Bu sorunun cevabı Türk demir çeliğini en çok etkileyecek durumdur. Analistlerin de belirttiği gibi dünya krizini aşmanın yollarından biri de Uzak Doğu'nun, özellikle Çin'in, yıllardır dış ticaret fazlasından birikmiş dövizlerinin harcanmasından geçtiği yönünde. Hatta bırakın bu paraların harcanmasını ticaret açığı vermeleri gerekir görüsü bile var ki doğu ve batı dengelensin. Konumuz demir çelik olunca, bize yansımaları ne olur diye düşünebiliriz. Eğer doğu para harcayacaksa, batının doğuya mal satıyor olması lazım. Batının, doğunun üretemediği demir çelik mamulü fazla yok. 15 yıl öncesinde olsak belki mevcut olurdu ancak günümüzde hemen hemen tüm batı tipi mamulleri üretir durumdalar. O zaman batının doğuya sunacağı tek şey olarak hammadde kalıyor. Yani ferroalyajlar, hurda, cevher ve kömür vs... İşte şu anda doğunun alım yaptığı ürünler sadece bunlar. Bu hammaddeleri mamul haline dönüştürüp ihraç edeceklerini hiç zannetmiyorum. Bu düşüncemin başlıca iki nedeni var: Öncelikle böyle bir durumda zaten batı ekonomileri çöker, bu nedenle dünya buna müsaade edemez. İkinci olarak, Uzak Doğu'daki yatırımlar ihracat düşünülerek değil kendi pazarlarındaki ihtiyacı karşılamak için yapılmıştır. Sadece Japonya'yı bu kapsamın dışında düşünebiliriz. Şimdi doğunun zaten harcayacak parası olduğu için hammaddeyi yükseltici bir tutum izleme olasılıkları çok fazladır.
Peki Türkiye bu durumdan nasıl etkilenecek? Hurdayı ana konumuz yaparsak, Uzak Doğu'nun hurda kaynağı öncelikli olarak Japonya ve ABD'dir. Avrupa hurdasına miktar olarak ihtiyaçları yok. Dolayısıyla hammaddede Avrupa ve ABD ayrışmış durumda diyebiliriz. Ancak hurda üreticileri Uzak Doğu'nun fiyat hareketini Türkiye ve bölgeye yansıtırsa durum zorlaşır. Zira Türkiye bölge ülkelerin talebinden fazla üretim yaptığı için bu süreci Uzak Doğu'ya mal satmadan atlatamaz.
Kısaca, hammaddede Türkiye-Avrupa, Uzak Doğu'dan ayrışırsa ve mamul satışında bütünleşirse, krizi atlatır. Tersi durumda üreticiler oldukça zarar görür. Türkiye'nin zarar görmesi demek, Avrupa hurdacılarının da oldukça olumsuz etkilenmesi demektir. Zira en büyük alıcı hala Türkiye'dir.
Olağanüstü durumlarda olağanüstü kararlar almak gereklidir. Eğer Avrupalı hurda satıcıları ve Türk üreticiler acilen konuyu masaya yatırıp, geçici de olsa çözüm üretmezler ise, önümüzdeki yıllarda, yıllarca çalışılıp büyütülen sistem, geri dönülemez şekilde zarara uğrar.