Dünya üzerinde yaşayan çoğu insanın günlük hayatına girmiş bir kavramdır "arz ve talep'' olgusu. Bazen yıllardır doğru olduğuna inandığımız bilgilerin zaman içinde doğruluğunu yitirebildiği gerçeğini göz ardı edebiliyor insan. Zira çelik sektörüne baktığımızda, on küsür yıl önce, üniversite yıllarında biz iktisat bolümü öğrencilerine ders veren ekonomi profesörümüzün, kendinden oldukça emin bir ses tonu ile hafızalarımıza yerleştirdiği teori - serbest piyasa ekonomisinde fiyatın belirlenmesinde talebin esas olduğu - bir süredir hepimizin gözleri önünde can çekişmektedir.
Ürün | 2006 - Haziran | 2008 - Ocak |
A3 kalite hurda, CFR Türkiye | 236$/mt | 455$/mt |
İnşaat demiri, Türkiye FOB | 435$/mt | 740$/mt |
Sıcak rulo (2mm), Rusya FOB | 405$/mt | 725$/mt |
Aynı zaman birimindeki fiyat artışlarına bakıldığında, özellikle çelik piyasasında son 18 aydır genel anlamda büyük artışlar göstermeyen talebin uzun ve yassı çelik ürünlerdeki büyük fiyat artışlarını açıklamaktan oldukça uzak olduğu söylenebilir.
Tablodaki son 18 aylık dönem göz önünde bulundurulduğunda, seçilen 3 ayrı malzemede hurda fiyatının %92, inşaat demiri fiyatının %70, sıcak rulo fiyatının ise %79 arttığı görülmektedir. 2006 Haziran ve 2008 Ocak arasında dünyada fiyatları bu denli artıracak bir talep patlaması yaşanmadığına göre, talebin fiyat üzerinde en belirleyici faktör olduğu varsayımı artık ezberden öteye geçemeyerek dünya çelik sektörünü tamamen altüst etmiş durumdadır.
Bu yazıyı okurken son 18 aylık bilgi yanıltıcı olabilir diye düşünenler için bu süreyi 34 yıla yaymaya ne dersiniz? Bugün gelişmişliğin ve ekonomik refahın bir başka göstergesi sayılan global kişi başı çelik tüketimine baktığımızda, 1974 yılında kişi başı çelik tüketiminin 175 kg olduğunu görüyoruz. 2007 yılına bakıldığında fiyatların hala talebe bağlı olarak yükseldiğine inananlar global kişi başı çelik tüketiminin 500 kg seviyesine çıktığını düşünebilir. Oysaki geçen 34 yılda global kişi başı çelik tüketiminin ulaştığı seviye yalnızca 205 kg'dır. Son 18 ay içerisinde genel fiyat seviyesi hemen hemen her üründe en az %70 artarken, son 34 yılda sadece 30 kg (%14) artan global kişi başı çelik tüketimi kısaca talebin kendisini yansıtmaktadır.
Petrol ve çelik sektörü
Fiyatları artık arzın belirlediği çelik sektörü fiyatı üreticilerin belirlediği petrol sektörüne oldukça benzemektedir. Bugün oligopol sayabileceğimiz dünya demir cevheri piyasasının %70'ini elinde tutan BHP Billiton, Rio Tinto ve Vale, aldıkları kararlar, izledikleri fiyat politikaları ve dünya fiyatlarındaki genel seviyeleri belirlemedeki güçleri ile petrol ihraç eden (OPEC) ülkelerin yıllardır petrol ithal eden ülkeler üzerindeki gücünü bire bir anımsatmaktadır. Bugün gelinen noktada demir cevherinde oligopol piyasa koşullarında alışılan kar paylarından geriye dönülebileceğini düşünmek oldukça iyimserdir.
Yakın gelecek
Bugün, geleceğe dair fiyatlar genel seviyesi hakkında yorum yapmak her zaman olanın aksine nispeten daha kolay, zira çelik sektörünün yapısal değişikliğine geri dönülemez bir biçimde girdiğini düşünüyorum. Talebin fiyat çemberini kırdığı, arzın fiyat kuralını oluşturduğu söz konusu sektörde düşük talebe karşı (son 18 ayda) seviyelerini koruyan fiyatların, önümüzdeki aylarda artması beklenen talep, üreticiler için yükselen girdi maliyetleri ve güç kaybeden ABD Doları'nın da listeye eklenmesi ile birlikte daha da yükseleceğini belirtmek gerekir.
Bu kaçınılmaz fiyat yükselişini engelleyebilecek tek istisna ise dünyayı genel anlamda etkisi altına alacak bir ekonomik bunalım ya da doğal bir felaket olabilir. Global bir ekonomik buhran, söz konusu objektiflere ilişkin, tüm sebep-sonuç ilişkilerini değiştirebileceği için çelik piyasasındaki genel fiyat seviyesinin bu istisna hariç, sürekli yükselmesini kaçınılmaz görüyorum.