ABD Başkanı Joe Biden’ın, yakın zaman önce AB ile yaptığı ticaret anlaşmasında, 232. Madde vergileri yerine vergiye tabi kota sisteminin uygulanması kararının alınması, sektör bileşenlerinden olumlu tepkiler aldı.
Amerika Demir ve Çelik Enstitüsü Başkanı ve CEO’su Kevin Dempsey, konuya ilişkin, “Biden yönetiminin, çelik sektörünün ulusumuz ve ekonomik güvenliğimiz açısından kritik bir önem taşıdığını kabul etmesini ve küresel kapasite fazlasını ele alıp küresel çelik sektöründeki haksız uygulamalarla mücadele etme kararlılığını takdir ediyoruz,” şeklinde konuştu.
Çelik İmalatçıları Birliği Başkanı Philip Bell, “Söz konusu anlaşma, küresel kapasite fazlası, Çin’den yapılan haksız çelik ithalatının AB’ye yönlendirilmesi ve sera gazı salımının azaltılması gibi kritik meselelerin çözülmesinde ticaret ortaklarıyla iş birliği içerisinde çalışılmasına zemin hazırlıyor. Ayrıca, kotaya tabi olmayan ilave AB tonajlarıyla birlikte yönetimin, muafiyet sürecini önemli ölçüde azaltması gerektiğini düşünüyoruz. ABD çelik sektörü yeni yatırımlar yaptıkça, bu muafiyetlere ihtiyaç duyulmayacak,” açıklamasını yaptı.
Amerika İşçi Federasyonu ve Sanayi Örgütleri Kongresi Başkanı Liz Shuler, “Biden yönetiminin açıkladığı anlaşma, işçiler, yerel üreticiler, iklim hedefleri ve ulusal güvenlik açısından iyi bir gelişme. Bu sayede, yerel sanayi sektörleri rekabetçi konumlarını korurken, ABD ile AB, sorunun temelinde yer alan Çin devlet sübvansiyonlarını ve küresel çelik ile alüminyum piyasalarındaki kapasite fazlasını ele alabilecek,” dedi.
Birleşik Çelik İşçileri Sendikası Uluslararası Başkanı Tom Conway ise, “AB’den ithal çeliğe uygulanan 232. Madde önlemlerinde değişiklik yapan ancak uygulanmaya devam etmesini öngören yeni düzenlemeyle birlikte yerel sanayi sektörleri rekabet gücünü koruyabilmenin yanı sıra güvenlik ve altyapı ihtiyaçlarını da karşılayabilecek. Bununla birlikte, Çin ve diğer ülkelerin, küresel piyasaların işleyişini bozan piyasa dışı yağmacı uygulamalarının ele alınmasını ve karbon salımı, ABD ile AB’den daha yüksek olan ülkelerden kaynaklanan iklimle ilgili endişelere ilişkin diyalog kurulabilmesini sağlayacak,” sözlerini kaydetti.
