Talep ve fiyatlar açısından yassı çelik sektöründeki mevcut durumu nasıl yorumlarsınız?
Bir seneyi aşkın süredir devam eden yüksek finansal maaliyetler nedeniyle herkes stoklarını en makul seviyede tutmaya çalışıyor. Bu nedenle talep tarafında normalleşme devam ediyor. Fiyatlar tarafında yeni yıl düşüş trendiyle başlamış olup ilk dört ay aşağı yönlü ivmeyle devam etti. Fakat gelinen bu noktada hem dönemsel hareketliliğin etkisiyle hem de fiyatlardaki kâr marjının ciddi anlamda daralmış olması nedeniyle; fiyatlar daha yatay bir seviyede devam ediyor. Yıl sonuna kadar, Türkiye iç pazarında talebin normal seviyede kalmaya devam edeceğini öngörüyoruz. Uygulanan para politikası nedeniyle oluşan yüksek faiz ortamında özellikle orta ölçekli firmalar nakit akışlarını yönetebiliyor ve iş hacimlerini belirlemede daha temkinli davranabiliyor. Böyle dönemlerin ardından genelde stok normalleştirmesi ve üretimi yakalamak için gelen ilave talepler fiyatın yükselmesine ve talebin katlanmasına sebep olmaktadır.
Genel ekonomik durum ve kurdaki hareketlere bakıldığında kârlılıklar ne seviyede? Yakın zamanda bir iyileşme bekliyor musunuz?
Sene başından beri enflasyonla mücadele kapsamında atılan doğru adımların karşılığını alabilmek için biraz daha sabırlı olmamız gerektiğini düşünüyorum. Yaşanan yüksek faiz ortamının ticareti zorlaştırdığı, piyasalarda durgunluk yarattığı ve talep tarafında normalleşme gözlemlendiği aşikâr. Bu süreç ülke olarak bizleri ekonomik olarak zorlayacak olmakla beraber, aynı zamanda yürünmesi zaruri de bir süreç. Özellikle, yerel seçimler sonrasında speküle edilen dolar artışının olmaması ve sene sonu dolar kuru beklentisinin aşağı yönlü revize edilmesi de ayrıca olumlu olarak değerlendirilmelidir. Mevcut ekonomik şartları göz önüne aldığımız zaman sene sonuna kadar talep tarafında ciddi bir güçlenme beklemediğimiz için halihazırda daralmaya devam eden kâr marjlarının ivmesinin de aynı şekilde devam edeceğini düşünmekteyim.
Hammadde ve girdi maliyetlerinizle ilgili neler söyleyebilirsiniz?
Maaliyetlerimizin çok yüksek kısmını oluşturan hammadde girdileri bizler için en kritik nokta olmaya devam etmektedir ve bu maaliyetler büyük ölçüde uluslararası piyasalardaki fiyat dalgalanmalarına, enerji maliyetlerine, yerel ekonomik koşullara ve döviz kurlarına bağlıdır. Bizler için elzem olan ihracat pazarlarında varlık göstermeye devam edebilmek adına global fiyatlardan uzaklaşmadan üretim yapabiliyor olmak çok önemlidir. Geçtiğimiz yıl galvanizli sac ihracatında yüzde 40’a yakın bir seviyede pay sahibi olan ve düşen ihracat rakamlarına rağmen Tatmetal’in payını artırarak devam etmesinde ithal malzeme girdilerinin etkisi oldukça büyük ve pozitif. Türkiye iç pazarındaki siyah sac fiyatlarının senenin büyük bir çoğunluğunda global rekabetten uzak bir seviyede olması nedeniyle ithal malzemeye ulaşımın ihracat için önemi büyük.
Çin’in ihracatının yine artması bekleniyor, Türkiye’nin HRC ithalatında da öne çıkan bir pazar. Bu durumun Türkiye piyasasına etkileri ne olacak? Aynı zamanda Türkiye’nin hedef pazarlarındaki rekabet sizce nasıl etkilenecek?
Çin iç talebindeki zayıflamanın da etkisiyle açıklanan 2024 ilk üç aylık verilere göre geçen yıla kıyasla ihtiyaç fazlası çelik üretim miktarı yüzde 37 oranında büyüyerek 21,15 milyon ton seviyesine geldi ve ihracat oranı da yüzde 28,8 artarak 400 milyon ton seviyesi üzerine çıktı. Bu ivmeye bakıldığında; her ne kadar Çin devletinin açıkladığı emlak sektörü için yapılan teşvikler iç pazarlarında önümüzdeki günlerde daha pozitif beklentiler yaratsa da Çin ihracatçı konumunu güçlendirmeye devam ettirecek gibi görünüyor. Önceliğimiz iç piyasadan tedarikimize devam etmek olsa da mevcut piyasa koşullarında, özellikle ihracat pazarında rekabetçi olabilmek adına HRC ithalatı devam edecektir.
Orta Doğu’daki gelişmeler ticaret rotalarında ne gibi değişikliklere yol açtı? Bu durum Avrupa piyasasında Asya ile olan rekabeti nasıl etkiliyor?
Süveyş Kanalı’nda yaşanan korsan tedirginliğinin sürmesi ve halen güvenliğin tam olarak sağlanamaması nedeniyle, lojistik maaliyetleri artmaya ve tedarik zincirinde aksamalar yaşanmaya devam ediyor. Bölgede ciddi anlamda etkinliği olan İran’ın İsrail’le olan gerginliğinin devam etmesi halinde mevcut durumun da süreceği kanaatindeyim. İran’la iyi ilişkiler içerisinde olan Çin, Süveyş Kanalı kullanımında daha güvenli hissederken diğer Asya bayraklı gemiler genellikle Ümit Burnu rotasını kullanmaya devam ediyor.
AB, Haziran ayında süresi dolacak olan kotalara ilişkin inceleme başlattı. Sizce kotalar uzatılacak mı? Tonajlarda herhangi bir değişiklik bekliyor musunuz?
Mevcut kotaların benzer seviyelerde devam etmesi bekleniyor. Bizler için asıl kritik olan geçen yıl Avrupa’ya 600 bin tonun üzerinde galvaniz, 1 milyon tonun üzerinde HRC ithal etmiş Vietnam kotasının nasıl güncelleneceği. Avrupa’ya yapılan ihracatımızda birçok pazarda karşımıza çıkan Vietnam’ın olası bir kota kısıtlamasıyla karşı karşıya kalması bizler adına daha çok fırsat doğmasına neden olacaktır.
Türkiye’nin dört ülkeden HRC ithalatına karşı başlattığı anti-damping soruşturmasında hala bir karar çıkmadı. Bu soruşturmadan bir vergi kararı çıkması halinde ne gibi değişiklikler bekleyebiliriz?
Kararın çıkması ve antidamping oranlarının açıklanmasından sonra ilk etapta iç piyasa fiyatlarında yükseliş bekleniyor. Bu etki de halihazırda global pazar fiyatlarının üzerinde kalan iç piyasa siyah sac fiyatlarımızın daha da yükselerek bizlerin ihracat pazarlarında rekabette daha da zorlanmasına yol açacak.
Galvanizli ve boyalı sac tarafındaki yatırımlarla ilgili neler söyleyebilirsiniz? Özellikle de düşük talep ve zorlu ekonomik koşullar düşünüldüğünde yeni kapasitelerin tam anlamıyla kullanılabileceğini söylemek mümkün mü? Ayrıca bu yeni kapasiteler için hammadde temininin nasıl yapılması planlanıyor?
Geçen yıl galvanizli ürün için kapasite kullanım oranı yüzde 60 seviyelerinde iken bu oran boyalı üründe yüzde 48 seviyelerinde takip edildi. Mevcut koşullardaki talep zayıflığı nedeniyle halihazırda düşük seviyelerde olan kullanım oranlarında yeni kapasitelerin üretim limitlerinin ne olacağı konusu çok kritik. Sadece üretim kapasitesini değil, penetrasyonumuzun zayıf olduğu pazarlarda analizimizi verimli bir şekilde yaparak katma değerli üretim stratejisiyle hareket edebilmek bizler için oldukça önemli.