Çin’in Merkezi Mali Komitesi (CFCC), 1 Temmuz tarihinde gerçekleştirdiği toplantıda, “yasalar ve düzenlemeler çerçevesinde, işletmelerin düşük fiyatlarla yaptıkları plansız rekabetini denetlemek, üreticileri ürün kalitesini artırmaya yönlendirmek ve eski üretim kapasitelerinin düzenli şekilde piyasadan çekilmesini teşvik etmek” yönünde net adımlar atılacağını açıkladı. Bu açıklama, son dönemde sıkça dile getirilen “aşırı rekabet” konusundaki endişelere ilave oldu.
CAAM ve CISA’dan sektöre çağrı: Aşırı rekabetten kaçınılmalı
SteelOrbis’in daha önce 11 Haziran’daki haberinde de belirttiği üzere Çin Otomobil Üreticileri Derneği (CAAM) ve Çin Demir Çelik Birliği (CISA), ilgili şirketlere sektörün çıkarlarını koruma ve aşırı rekabete karşı durma çağrısında bulunmuştu.
Bu yıl Mart ayında gerçekleştirilen Çin Ulusal Halk Kongresi’nde ve Çin Halk Siyasi Danışma Konferansı’nda, hükümet raporuna ilk kez “aşırı rekabetin kapsamlı şekilde ortadan kaldırılması” maddesi eklendi. Özellikle çelik sektörü açısından, “ham çelik üretim kontrol mekanizmasının uygulanmasına devam edilmesi, eski kapasitelerin entegre edilmesi, birleşme ve yeniden yapılandırmaların teşvik edilmesi” gerektiği vurgulandı.
Arz yönlü reformlar gündemde
Bu gelişmeler, “yıkıcı rekabetin” artık sadece ekonomik bir sorun değil, aynı zamanda devletin yönetim ve denetim sistemleriyle ilgili bir konu haline geldiğini gösteriyor. Bu da önümüzdeki dönemde sanayi politikalarının, piyasa denetimlerinin ve kaynak dağılımına yönelik reformların, “nitelikli ve sürdürülebilir büyüme” hedefi doğrultusunda şekilleneceği anlamına geliyor.
2016-2019 yılları arasında Çin, arza yönelik yapısal reform süreci kapsamında, çoğunluğu düşük kalite çelik üreten indüksiyon ocakları olmak üzere, 150 milyon mt'luk eski ham çelik üretim kapasitesini devre dışı bırakmıştı.
Piyasa analistlerine göre çelik sektörü, artık “verimsiz arzı azaltma ve yüksek kaliteli üretim kapasitesini güçlendirme” odaklı bir dönüşüm sürecine girmiş durumda. Bu da arz yönlü reformların yeni bir evresine geçildiğine işaret ediyor.
ÜFE düşüyor, deflasyon endişesi artıyor
Gelecekte arzın optimize edilmesinde odak noktası sadece üretim kapasitesini kısmak değil, aynı zamanda büyümeyi sürdürürken yapısal dönüşümü sağlamak amacıyla kalite ve verimlilik dengesini kurmak olacak. Bu denge özellikle Üretici Fiyat Endeksi’nin (ÜFE) uzun süredir düşüşte olduğu bir ortamda daha da önem kazanıyor. Nitekim Mayıs itibarıyla ÜFE, yıllık bazda 32 aydır aralıksız geriliyor ve düşüş hızı giderek artıyor. Bu durum, hükümetin deflasyon riskine dair endişelerini artırarak “aşırı rekabetin önlenmesi” yönünde adımlar atmasına neden oldu.
Hükümetten henüz resmi olarak “arz yönlü reform” ifadesi gelmiş değil. Bu durum, son “aşırı rekabet” vurgusunun daha çok hukukun üstünlüğü, kurumsallaşma ve yapısal iyileştirme araçlarının kullanımı ekseninde ele alındığını ve bunun piyasa üzerindeki etkilerinin zamanla daha net gözlemlenebileceğini gösteriyor.
Öte yandan hükümet cephesinden henüz “arz yönlü reform” ifadesi resmen telaffuz edilmiş değil. Bu da son dönemde öne çıkan “aşırı rekabet” vurgusunun daha çok hukukun üstünlüğü, kurumsal yapıların güçlendirilmesi ve yapısal iyileştirme araçlarının devreye alınması çerçevesinde ele alındığını gösteriyor. Bu yaklaşımın piyasa üzerindeki etkilerinin ise ancak zamanla ortaya çıkması bekleniyor.
