8 Kasım Perşembe günü İstanbul'da düzenlenen 13. SteelOrbis Çelik Konferansı - "Çelik Piyasalarında Yeni Ufuklar"'ın üçüncü oturumunu oluşturan “Dünyadaki korumacı önlemlerin Türk çelik sektörüne etkiler ve beklentiler” konulu panelde Çelik Boru İmalatçıları Derneği (ÇEBİD) Genel Sekreteri Mehmet Zeren, Yassı Çelik İhracat İthalat ve Sanayicileri Derneği (YİSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Demiruz, Bilecik Demir Çelik Genel Müdürü Muammer Bilgiç, Oyak Maden Metalürji Pazarlama Direktörü Fatih Çıtak ve Borçelik Genel Müdür Yardımcısı Güvenç Temizel dünya genelinde yükselen korumacılık önlemlerini tartıştı.
Güvenç Temizel ABD ve AB en büyük tüketiciler olduğunu dolayısıyla bu bölgelerdeki önlemlerin en kritik etkiye sahip olduğunu belirtti. Bazı ülkelerin bu bölgelere ihracat yapamaz hale geldiğini söyleyen Temizel, özelikle Section 232 vergilerinin tüm dünyada çelik akışlarını değiştirdiğini, bu yüzden diğer ülke ve bölgeleri ABD’ye girmeyen malların nereye gideceği korkusu sardığını ifade etti. Bu nedenle AB’nin koruma önlemi soruşturması başlattığını, Kanada’nın önce ABD’ye %25 vergi getirip daha sonra da koruma önlemi soruşturması açtığını belirtti.
Fatih Çıtak koruma önlemlerinin ikiye ayrılması gerektiğini, birinci grubun gerçekten haksız ticareti önlemek için zorunlu bir koruma olduğunu ikinci grubun ise Section 232 gibi herhangi bir analize dayanmayan sadece ulusal güvenlik ya da başka karşı argümanlarla getirilenlerin ise dünya ekonomisi için bir risk oluşturduğunu ifade etti. Avrupa Komisyonu’nun getirdiği kota kararının uygulamada nasıl gittiği hakkında da bilgi veren Çıtak, kotaların günlük olarak takip edilmesinde bir sorun yaşanmadığını ve yassı çelik ihracatının uzun mamule kıyasla daha yavaş gittiğini belirtti.
ABD’nin getirdiği Section 232 vergilerini değerlendiren Mehmet Zeren, söz konusu vergilerin çelik kullanan sektörler için ciddi handikap yarattığını, bu sektörlerin maliyetlerinin arttığını ve rekabetçiliklerinin bozulduğunu belirtti. AB’de de aynı şekilde otomotiv ve beyaz eşya üreticilerinin koruma önlemleri dolayısıyla ciddi zarar görmeye başladıkları için Avrupa Komisyonu’na başvuruda bulunduğunu söyleyen Zeren, iç piyasadaki kullanıcıların zarar gördüğü için sürdürülebilir olacağını düşünmediğini aktardı. Zeren, Avrupa’nın getirdiği kotaların şimdilik boru ihracatında bir sorun teşkil etmediğini ama şubat ayından daha önce dolmasını beklediklerini ifade etti.
Korumacılıkla popülizmin iç içe olduğunu söyleyen Muammer Bilgiç, ise korumacılığın değişen dünyanın bir sonucu olduğunu düşündüğünü belirtti. Bilgiç, Amerika çelik sektörünün bu önlemleri kısa dönemli kar ve kapasite kullanım oranlarını artırma amacıyla getirmediğini dünya ekonomisindeki paradigma değişiminin bir yansıması olduğunu ifade etti. Bu önlemlere rağmen Türk çelik üreticilerinin alternatif pazarlara yaptıkları satışlara devam ettiklerini ve eylül ayında ihracat rekoru kırdıklarını belirten Bilgiç, yine de sadece ihracat miktarına değil karlılığa da dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Gökhan Demiruz ise Türk çelik üreticilerinin global pazarda bir tehlike teşkil etmediğini belirterek, yılda 22 milyon mt hurda, 20 milyon mt cevher ithal eden ve kaynaklara erişimi kolay olmayan Türkiye’nin korumacılık duvarlarına takılmasının mantıksız olduğunu dile getirdi.
