlenmiş demire (HBI) bırakmasının beklendiğini ancak DRI/HBI arzının da sınırlı olduğunu paylaştı. Avrupa’da ise hem yassı mamul üretimini hem de yeşil dönüşümü desteklemek amacıyla daha fazla hurdaya ihtiyaç duyulacak olmasına rağmen DRI/HBI ile hurdanın birlikte kullanılması ihtimalinin yüksek olduğuna dikkat çekerek sözlerini tamamladı.